Kundaklı Yalanlar

Nermin AKKAN

İnanamadı önce " yanlış duydum herhalde" dedi.

"Ne dedin sen, anlamadım"

Anlamıştı aslında. Üstelik kanı da donmuştu anında. Ancak karşısına bu kadar çıplak, bu kadar yalın ve bir o kadar da zamansız bir zamanda çıkacağını beklemiyordu. Yaşadığı ve hemen ardından da kundağa belediği bir yalanın, tam da her şeyi yoluna koymayı umduğu bir zamanda karşısına çıkacağını beklemiyordu. Dilinin ağzının içinde büyüdüğünü, boğazına çimen kadar bir yumrunun oturduğunu hissetti. Genzi kurudu, kahrolası o utancın alı esmer yüzüne bağdaş kurdu. Çimen'in böyle bir soruyla karşısına çıktığın da neler söyleyeceğiyle,kendisini nasıl aklayacağıyla ilgili bir çok eskizler çizmişti ama şimdi değildi, şimdi sırası değildi bu sorunun. Kendisini toparlamaya çalışırken kıyametin başlangıç sürûnu çağrıştıran çığlığa irkildi yeniden.

"Anlamayacak bir şey yok, sadece bir soru sordum,

Sinan'ın dediği doğru mu, doğru mu Ukrayna'da bir sevgilinin olduğu, inanmadım ben zaten, "asla böyle bir şey yapmaz Kamil, hem hasbelkader böyle bir şey yapsa ilk bana söyler o", dedim, ama yine de sana sormak istedim. Doğru mu, var mıydı öyle biri,  oldu mu hiç , gerçi söylerdin sen bana zaten öyle bir şey olsa da, sormak istedim işte yine de, öylesine! "

"Eyvah" dedi içte içe , Çimen'le yaptıkları bir konuşma düştü hemen önüne, yaptıkları bir gezintinin sonunda bütün ciddiyetini masumiyete beleyip " ne lan bu, dünyanın en çarpık erkeklerini ve en güzel kadınlarını bu coğrafyaya yollamışlar ,ben de gelmiş seyre dalmışım manzarayı.

Neyse ki emniyette bizim namus ilahi takdirle " demiş muzip muzip gülmüştü." Ama bu cennette bunca huriyle bir kaçamağa da izin çıkabilir benden yana " diye de eklemişti bütün bilgeliğiyle.

Konuşma organlarını harekete zorladı, kekeledi sonra " e e evet va vardı, vardı ama bir denemeydi sadece, be be belki dedim, biliyorsun ya işte, onun için, ama olmadı, bir şey olmadı zaten" sözcükleri öyle hızla sıralamıştı ki ,hızlı konuşursa Çimen tam olarak anlamaz ne dediğini belki diye düşünmüştü sanki.

Çimen, üzerinde oturduğu kayaların denize doğru akmaya başladığını hissetti aniden.Midesi de bulanmaya başlamıştı.Denizden gelen o çok sevdiği, öykündüğü martıların çığlıkları büyüdü büyüdü büyüdü kulakları taşıyamaz oldu uğultuya dönüşen bu çığlıkları, en yakınındaki kayanın kertiğine tutundu. Damarlarındaki gözlerine dolmuştu ani bir basınçla!

" Nasıl yani, nasıl ya ? Ne demek şimdi bu!

Anlamaya çalışıyordu Çimen duyduklarını, daha doğrusu anlamamaya çalışıyordu, anlamazlıktan gelme yolları arıyordu kırılan dallarının acısıyla bir avuntuya sarınmak istiyordu umutsuca!.

"Ben kokun gitmesin diye bir sonraki gelişine kadar yastığını yıkamazken, dur, dur, dur!

Dur biraz, ne yani sen şimdi anjio olduğumu duyunca onca yolu bir göz açımlığında , "benim tek kumam işi " dediğim işi bırakıp orospunun koynundan mı çıkıp gelmiştin " " Soru değildi bu son cümle, şaşkınlığının,geçirdiği şokun söze dönüşümüydü sadece.

Yerinden kalktı, bir iki sendeler gibi oldu.Adam elini uzattı hemen telaşla ama, Çimen kendisini toparlamıştı bile!

"S....r  git şurdan deyyos, denemişmiş! Belkiymiş! Ahlaksıza bak ya, Allah' sıza bak sen !"

Adam çaresizlik içinde, " dur biraz , dur açıklamama izin ver bir !" İnleme gibi çıkmıştı her sözcük ağzından.

Biliyordu elbet bunun açıklanacak bir tarafının olmadığını, biliyordu Çimen' in aklıselim yönlendirmelerine rağmen tıbbi bir destek almadan kendi yoksunluğuna bunca yıl Çimen'i de ortak ettikten sonra iki kadehin umarsızlığıyla bir slav yosmasının koynunda şahmerana dönüşmeyeceğini.

Bütün bunları biliyordu da Çimen'in de bilmediği bir şey vardı elbet.Kolay mıydı öyle doktora gidip benim......! demek!

"Eyvah, eyvah ki eyvah" yineleniyordu dilinde ki hışımla döndü Çimen, gözleri velfecri okuyordu. " Neyi açıklayacaksın lan, içkiye olan zaafından ve hastalığını bilmene rağmen tedavi olmaya yanaşmaman yüzünden kaç senedir kardeş kabul edip koynunda uyuyorum lan ben senin, üstüne üstlük bir de el bilip, duyup umut üretmesin diye cinsel içerikli sözcükleri bile lügatimden çıkarmışken, sen kompleks geliştirmeyesin diye frijit kadın numarası yaparken sen orospularla seks talimleri yapıyordun öyle mi, ha yani onların fantezilerine bel bağlamıştın öyle mi, bunu mu açıklayacaksın bana?

İçinde ki deprem önce inançlarını yerle bir etti Çimen'in.Sonra sırayla güven,özlem,umut,aşk ve vefa gibi insana özgü bütün duyguları gömdü yarılan toprağın arasına.

Sevda yüklü yirmi sekiz yılın çamura yatmış bir mandanın ağzında gevişlendiğini görüp tiz bir kahkaha attı.

Ardı ardına gelen kahkahalar hıçkırığa dönüştüğünde kendisini çimenlerin üzerine bıraktı.

Çimen diz çöken adama baktı, baktı hiç gözlerini kaçırmadan ve bir kez bile kırpmadan.

" Vay canına, vay anasını be! Ne çok güvenmişim ben ya, bulunmaz Bursa kumaşlığıma! Demek ki neymiş, çocuklarımızın rızkıyla viagra alabilirmiş benim yoluna öldüğüm adam, alnımızın teriyle kazandığımız helâl parayla bir orospunun vizite ücretini ödeyebilirmiş, uğruna başka bir adamın göz rengini farketmeyi ihanet sayıp, kendime yasaklar koyduğum kara sevdam " deyip noktaladı sözlerini ve yirmi sekiz yılını birden!

Dimdik ayağa kalktı, ellerini gözlerine bastırıp ovdu ,ovdu oyarcasına ovdu,özlemle akan yaşlara kızgınlığıyla. Hem gözlerini kurutmak hem de göz pınarlarını kapatmak istedi bu kurnaya bir daha su vermesin diye!

Adam bir hamle yapmak istedi yola koyulan Çimen' i durdurmak için. Ancak öyesine buzdan iki kök zümrütle karşılaştı ki kanının donduğunu hissetti.

Bu saatten sonra çimen gözlerde bir daha asla gezintiye çıkamayacağının kahredici pişmanlığıyla denize doğru yürüdü.

Acıyla, utançla, özlemle dizeler oluşturmaya başladı kendiliğinden.

Neden sonra döndü ve son bir kez baktı Çimen'in ardından.Son bir umutla bağırmak istedi ama Çimen buhar olmuştu bile yüreğinin ateşinden.

Başını bir kez olsun çevirip bakmadı Çimen ardına. Böyle bir alışkanlığı da yoktu zaten.Kapattı mı kapatırdı defteri ve bir daha yazmak için açmazdı hiç,yazdıklarını da okumazdı asla!

Dizeler gözyaşı damlalarıyla karıştığında birbirine,noktayı koydu adam hem şiire hem de çimen çimen bakan sevda yüklü gözlere.

İline uzaktır ilim,

Söylemez adımı dilin,

Ötmez oldu bülbülüm

Oy gülüm, oy gülüm, gülüm!

***

Yoluna uğramaz yolum,

Karıştı sağ ile solum

Kırıldı kanadım kolum

Oy gülüm, oy gülüm, gülüm

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.