27 Aralık 1936 Mehmet Akif’in Hak’ka yürüdüğü yıl.
Aradan tam 86 yıl geçmiş: Her ne kadar başlıkta Akifsiz geçen dediysem de madem ki İstiklâl Marşı söyleniyor, madem ki Çanakkale Şehitleri’ne yazdığı destansı şiiri okunuyor, mademki Safahat’ı okurlarıyla buluşuyor, o halde Âkif aynı zamanda da eserleriyle aramızda 86 yıldır da yaşıyor.
Nitekim bir şiirinde kendisi de şöyle demiyor muydu:
“Toprakta gezen gölgeme toprak çekilince,
Günler şu heyulâyı da er, geç, silecektir.
Rahmetle anılmak, ebediyyet budur amma,
Sessiz yaşadım, kim beni, nerden bilecektir?”
12 Mart 1921’de TBMM’de kabul edilen İstiklâl Marşı’mız o günden bugüne her nerede söyleniyorsa, bayrağımız nerede göndere çekiliyorsa Âkif orada yaşamaktadır.
Mehmet ÂKİF denince aklımıza neler gelir:
Tokat’tan İstanbul’a gelmiş Türkistanlı bir anne; Emine Şerife Hanım ile Fatih Medresesi dersiâmlarından Balkanlı bir babanın; İpekli Temiz Tahir Efendinin İstanbul’da; Osmanlı’nın başkentinde doğmuş büyümüş bir çocuk, bir delikanlı ve bir insan aklımıza gelir.
1973’te doğan; henüz dört yaşındayken 1877-1878 (93 Harbi) Osmanlı-Rus Harbi ile başlayan ve 9 Eylül 1922’de düşmanın İzmir’de denize dökülmesiyle sonuçlanan tarihe kadar kırk yılı aşkın yaşanan savaşlar zincirinin yarattığı bütün sarsıntıları, yıkımları ve acıları nefsinde yaşamış olan bir Millî Şâirimiz akla gelir.
Çocukluk ve gençlik döneminde taş atma yarışlarında birinci gelen, kıspet giyip güreş yapan, İstanbul Boğazını karşıdan karşıya yüzerek geçen sağlam yapılı bir sportmen Akif akla gelir.
Okulunu 1.likle bitirmeyi hedefe koyduğunda bunu gerçekleştiren bir öğrencidir.
Yirmi yaşındayken Kur’an’ı hıfzedebilen bir gayret insanıdır.
O, baytarlık mektebini(Veterinerlik) bitirmiş, devlet görevlisi olarak Osmanlı ülkesinin çeşitli yörelerinde baytarlık yapmış bir meslek erbabıdır.
O, bir gazetecidir: Sebilüreşât’ın baş yazarıdır.
O, bir şâirdir: Yedi şiir kitabından oluşan SAFAHAT’ın şâiridir.
O, gerektiğinde Teşkilât-ı Mahsusa’nın verdiği görevi üstlenerek Arap isyanlarını durdurma görevini üstlenen bir vatanseverdir.
O, Mustafa Kemal’in çağrısı üzerine hiç vakit kaybetmeden Anadolu’ya geçerek Millî Mücadele’ye katılan bir milliyetçidir.
TBMM’de Gazi Mustafa Kemal’in Meclis Başkanı olduğu Gazi Meclis’te Burdur Milletvekilidir.
Öyle bir milletvekili ki, mecliste Fransızca aslından okuduğu SEFİLLER romanını Arap milletvekiline Arapça tercüme edecek kadar sağlam diller bilen entelektüel bir aydındır.
En çok paraya ihtiyaç duyduğu bir dönemde birinciye 500 Tl ödüllü İstiklâl Marşı yarışmasına para ödülü olduğu için katılmayan, daha sonra şartlı katıldığı yarışmada ortaya konulan para ödülünün şehit ve gazi yakınlarına meslek edindirme derneğine bağışlanmasını sağlarken kuruşuna dahi el sürmeyen ilkeli yaşayan bir insandır.
Âkif’i 86. Yılında rahmetle ve minnetle anarken hakkında söylenecekleri bir köşe yazısına sığdırmanın mümkün olmadığı gerçeğiyle;
İstiklâl Marşı’mızın ve Çanakkale Şehitleri için destansı şiirimizin şâiri olan merhum Mehmet Âkif Ersoy’u kendi mısralarında çiçeklenen mütevazı kimliğini yansıtan duygularıyla, rahmetle ve minnetle anıyoruz.
Bana sor sevgili kâri’, sana ben söyleyeyim,
Ne hüviyyette şu karşında duran eş’ârım:
Bir yığın söz ki, samîmiyyeti ancak hüneri;
Ne tasannu’ bilirim, çünkü, ne san’atkârım.
Şi’r için “gözyaşı” derler; onu bilmem, yalnız,
Aczimin giryesidir bence bütün âsârım!
Ağlarım, ağlatamam; hissederim, söyleyemem;
Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bîzârım!
Oku, şâyed sana bir hisli yürek lâzımsa;
Oku, zîrâ onu yazdım, iki söz yazdımsa.
Hayır, hayal ile yoktur benim alışverişim,
İnan ki her ne demişsem görüp de söylemişim.
Şudur cihanda benim en beğendiğim meslek:
Sözüm odun gibi olsun, hakikat olsun tek.
(Mehmed Akif Safahat s.39)
***
NOT: 27 Aralık’ta Âkif’i 86. Vefat yılında anarken; 27 Aralık 2022’de toprağa verdiğimiz Aydınlı şâir güzel insan Emin ÇELİMLİ kardeşimize de ALLAH’tan rahmetler diliyoruz. Mekânı Cennet olsun.