Bu eksiden başlayıp yükselme öyküsü. Aydın’da dünyaya geldi. Mühendis baba ve hukukçu annenin biricik kızı.
O, dokunduğu her yere hayat veren bir kadın. Yillar önce sıfırdan, hatta eksideyken hayatını yeniden çizmeye karar verdi ve bu başlangıç onu Aydın’ın Kadın Girişimcisi olmaya kadar taşıdı.
Çok zorluk çekti, yılmadı. Büyük hırs ve azimle çalıştı, başardı. Bugün yurtiçi ve yurtdışına, "more" markasıyla bay-bayan-çocuk örme kumaştan üst giyim üretimi yapıyor.
Başarılı iş kadını Merve Alpargun Altıntaş, Aydın 24 Haber ile Milliyet’in konuğu oldu ve Servet Töz’ün sorularını yanıtladı.
1978 Aydın doğumluyum. Eğitimli, Atatürkçü, modern bir ailenin ikinci çocuğuyum. İlk, orta ve lise öğrenimimi Aydın’da tamamladım. 1994 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Antropoloji Bölümünü kazanarak İstanbul’a gittim. 1998 yılında sosyal antropolog olarak mezun oldum. Kısa bir süre İstanbul’da kendi mesleğimi yaptıktan sonra 1999 Ağustos ayında Aydın’a geri döndüm ve ticaret hayatına başladım. 2005 yılında eşim Barış Altıntaş ile evlendim. Naz ve Can isimlerinde 2 çocuk annesiyim.
İLK İŞ DENEYİMİNİZ?
Üniversiteyi bitirdikten hemen sonra İstaabul'da Adil Gür’e ait A&G Araştırma Şirketinde işe başladım. Sahadan gelen anketleri bilgisayar ortamına aktarma ve değerlendirme biriminde görev aldım. 1999 genel seçimlerinde özel bir televizyon kanalında örneklem dahilindeki sandıklardan çıkan ilk oyları sayarak resmi olmayan seçim sonucunu tahmin eden en iyi araştırma şirketi ünvanını kazandık.
AYDIN’DA GERİ DÖNME KARARINI NASIL VERDİNİZ?
Üniversiteyi İstanbul’da okumak en büyük hayalimdi. Annem İstanbul Üniversitesi Hukuk, babam İstanbul Üniversitesi Fizik, abim İstanbul Teknik Üniversitesi şehir bölge planlama mezunu. Böyle bir ailede büyüyünce başka bir üniversite şehri hayal edemiyor insan tabii.
Bir de aile şirketimiz ALPTEKS ekonomik sıkıntı içindeydi. Başkasının yanında maaşlı olarak İstanbul’da tutunmaya çalışmaktansa ailemin yanına dönüp onlarla mücadele vermeyi tercih ettim.
ALPTEKS NE ÜRETİYORDU?
Alpteks Konfeksiyon, Aydın Tekstil Fabrikası’na fason olarak kadife pantolon, gömlek, kapitone yelek ve ceket üretiyordu. Devlet okullarına ve kolejlere okul kıyafetleri dikiyordu. İmalattan halka perakende satış yapan küçük bir de butiğimiz vardı.
Aydın’a geldiğimde ekonomik çıkmazın boyutunu öğrendim. Çalışıyor, üretiyoruz ancak devlete olan borçlar nedeniyle banka hesaplarımız bloke olduğundan alacaklarımızı tahsil edemiyorduk. Dolayısıyla ham madde alımından tutun da işçi maaşı ödemesine kadar her türlü sıkıntıyı yaşıyorduk. Hareket kabiliyetimiz sıfır noktasına gelmişti.
İLK İŞ OLARAK NE YAPTINIZ?
Acilen yeni bir şirket kurmalıydık, alacakları yeni şirketin üzerinden tahsil edip nefes alabilecek bir alan yaratmalıydık. İşte bu amaçla, 1999 Eylülünde aile şirketimiz MERVE TEKSTİL LTD. ŞTİ.’ni kurduk.
İlk olarak devletle masaya oturduk. Borçları yapılandırdık. 18 aylık eşit taksitlere böldük.
Bu arada hala, Aydın Tekstile çalışıp, hala butik işletiyorduk ancak bu şekilde borçlar bitecek gibi değildi. Mucizeye ihtiyacımız vardı ve çıkış yolu arıyorduk.
Kafamızı kaldırdık şöyle bir etrafa baktık. Aydın’daki tekstilciler ne yapıyor diye. Bizim gibi dokuma kumaşla uğraşan yoktu. Dokuma kumaşla çalışmak zordur, az adet çıkar, kar marjı çok düşüktür, çok personel gerektirir. Bu yüzden diğer konfeksiyon atölyeleri hep örme kumaştan t-shirt, sweat üretiyorlar ve araba araba mal yapıp, sahil bölgelerine gidiyor, boş arabalar geri dönüyor. İyi de, bizde araba bile yoktu.
O sene Muğla’dan 76 model Ford Granada araba aldık, mal karşılığı. Ağabeyim Alp ve eşi Evrim bindiler, Marmaris’e gittiler. Bu insanlar nereye ne mal satıyorlar bir bakalım diye. Marmaris’e gidiyorlar, çarşıyı bulamıyorlar ve yanlışlıkla İçmeler’e gidiyorlar. Gezerlerken satıcı bir kadınla tanışıyorlar ve Alp derdini anlatıyor kadına. Ben de örme kumaş çalışmak istiyorum, ben de sahile satmak istiyorum diye. Kadın Alp’e ip askılı penye basit bir model veriyor, bunu yap gel bu bölgeye sat diyor.
Alp getiriyor numuneyi, eviriyoruz çeviriyoruz. Penye, ip askılı, iki askıya 3’er tane tahta boncuk geçirilmiş, çok basit bir ürün. Kime göstersek burun kıvırıyor, bu yapılır mı bu satılır mı? Biz denemeye karar veriyoruz, ama bizim makine parkuru penyeye uygun değil. Ustalar penye dikmeyi bilmez. Her şey bir yana bizim kumaş alabilecek bir kredibilitemiz bile yok. Elimizde hiç bir şey yok, para yok, çek yok, senet yok.
DESTEK ALDINIZ MI?
O dönemde Desen Tekstil’in sahipleri Ahmet Gümüş ve Aykut Biçer bize kumaş konusunda destek oldular. Makineleri de İzmir’den borç-harç aldık. Elemanlara penye kumaş konusunda bilgilendirme yaptık. Deneme yanılma yöntemiyle ilk üretimimizi gerçekleşirdik. İpli, tahta boncuklu penyeyi ürettik ve adını “boncuklu” koyduk. İşte o “boncuklu” bizim hayatımızı kurtardı.
Alp, penyeleri teslim etmek için Marmaris’e gitti. Akşama malı satmış, tahsilâtını da yaparak geldi. Peşin para, kar marjı yüzde 75. İşte bu bizim dönüm noktamız oldu.
GÜNDE KAÇ SAAT ÇALIŞIYORDUNUZ?
Çok yoğun çalışıyordum. Sabah saat 7:30 da iş yerimi kendim açıyor, gece yarısına kadar üretimin başından ayrılmıyordum.
Sonra baktık bu iş şehrin göbeğinde yapılamayacak, Gıdacılar Sitesinden bir dükkan tuttuk, taşındık. Butiği kapattık. Granada’yı sattık, ikinci el ticari bir araç aldık.
O, 2000-2004 yılları arası onca olumsuzluklara rağmen hayatımın en verimli yıllarıydı.Büyük bir hırs ve azimle çalışıyor, yoruluyor ama hakkımı fazlasıyla alıyordum. Bır yandan Alpteks'i düze çıkarmanın mücadelesini verirken bir yandan da Merve Tekstil'i ayakta tutma gayretindeydik.
Alpteks’i, devlete ve şahıslara olan tüm borçlarını ödeyip helalleştikten sonra 2004 yılında kapattık. Battı, iflas etti, bir daha ayağa kalkamaz denilen Alpteks Konfeksiyon, Merve Tekstil adıyla bugün hala alnı açık, başı dik ayakta.
İlerleyen yıllarda hem kendimizi hem işimizi geliştirdik. Bugün yurtiçi ve yurtdışına, kendi "more" markamızla bay-bayan-çocuk örme kumaştan üst giyim üretimi yapıyoruz.
Başarının tesadüf olduğuna inanmıyorum. Başarının sırrı ve işin bereketi dürüstlük ve işini severek yapmaktır.Kişi kendi işinin hamalı olmazsa başarıyı yakalayamaz diye düşüyorum.
2005 yılında evlendiğimizde Barış Bey, Saray Halıları Aydın bölge bayii idi. Tekstil işi gün geçtikçe büyüyordu, artık iki kardeş yetemez olmuştuk. Eşim halı mağazasını kapatarak, Merve Tekstil'e ortak oldu ve son 6 yıldır birlikte çalışıyoruz.
Aramızda görev bölümü var, şirkette kimse kimsenin görev ve sorumluluk alanına müdahale etmiyor. Benim işim üretmek. Alp satın almadan, Barış satıştan sorumlu.
Kadın olmak zor, işkadını olmak daha zor. Sosyal ve ekonomik hayat içinde yer alırken, iyi bir eş ve iyi bir anne olmaya çalışmak fedakarlık istiyor. İşten çıkıp doğuma gittim ve iki çocuğumu da dünyaya getirdikten sonra neredeyse hastaneden çıkıp işimin başına döndüm.
AYSO İLE TANISMA NASIL OLDU?
AYSO, EBSO’dan ayrılıp bağımsız bir oda olma sürecinde olağan seçimlere kadar 1 yıllık geçiş dönemi yaşadı. Bu 1 yıllık dönem için seçim yapıldı ve ben tekstil grubundan komite başkanı olarak AYSO'ya adım attım. Komite toplantıları yapıyor kendi sektörümün öncüleri ile tanışıyordum. Meclis toplantılarını takip ediyor, çok şey öğreniyordum.
AYSO’nun bir yıllık geçiş dönemi bitip olağan seçimler geldiğinde bu defa komite üyeliği yetmedi, meclis üyeliğine talip oldum. Bu isteğimi dönemin AYSO Yönetim Kurulu Başkanı Ercan Çerçioğlu’na ilettim. Kendisinin desteği ve güveniyle meclis üyesi oldum.
AYSO'nun ilk ve tek kadın ve en genç meclis üyesi olduğum için katip üye seçildim. Bu 4 yıllık süre içerisinde hep şunu söyledim; ben AYSO meclis üyesi değil, AYSO meclis öğrencisiyim. Aydın sanayisinin duayenleriyle aynı meclis içinde olmak benim için onurdur.
2009 yılında Meclise girdiğimde oğlum Can’a 9 aylık hamileydim. Seçimden 3 gün sonra doğum yaptım. Doğum yaptıktan 1 hafta sonra ilk meclis toplantısına gittim. Oda ve borsalarda görev almak gönül işidir. Etiket olsun, kartvizit olsun diye değil, gerçekten, içten çalışacaksanız, buralara talip olmasınız.
11 Mayıs 2013 tarihinde yapılan meslek komitesi ve meclis üyeliği seçimlerinde girdiğim mecliste, 16 Mayıs 2013 tarihinde yönetim kurulu üyeliğine seçildim. Yönetim içerisinde de AYSO yönetim kurulu başkan yardımcılığı görevine getirildim.
AYSO YÖNETİM KURULU BAŞKAN YARDIMCILIĞINA GETİRİLDİNİZ, AYSO ÖĞRENCİLİĞİ BİTTİ Mİ?
Öğrencilik bitmez, aksini söylemek iddialı bir söylem olur. 5 yıldır AYSO'da çeşitli görevler üstlendim. Edindiğim tecrübeler ile önümüzdeki 4 yıl önceki yönetimin attığı temelin üstüne kaç tuğla da biz koyabiliriz, bunun gayreti içerisinde olacağız. Aydın sanayisinin kalkınması adına neler yapabiliriz, ihracatımızı nasıl geliştiririz, sanayicimizin ihtiyaçlarına ne kadar cevap verebiliriz noktalarında çalışacağız.
Siyasetle ilgilenmek zorundayız, aksi takdirde nasıl yönetildiğimiz ile ilgili şikayet etmeye hakkımız yoktur.
Ben politika konuşulan masalarda büyüdüm, bugün de eşimin konumu sebebiyle siyasete uzak değilim. Ancak aktif olarak görev almayı hiç düşünmedim ve düşünmeyeceğim. Eşime çok destek veriyorum çünkü siyaset ile ilgilenmenin özveri gerektirdiğini biliyorum.
Ama kadınların mutlaka siyasi hayatın içinde yer almaları gerektiğine inanıyorum. Çalışmalarıyla Türkiye'nin en başarılı belediye başkanı seçilen Özlem Çerçioğlu, bu anlamda iyi bir rol modeldir, kendisini takip etmelerini tavsiye ediyorum.
HOBİLER?
Haftaiçi yoğun çalışma temposu içerisinde çocuklarıma yeterli zaman ayıramıyorum. Haftasonları bu açığı kapatmaya çalıyorum. Onlarla birlikte sinema ve çocuk tiyatrolarına gitmekten büyük keyif alıyorum. Bunun için de sürekli vizyondaki çocuk filmlerini takip ediyorum.
Kitap okuma alışkanlığımı hiç kaybetmeme ve çocuklarıma da bu konuda örnek olmaya çalışıyorum. Kendime ayırdığım kısıtlı dinlenme vaktimi de kitap okuyarak geçiyorum.
Sporla aram hiç iyi olmadı malesef ama fırsat buldukça yürüyüş yapmayı severim.
EDİTÖR NOTU:
RÖPORTAJ 6 TEMMUZ 2013 TARİHLİ MİLLİYET GAZETESİNDE DE YAYINLANMIŞTIR