Münafık (Riya) sözlükte, “ikiyüzlülük…”
Münafık, “Dilinin söylediğini kalbi tasdik etmeyen…”
İçimizde ki, ‘görünmeyen’ sinsi tehlike…
Toplumda asıl bataklığı besleyen…
Allah Resulü (sav) buyuruyorlar;
“Ahir zamanda, din yoluyla dünyalık elde etmek isteyen,
Bir takım adamlar ortaya çıkacak.
İnsanlara şirin görünmek için koyun postuna bürünecekler.
Dilleri baldan tatlı, fakat kalpleri kurt kalbi olacaktır” (Tirmizi)
İnancımız, “aldatan bizden değildir!” buyuruyor.
İnancımız, “Sıdk ve doğruluğu” emrediyor!
İnancımız, ‘şaka yollu bile olsa’ yalan söylemeyi yasaklıyor!
İnancımız, ‘fısıldaşmaları…’ yasaklıyor
İnancımız, ‘laf getirip götürmeyi…’ yasaklıyor
İnancımız, ‘gelen haberlerin araştırılmasını…’ ısrarla istiyor.
Bir dörtlüğümüzde;
“Gıybet olur, /Her kem söz, gıybet olur
Yalanın adı, iftira;/ Sızlatır gıybet olur.”
Bir ulu kişi şöyle der; “Sıdk ve doğruluk,
İslâmiyet’in sosyal hayatında can damarıdır!
Riyakârlık (ikiyüzlülük), fiili bir nev’i yalancılıktır.
Dalkavukluk ve yapmacık hareketler alçakça bir yalancılıktır.
Nifak ve münafıklık, zararlı bir yalancılıktır.
Yalancılık ise, Sani’-i Zü’l-Celal’in kudretine bir iftira demektir.
Küfür, bütün envaıyla yalancılıktır. İman, sıdk ve doğruluktur…”
Velev ki, ‘şaka olarak bile yalan söylemek doğru değildir’
Yalan, ‘kurtuluş necat-ı’ asla ve kata olamaz!
Yalan; acı zehir kusmuğu, sözün bunalımı,
Dilin yarası, vicdanın karası, gafletin ta kendisi!
Hz. Mevlana, “İnsanı gördüklerinden ibaret sayma, göremediklerinde ara,
İçidir hakikatin resmi, dışı sadece bir manzara…”
Bizler, manzaraya baktık ve aldandık!
“Cenab-ı Hakk kâfir için necis dedi. Fakat dikkat et ki;
Kâfirlerin dışı pis değildir. O pislik onların din ve ahlakındadır”
Kur’an ne buyuruyor;
“Ey iman edenler! Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin.
Kendi aleyhinizde Allah’a apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz” (Nisa-144)
Biz kiminle, kimlerle bütünleşmeye çalışıyoruz?
Bizim güzel bir atasözümüz vardır;
“Eğreti ata (el atına) binen tez iner!”
Bir başkasının, “kanatlarına…” veya “himayesine…” bu milletin ihtiyacı yok!
Nasıl olursa olsun, “kendimiz…” olalım!
Dürüst, Samimi, Hakk Dostu, Edep Sahibi olalım!
Bir şiirimizde ne diyoruz?
“Dışı içine esir / İçi dışına hâkim,
Korku vicdana tesir / Sevgi illete hekim”
Bu millet, tarihi boyunca ne çektiyse, “münafıklardan…” çekti!
Onlar, milletin içerisinde yaşadılar; ama “bataklıktan…” beslendiler!
Hadis, “Oruç tutup, namaz kılarak Müslüman olduğunu da söylese,
Münafığın alameti üçtür;
Kendisine bir emanet bırakılırsa hıyanet eder,
Konuşursa, yalan söyler…
Anlaşma yaparsa, sözünden döner!”
Allah’ın Resulü (asv) “Münafıkların kendilerini ele verecek…” özelliklerinden bahsederler.
Onların, “selamları, lanettir, yemekleri gasp ve yağmalamadır,
Hile ve aldatma ile mal kazanırlar,
Mescitlere aralıklı yaklaşırlar,
Namazı ancak üşene üşene kılarlar,
Büyüklük taslarlar, ne severler, ne de sevilirler
Gece odun gibi sessiz, gündüz gürültücüdürler”
Hadis, “Münafık iki sürü arasında kâh birine kâh öbürüne yanaşan şaşkın koyun gibidir”
Hadis, “Münafık, gözlerine hâkim olup istediği şekilde ağlayabiliyor”
Hadis, “Kim ki kalbindeki Allah korkusundan daha fazlasını insanlara göstermeye çalışırsa,
O münafıktır”
Hz. Kur’an da, münafıklarla ilgili tahmini, “111 ayet…” geçiyor!
İşte onların bazı halleri…
“İnsanlardan öyleleri vardır ki, inanmadıkları halde,
“Allah’a ve ahiret gününe inandık” derler (Bakara, 8)
“Allah’ı ve iman edenleri aldatmaya çalışırlar” (Bakara, 9)
“Kalplerinde hastalık (nifak) vardır!” (Bakara, 10)
“Yeryüzünde fesat çıkarmayın” denildiğinde;
Biz ancak ıslah edicileriz” derler (Bakara, 11)
“İyi bilin ki onlar ortalığı bozanların ta kendileridir, fakat anlamazlar” (Bakara, 12)
“İşte onlar o kimselerdir ki, hidayet karşılığında sapıklığı satın aldılar da,
Ticaretleri kâr etmedi, doğru yolu da bulamadılar” (Bakara, 16)
“(Onlar) sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Artık (hakka) dönmezler” (Bakara-18)
“Onlar ki, söz verip antlaştıktan sonra Allah’a verdikleri sözü bozarlar.
Allah’ın birleştirmesini emrettiği şeyi (iman ve akrabalık bağlarını) keserler
Ve yeryüzünde bozgunculuk yaparlar. İşte zarara uğrayanlar onlardır” (Bakara-27)
“İnsanlardan kimi de vardır ki, dünya hayatı hakkındaki sözleri senin hoşuna gider
Ve o kalbindekine Allah’ı şahit tutar. Hâlbuki O, İslam düşmanlarının en yamanıdır” (2-204)
“Ona “Allah’dan kork!” dendiği zaman da,
Kendisini onuru (gururu) günah işlemeye sevk eder” (2-206)
Kalpleri “işkilli…” olanlar,
Şüphe içerisinde bocalayıp duranlar…
“iyiliği…” ve “ara bulmayı…” sadece gösteriş için yapanlar…
Yalan yere, “yemin edenler…”
Allah’ın rıza göstermediği, “sözleri, işleri ve fiilleri…” işleyenler…
Müminleri bırakıp, “kâfirleri…” dost edinenler…
Namaza, “tembel tembel…” kalkanlar…
“küfür…” ile “iman…” arasında bocalayanlar…
“İyi bir amelle, kötü bir ameli karıştıranlar…”
Allah’a verdikleri, “sözü…” tutmayanlar!
Şimdiye kadar gördüklerimiz… Ve bundan sonra da göreceklerimiz…
Her şeyi, bütün gizlilikleri Yüce Yaratan bilir!
Bir şey var ki, en büyük düşmanımız,
Kendi iç dünyasını sürekli gizleyen, “münafıklardır!”
Onların oyunları, onların desiseleri, onların kurdukları tuzaklardır!
Öyle ki, onlar bizim içimizde; “inandık…” derler!
O sebeple ne diyoruz,
Yarabbi! Bizleri görülür ve görünmez düşmanlardan;
Fitneden, fesattan ve her türlü şer ocaklarından sen koru. Âmin.
Asrımızda, gözünüzün içine baka baka; “Küresel Güçlerin Yalanları…”
Yalan hangi bulaşıcı hastalığı davet eder, ‘Güven Bunalımı…’
Yüz yüze geldiğinizde, Bizlerde, “sizler gibi düşünüyoruz!” diyenler
Kendi aralarında, “arka planda…” farklı roller üstlenenler!
Anadolu’da söylenen bir söz vardır;
“yalancının mumu yatsıya kadar yanar!”
Münafığın hayat serüveni, ‘gayri meşrudur’
Münafığın kitabında; “Hak, Hukuk, Adalet, Hürriyetin yerini…”
Sadece zulüm almıştır…
Bedrettin KELEŞTİMUR