17 Aralık 2013 tarihinde Bakan çocuklarının da karıştığı büyük yolsuzluk operasyonu sonrası Türkiye’de meydana gelen gelişmeler tüm dünyada takip edilmektedir. Özellikle Türk Medyasında çıkan “Yasin El Kadı’yı Başbakan korumaları karşıladı, Suriye’ye silah desteği, Yemen’e silah gönderildi, Mısır’da ihvana destek” haberleri Türkiye’yi ve Başbakan’ı zora sokacak haberlerdir.
Tüm dünyada kırmızı bültenle arandığı günlerde Türkiye'ye yasa dışı giriş yaptığı iddia edilen El Kaide'nin finansörlerinden Yasin El Kadı'nın, Türkiye'de Başbakanlık korumaları tarafından karşılandığı fotoğrafları yayınlandı. Rüşvet ve yolsuzluk soruşturma dosyasından sızdırıldığı iddia edilen fotoğraflarda, El Kadı'nın yasa dışı ziyaretlerini Başbakanlık nezaretinde yaptığı ortaya koyuldu.
BİM Genel Müdürlüğü bahçesindeki fotoğraflarda Yasin El Kadı ve oğlu Muaz Kadı ile birlikte Latif Topbaş ve Başbakanlık Koruması Kama bir arada. El Kadı’nın kullandığı araca poşet ve kutuların taşındığı fotoğraflar “rüşvet ve yolsuzluk” soruşturmasına girdi. İddiaya göre bu kutulardaki yüklü miktarda para El Kadı tarafından uçakla yurt dışına kaçırıldı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, oğlu Bilal Erdoğan ve Erdoğan’ın yakın çevresinin El Kadı’nın ziyaret ettiği isimler arasında olduğu belirtilmişti. FBI raporuna göre, El Kadı ABD'de gayrimenkul alım satımı yaparak kara para aklıyor ve bu yolla Hamas'a fon sağlıyordu. El Kadı'nın, 1990'lı yıllarda, Bosna-Hersek'te de terörü finanse ettiği, Vakufska ve Depozitna bankaları ile kendi adını taşıyan "Qadi International" şirketi aracılığıyla, Balkanlar'daki silahlı İslami harekete para aktardığı yönünde raporlar var.
Suriye'nin AKP Hükümeti'ni “teröre destek veren ülke” olarak BM'ye şikayet etmesinin ardından Tayyip Erdoğan hakkında uluslararası düzlemde ikinci başvuru yapıldı.
Ulusal Koordinasyon Komitesi'nin bu başvurusu AKP'nin özellikle Başbakan’ın başını daha fazla ağrıtacak bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
Suriye İnsan Hakları ve Demokratik Özgürlükler Komitesi, Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu, Arap İnsan Hakları Aktivistleri Komsiyonu üyeliğide yapan Dr. Heysem el-Menna : “Biz siyasi çözüm istemeyen kesimlerle kavga halindeyiz. Amacımız Suriye’de silahlı terör gruplarına destek veren bölgesel devletlerin meşruiyetlerini sorgulamaktır. BM Güvenlik Konseyi daimi üyelerinden beklentimiz Suriye’deki silahlı terör gruplarının yok edilmesi için bizim siyasi projemize destek vermelerini sağlamaktır. Daha önce de, El Nusra cephesinin terör listesine alınması için çok büyük uğraşılar veren bendim. Seçimlerden önce (2011 haziran seçimi) Erdoğan Suriye konusunda sadece Suriye muhalefetinin yanında duruyordu. Hükümetini kurduktan sonra terör gruplarına aleni destek vermeye başladı. Bundan dolayı Türkiye’yi hiç ziyaret etmedim. Avrupa Birliği misali bir bölgesel birlik yerine Erdoğan hükümeti bölgemiz için tahripkâr ve yayılmacı 'yeni Osmanlı' zihniyeti taşımaktadır.”
Daha önce Suriye Dışişleri Bakanlığı, Birleşmiş Milletler'den (BM) "teröre destek verdiği" iddiasıyla Türkiye hakkında soruşturma açılmasını istemişti., 7 Kasım'da Şam'dan Suriye'nin BM Daimi Temsilciliği'ne gönderilen yazıda, BM'nin terörle mücadeleden sorumlu birimlerine gerekli başvuruların yapılması talimatı verildiği söylenmişti.. Teröre destekle suçlama BM'ye hitaben yazılan yazıda da "Suriye içinde muhalifler tarafından gerçekleştirilen kimyasal saldırılarda kullanılan malzemenin Türkiye'den temin edildiği ve Türkiye'nin bu kimyasal malzemenin Suriye'ye geçirilmesine göz yumduğu" iddia ediliyor.
TÜİK’in verilerine göre Türkiye’den Suriye’ye giden silah ve mühimmatın dökümü yayınlanmakta ay ay. Adana’da sehven tırlarda yakalanan silahlara, tır şoförlerinin ifadelerine ya da yabancı gazetelerin direnişçi mülakatlarına gerek yok. Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi kuruluşlarının raporlarıyla. Malın cinsine gelince… BM kayıtlarında 9303 koduyla gözüken bahsettiğim silahlar, Türkiye İstatistik Kurumu’nun, Uluslararası Standart Ticaret Sınıflaması’na göre de ‘Askeri Silahlar ve Mühimmatlar’ başlığı altındaki ‘Askeri Amaçlı Olmayan Silahlar’ kategorisinde geçiyor. Örneğin av tüfekleri ya da namludan doldurulan silahlar gibi. Kalaşnikof’u bu kategoride ihraç edemiyorsunuz ama Suriye’ye av tüfeği yollamak istediğinizde gümrükte kimse sizi durdurup “Napıyorsun, ambargo var” demiyor.
Yemen’de daha önce tam altı kez Türk menşeli silahlar yakalanmıştı.Yine silah yüklü bir Türk gemisinin temmuz ayında Yemen karasuları içerisinde durdurularak silahlara el konulduğu haberleri çıkmıştı.
Bu iddialar çerçevesinde Türkiye, "teröre destek vermekle" suçlanıyor. Korkarım ki Başbakan Lahey Adalet Divanı'nda yargılanabilir. Hükümetin yanlış dış politikasının sonucu Türkiye yi zor günler bekliyor.