MHP’lilerde atarın, giderin biri bin para...
Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu “Bizim çocukları kitap okumak sıkar. O yüzden fikri tartışmalarda biraz zayıf kalırlar. Ama kavga var dersen, Ayrancı'dan Kızılay'a koşa koşa gelirler!” demişti.
Geçtiğimiz gün Nazilli’de yaşanan bir olay, Yazıcıoğlu'nun ne kadar haklı olduğunu ortaya çıkardı.
Nazilli’nin düşman işgalinden kurtuluşunun 95’inci yıl dönümü etkinliklerinde MHP Nazilli İlçe Başkanı Zafer Keskin’e protokolde yer ayrılmamasını bahane eden MHP ilçe yöneticileri, Nazilli Belediyesi Kültür İşleri Müdürü Fatih Demir’i tekme tokat döverek hastanelik etti.
Olay bununla sınırlı kalmadı.
MHP’li başkan Keskin, görüntü almakta olan gazetecilere bir de tehdit savurdu:
“Bu haber çıkarsa önce aklınızı sonra canınızı alırım.”
Ardından ilginç bir gelişme oldu.
Keskin, gazetecilere yönelik söylediği “Bu haber çıkarsa önce aklınızı sonra canınızı alırım” sözünün basın mensuplarına değil partili olmayan bazı kişilere yönelik olduğunu söyledi.
Siyaset kurumu olumlu yada olumsuz bir şekilde hayatımızı tanzim ediyor “siyaset vasıtası ile memlekete hizmet edeceğim” diye yola çıkan insanımızı ya bulunduğu yerden daha üst noktalara yükseltiyor yada bir anda yerin dibine sokuyor. Bu söz MHP’li yöneticileri yerin dibine batırdı.
Pekâlâ, bütün bunlar olup biterken MHP Aydın İl Başkanı Levent İlter ne yaptı?
Dayakçı yönetime sahip çıkarak suç ortağı oldu. O da Zafer Keskin gibi, tekme tokat dövülen memuru suçladı. “Detaylı açıklama yapacağım” dedi ama bu satırların kaleme alındığı saate kadar bir bilgilendirme yapmadı.
İlter, neden sahip çıktı?
Belki de sahip çıkmak zorunda hissetti kendisini…
Çünkü istifa eden Buharkent ilçe başkanını bu ekiple birlikte darp etmişlerdi.
Sonrası?
Sonrası malum…
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli işi, Teşkilat Başkanı Şefkat Çetin’e bırakmadan ‘dayakçı yönetimi’ bizzat kendisi görevden aldı. Bu noktada şu sorunun cevabını öğrenmek istiyorum: Zafer Keskin ve yönetimi suçlu ise Levent İlter suçsuz mu? Başka bir anlatımla şiddet uygulayan suçlu, şiddete uğrayan suçlu… Şiddete destek veren suçsuz öyle mi?
Evet siz de birçok MHP’li gibi “en az Zafer Keskin ve yönetimi kadar suçlu” diyorsanız eğer, Levent İlter derhal istifa etmeli yada MHP Genel Merkezi ‘dayakçı yönetimi’ sahip çıkan il yönetimini de görevden almalıdır.
İki dönem belediye başkanlığını elinde bulunduran MHP, Nazilli’de yara almıştır. Şimdi “Dayakçı yönetim bunun bedelini ağır ödedi” diyebilirsiniz ama bu iş MHP Aydın Milletvekili Deniz Depboylu ile genel seçimlerde 3’üncü durumda olan partisini yerel seçimde 1’inci yapan Nazilli Belediye Başkanı Haluk Alıcık’ı zor durumda bıraktı. Zira olay sonrası görüştüğüm herkes “dayak yiyenin kültür müdürü Fatih Demir değil, Depboylu ve Alıcık olduğu ve gözdağı verilmek istendiği” fikrinde birleşti. Milletvekili Depboylu bunun farkına vardı ve apar topar Ankara’ya giderek yaşananları MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye anlattı. Sonrası olanlar oldu.
Aslında Nazilli’de yaşanan protokol kavgası falan değildi. Zira ilçe protokolünde 16’ncı sırada yer alan MHP ilçe başkanının birinci sırada oturması normal şartlarda mümkün değilken, protokol bahane edilerek bir bardak suda fırtına koparılmasının bir nedeni olmalıydı.
Şimdi MHP kulisleri ne diyor kulak verelim:
MHP İl Başkanı Burak Pehlivan’ın görevden alınmasının ardından başkan arayışına girer. İsmi ben de saklı bir ilçe başkanı yanında zamanın MHP Didim ilçe Başkanı Levent İlter olduğu halde Milletvekili Deniz Depboylu’yu arayarak, İlter’in il başkanı olması gerektiğini anlatır. Depboylu, İlter’in başkanlığına kesin bir dille karşı çıkar. Bu görüşme sırasında ilçe başkanının telefonunun mikrofonunu açıktır ve konuşmaları İlter de dinler. Depboylu, İlter’i istemez ama il başkanlığına da engel olamaz. Artık Depboylu ile İlter’in arasında soğuk rüzgârlar esmektedir.
Levent İlter il başkanlığına oturur oturmaz, ‘haksız çıkar sağlamak üzere sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık’ suçlarından yargılanan Zafer Keskin’in MHP Nazilli ilçe başkanı olmasını sağladı. Ancak Deniz Depboylu, yeni başkana ‘hayırlı olsun’ ziyaretine gitmedi. Keskin’de Depboylu’ya parti çalışmalarında eşlik etmedi. Hatta Depboylu’nun annesinin cenazesine bile katılmadı.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün ama biz kısa kesip, Aydın havası yapalım…
Sonuç olarak;
lter, dayakçı yönetimin görevden alınmasını istemedi. Genel merkezi arayıp, parti içi muhalefeti kastederek; “muhaliflerle bu adamlarla baş ediyorum, görevden almayın” diyerek aba altından sopa gösterdi.
Bu olay, hayallerini milletvekilliği ile süsleyen İlter’i bitirirken, Depboylu’yu büyüttü. Devlet Bahçeli’nin gözünde itibarını artırdı, kazanan Deniz Depboylu oldu.