Değerli okurlar büyük mücadele adamı değerli insan İsmet Paşanın Lozan Konferansında verdiği büyük ve onurlu mücadeleyi bütün önemli yazarlar gibi Sayın Mustafa Solak da yazdı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsmet İnönü’nün Amerikancı (!) olduğunu kanıtlamak için İnönü'nün elinde Türk ve Amerikan bayrağı olduğu halde sadece ABD bayrağından bahsederek şunu demişti:
“İnönü'nün elinde Türk bayrağı yok, ABD bayrağı var. CHP dün neydi ki bugün en olsun. İnönü bunu elinde ne için taşıyor? Teşekkür için taşıyor.”
Erdoğan’ın bayrak söylemine karşı İsmet Paşa’nın, Lozan Antlaşması görüşmeleri için bulunduğu Lozan’da ona suikast düzenleneceği istihbaratı üzerine arabasında takılı Türk bayrağını indirmesine gösterdiği tepki anlatılır. Bu tepkinin hikâyesini anlatalım.
ÇERKEZ ETHEM VE KARDEŞLERİ BOŞ DURMUYOR
Olayın yaşandığı 10 Mayıs 1923 tarihinin öncesine gidelim. İsmet Paşa, Dışişleri Bakanımız ve Baş delegemiz olarak milli mücadele sonrası imzalanacak barış antlaşması için İsviçre’nin Lozan kentindedir. Paşa, yaver ve emireri olarak, Lozan’a on asker götürmüştür. Atatürk de zaman zaman İsmet Paşa’yı uyarmıştır. Atatürk, daha Konferansın ikinci günü 22 Kasım 1922’de İsmet Paşa'ya, Başbakan Hüseyin Rauf (Orbay) imzalı şu telgrafı çeker:
“Ethem ve Eşref’le rüfekasının ve muhtemelen Reşit ve Tevfik’in İsviçre’ye gittikleri istihbar edilmiştir. Zat-ı devletlerine suikast de bulunmaları ihtimali olduğundan İsviçre Hükümetine müracaatla tevkif ve hudut haricine ihraç ettirilmelerinin teminini talep ederim. Mustafa Kemal.”[1]
Ethem diye anılan, Çerkez Ethem’dir. Eşref denilen de eski Teşkilatı Mahsusacı Kuşçubaşı Eşref’tir. Reşit ve Tevfik, Çerkez Ethem’in kardeşleridir. Çerkez Ethem ve kardeşleri milli mücadelede disiplin tanımamışlar daha sonra da düşman safına geçmişlerdi.
Bir süre işler yolunda gitse de Paşayı öldürmek isteyenler vazgeçmez. Atatürk, 13 Ocak 1923 tarihinde telgrafla yine uyarır:
“Refakatinde Eşref olduğu halde beray-ı tedavi İsviçre’ye giden Çerkez Ethem’in Lozan’a giderek hey’ eti murahhasımıza [yetkili heyetimize] suikast tertibatıyla alakadar olması bazı istidalara nazaran Erkan-ı Harbiye-i Umumiyetçe muhtemel görülmektedir.”[2]
Suikast istihbaratının ardı kesilmez. Bu sefer 22 Nisan 1923 günü, Başbakan Hüseyin Rauf Bey, İsmet Paşa'ya şu telgrafı çeker:
“Zat-i samilerine [Yüce zatınıza] karşı suikasd için Yunanistan'da eşhas-ı lazımenin [lazım kişilerin] ihzar edildiği [hazırlandığı] ve bugünlerde İngiltere pasaportu ile Kıbrıslı Mamapoli nam-ı müsteariyle zat-ı samilerine ve Refet Paşa Hazretlerine suikasd maksadiyle hareket edeceği mevsukan [delile dayanarak] istihbar edilmiştir. Tertibat-ı tahaffuziyenin [korunma tertibatının] tezyidini [artırılmasını] rica ederim. İsviçre hükümetini munasib suretle keyfiyetden haberdar buyurmaları mercudur [rica olunur].”[3]
Bu arada Lozan Konferansına Rus delegesi olarak katılan Vorovski, 10 Mayıs 1923 gecesi vurulmuştur. Fransa delegesi General Pelle telaşlanır ve barış görüşmelerinin bir an önce bitirilip Lozan’dan gidilmesi taraftarıdır. Hatta İsmet Paşa’nın iyi korunup korunmadığını sorar.[4]
Hüseyin Rauf Bey, İstanbul’daki Müttefik temsilcilerinden Lozan'daki Türk delegelerinin korunmalarını ister.
Vorovski'nin vurulmasından üç gün sonra, İsmet Paşa’ya suikast hazırlandığı ihbarı alınıyor. Başbakan Hüseyin Rauf Bey, hem İtilaf Devletlerinin hem de İsviçre Hükümetinin dikkatini çekiyor. Ayrıca 14 Mayıs 1923 günü, İsmet Paşa'ya ve Türkiye'nin Paris Temsilciliğine Taşnak ve Hınçak örgütünün suikast hazırlığı içinde olduğu hususunda şu uyarıyı yapar:
“Almanya’daki Taşnak ve Hınçak Merkez-i Umumilerince iki grubun İsviçre'ye izam edildikleri (yollandıkları), keza Almanya’da bulunan Çerkez Ethem'in İsviçre'ye geçtiği mevsuk kaydıyla bildiriliyor. İcab edenler nezdinde derhal nazar-ı dikkat-ı celp ile teşebbüsatta bulunmanızı ve neticenin sür’atı işarı [bildirilmesi] mercudur.”[5]
“BİN TÜRK DELEGESİ BİLE KURBAN EDİLSE BAYRAK KALDIRILMAZ”
Bu arada İsviçre Hükümeti, koruma önlemlerini arttırıyor. Lozan Polis Müdürü Jaquiard, İsmet Paşa'ya gelerek şunu diyor:
“Paşa hazretleri, diyor, Ermeni çetelerinin size bir suikast yapacaklarını biz de haber aldık, görevimiz sizi korumaktır. Ancak, sizden bir ricamız var, ilk önlem olarak konferans salonuna gidip gelirken otomobilinizden Türk bayrağının kaldırılmasını rica ediyoruz.”
Paşa, bayrağın kaldırılmasına yanaşmaz ve şunu diyerek tepki gösterir:
“Ben, diyor, burada Türk delegesi olarak bulunuyorum. Bu Türk bayrağı benim arabamdan kalkmaz. Ben burada bir suikaste kurban gidebilirim. Fakat benim ardımdan bir Türk delegesi daha gelir, arabaya biner ve benim vazifemi yapar. Fakat Türk bayrağı otomobilden hiçbir zaman kaldırılamaz. Bin Türk delegesi bile kurban edilse bayrak kaldırılmaz, yerinde durur.” [6]
Konferans süresince, İsmet Paşa'nın otomobilindeki Türk bayrağı kaldırılmamıştır. İsmet İnönü’nün Amerikancılığını aramak beyhudedir. Tersine bağımsızlık, Anti-Amerikancılık konusunda İnönü’den ders alınmalıdır.