Yaşamın felsefesi, miladı, kimin elinde Memedim.
Sen şimdi bunu göremezsin ki.
Sürüklendiğin rüzgarın nereden eseceğini bilemezsin ki.
Mükemmeli bulduğunda,
çizgini çekebilir misin?
Denizde dalgaya kafa tutabilir misin?
Pusulanı kaybettiğinde yönünü bulabilir misin Memedim?
Yaptıklarınla yaşayacaksın,
istediklerinle tüketeceksin ömrünü.
Böylece akıp gidecek işte hayat.
Nereden bilebilirsin ki,
bugün arka sokaktan eve döneceğini.
Yolda ellerine düşen adama can vereceğini.
Nerden bilebilirsin Memedim?
Yetti gitti işte deyip, dönecektik eve.
Seninkisi küçük bir çay ocağı değil miydi?
İçeride iki tahta masa,
dışarıda birkaç eski sandalye.
Arkası bir yudum çay.
Yan tarafı hatırı kırk yıllık kahve.
Hepsi hepsi bu değil miydi senin mekan Memedim?
Bugünden bize kalan, belki bir dost masasıydı.
Belkide yoldan geçen bir aşığın türküsüydü Memedim.
Geçerse bizden, geçmezse herkesten söylerdi.
Al işte..
İstediğin iki cümle bir nefesdi.
Bir taşla iki lafın beli.
Geçmişten, gelecekten, havadan sudan,
biraz da sokaktan dem vuracaktık.
Bir hoş seda kalsın diye.
Bugünlere yarınlara Memedim.
Geceye dönen saatlere not düşecektik.
Mutlu olacaktık gölgelerin uzattığı bedenlerde.
Kalplerden beyinlere atacaktık sevgiyi Memedim.
Neyi paylaşamaz insan üç günlük koca dünyada dedin.
Yiyeceğimiz bir lokma dedin.
Ah be Memedim..
Sen bunları bilemedin, bilemedin..
Derdi başkaydı alemin.
Kimi makam yolundaydı,
mülk için,
kimi ekmek teknesinde,
aş için.
Yaşam derdindeyken hepimiz,
çocuk için can için.
Kimisi de çöpteki ekmeğinin peşindeydi, yarın için Memedim?
İstemem baklava börek,
bir baş soğan benim payıma.
Tadım tuzum olmuş dünya.
Nedir ki zenginlik?
Sana bir nefes fazla, bana bir eksik Memedim.