Nihayeeett geldik martın sonuna. Yani bahara. Gerçekten martın sonu baharmış. Neden kaç senedir fark etmiyorduk baharı? Çünkü oksijenimiz bitmişti. Çünkü nefes alamıyorduk, artık ülkemizde. Nereye baksak, sağa baksak sola baksak karanlıktı. Şimdi aydınlandı dünyamız. Nihayet yakaladık ülkemizin eşsiz baharını. Şimdi İzmir in dağlarında çiçekler açmaya başlayacak.
Ne seçimler yaşadık, hüzünle biten. Ne kadar üzüldük, Cumhuriyetimizin bütün birikimlerinin tek tek satıldığını gördüğümüzde. Bu ülkenin has be has vatandaşıyken dışlandık. Milli değerlerimiz hiçe sayıldı. Liyakat kalktığında bir baktık imamlar köşe başlarında en yüksek koltuklarda. Dinin vicdanlarla ilişkisi dışında insana hiçbir fayda etmediği. Daha doğrusu insani duyguların yoksadinin bir işe yaramadığını bile bile çocuklarımıza zorla dini eğitimin dayatmayla verilmesi. Sanki en önemli sorunumuz camilermiş gibi durmadan camilerin yapılması. Tecavüzcülerin ve tecavüzün normal bir eylemmiş gibi karşılanarak bunu yapanların hiçbir ceza almadan salıverilmesi. Geçmediğimiz yollar için cebimizden çıkan paralar. Ülkemizde sığınmacıların bile bizden ala yaşıyor ve maddi olarak halkıma gidecek yardımın onlara aktarılması; demek ki canına tak etti milletin! Fabrika ayarlarımıza geri döndük!
Seçim kararı aldığında seçimlerden önce daha mühim, seçimlerin kaderini ve yönünü değiştirecek bir karar olan adayların seçimidir. Doğru yerde doğru zamanda doğru adaylarla yola çıkmak Ülkemizin içinde bulunduğu ve geçmekte olduğu bu zor süreçte çok önemliydi. Bu kararı alırken doğru yere parmak basmak ve isabetli kararlar vermek gerekmektedir. Anlaşılıyor ki bu konuda pek yanılma payı yok. Kazanılan Türkiye nin üç büyük ilinden belli. İstanbul, Ankara, İzmir…
İlk günlerinde adaylar açıklandığında İstanbul Büyükşehir Başkanlığı adaylığında ve diğer büyük şehirlerde ilçe Belediye Başkanlarının büyük şehre taşınması. Belki de çok tasvip etmediğimiz bir resimdi. Ama şu anda alınan sonuçtan anlıyoruz ki doğru yerde, doğru adaylarla yola çıkılması ülkemize çok şey kazandırdı. On yedi yılın arkasından imkânsız gibi gelen böyle bir sonuç, azmin ve kararlılığın her şeyin üstesinden gelebileceğini bize göstermiştir. Daha birçok sıkıntıyı birlikte aşabileceğimizi bu seçim sonuçlarıyla kararlı ve azimli olmanın gerçekten haritanın renklerini değiştirmenin çok da zor olmadığını göstermiştir. Tüm olumsuz koşullara rağmen. Karşıt medyayı, televizyonları, yazılı sözlü basını siz kullanırken Biz sadece kendi imkânlarımızla bu başarıyı sağladıysak bizim elimizi sıkıp tebrik etmeniz gerekmiyor mu? Diğer seçimlerde daha akşam saat 20.00 ye gelmeden çıkıp ‘’atı alan Üsküdar’ı‘’geçti diyen siz değil misiniz? Neden başkalarının da böyle bir hakkı olmasın? Aynı ülkede! Hazmedin artık!
Kazanamayan taraflara gelince hazmedeceksiniz kardeşim. Biz nasıl on yedi yıldır hazmettiysek, kazanmakta, kaybetmekte haksa hazmedeceksiniz. Bu ülkenin yarısının sizi istemediğini bileceksiniz. Biz çok seçimlerde gözümüzün yaşı aka aka televizyonları ve sonuçları hazmettik. Şaibe var diye veryansın etmedik. Siz neden bunu yapıyorsunuz. Herkes özveriyle canla başla çalıştı. Siz yüzde doksan beş devletin imkânlarını, televizyonlarını, medyasını kullanırken milletin adayı kendi imkanlarıyla seçimde mücadele verdi. Buna rağmen bu kadar olduysa bu sefer biz atı aldık Üsküdar’ı geçtik. Hazmedin!Şimdiye kadar yıktığınız güven duygumuz ancak yerine gelmeye başladı onu tekrar sallamaya başladınız yeter artık! Hem neyin mücadelesidir ki bu beş yıl sonra tekrar seçim var. Bırakın biraz da başkaları çalışsın. Onlar yorulsun siz çok yoruldunuz. Dinlenin!. Hem makamlar ve koltuklar köşe dönme, keyif yapma yerleri değildir görev ve hizmet yerleridir. Bu hırs niye?
Günümüzde iktidarın kullandığı suçlayıcı dile, hakaretlere sağduyuyla karşılık vererek. Asıl doğrunun bu olduğunu, sükûnetle, huzurla da bir seçim kazanmanın mümkün olduğunu insanların anlaması zor olmadı çünkü düzgün, doğru, sevgi dolu, saygılı bir dil aklıselim sahibi herkesi etkiledi. Düşünme kabiliyeti olmayanların dışında. Çünkü dil isterse iyi isterse kötü olur. İsterse yüceltir, isterse alçaltır. İnsanlar kötü laftan, alçaltılmaktan yoruldular.
İnsanlara parmak sallayarak kimsenin ikna edilemeyeceği anlaşılmıştır zannımca. Zaten bu ekonomik koşullarda zor geçinen insanlara bir de bu sıkıntılarının üzerine dayatmayla bir şey yaptırılamayacağını sanırım görmüşlerdir.Dürüstlüğe, hoşgörüye, sevgiye, tatlı dile, birlik ve beraberliğe hasret kalmış olmak. Sürekli bölünerek ülkedeki kardeşliğin yıkılmaya çalışılması, daima kullanılan kirli dil insanları son derece yormuştur. Ben burada İstanbul, Ankara İzmir, Adana, Aydın, Eskişehir ve daha birçok yerde kazanılan belediyeler için oy kullanan vatandaşları ve kazanan Belediye Başkanlarını kutluyoruz. Ayrıca CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu seçtiği doğru adaylar konusunda, seçim süresince izlediği doğru tavırla, zarif ve sevgi diliyle, sağduyulu davranışlarıyla, yapılan onca hakarete verdiği saygılı cevaplarla bir seçimin doğrularını göstermesi takdir edilesi bir durumdur.
Sayın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na teşekkür ediyor ve onu kutluyoruz.
Artık bize iyilik ve sevgi lazım! Vatandaşımızın, hepimizin buna çok ihtiyacı var.
Ne diyorduk; Martın sonu bahar!