Doğduğum memleket olan Ünye’yi, kısa süren ziyaretimde neler olmadı ki.
“Kardeşim uzaktan konuşması kolay çok biliyorsan gel kendin yap, amma da çok biliyorsunuz haa, iyi ki dışarıda yaşıyorsunuz” tepki ve eleştirileriyle karşı karşıya kalmıştım.
Peki, neydi benim derdim ne istiyordum ki?
İşin gerçeği çok bildiğim falan da yoktu. Uzaktan da konuşmuyordum.
“Ünyeliyim ve belediye çöpçü başı Yalçın Keleşoğlu’nun oğluyum ben. Ayrıca derdim falan yok benim, amacım bir gerçeği ortaya koymak, hepsi o kadar” desem de olamadı bir türlü. Bir kere terk etmişiz memleketi.
Dahası ben de çok şeyin farkındayım.
Peki niçin böyle oldu?
Yoksa benim yaptığım acımasız eleştirilere dayanan ukalalık mıydı?
Ya da dostlarımın bana karşı acımasızlığı mıydı?
Her iki durumda da Ünye'nin bir kazancı olmayacaktı aslında.
Amaç bağcıyı dövmek değildi tabi ki.
İlk önce şunu söylemeliyim;
İster feodal alt kültür, isterse modern yüksek kültür seviyesinden bakalım, Ünye'nin okumuşu da okumamışı da köylüsü de, zengin birikime sahiptir.
İşte ben bu zenginlik karşısındaki fakirliğe, çaresizliğe kafayı takmış durumdayım.
"Niye kızıyorsunuz bana arkadaş?"
Ünye'nin tarihi dokusu, kültür yapısı, medeniyeti, doğası ve denizi sayısız tabiat güzellikleriyle dolu iken, şimdi ne oldu da bu değerler yok edildi?
Hayır hayır, mozaik bu kadar değişmiş olamaz. Kozmopolit yapı, köylü demokrasisini bile bünyesinde barındıran Ünye’yi bu kadar ezemez. Düşünebiliyor musunuz?
Belediye başkanı, Ünye’ye bir milyon lira tasarruf ettirdiğini söylerken, devletin tasarruf tedbirleri doğrultusunda kültür sarayı şimdilik askıda, yerine otopark yapacağız diyebiliyor.
Buna itiraz eden hiç mi kimse yok?
Sayın başkan;
Ünye yavaş yavaş biten oksijen tüpüne dönüşmüş, zehirleniyor yok oluyor önce buna bir çare düşünün lütfen.
Yüzyıllardır medeniyete ev sahipliği yapmış, kaşiflerin durağı, Tiryaki Hasan paşaların yatağı, Yunusların otağı olmuş Ünyem..ahh Ünyem vaah Ünyem.
Çocukluğumun kahramanı Ünyem…
Haydi geçmişi bir dakikalığına bir kenara bırakalım.
Bugün Ünye’nin ülkemize kazandırdığı sanatçı, edebiyatçı, müzik ve bilim adamlarına bir bakın ne olur?
Dostlarım ben sadece kültür, sanat, tiyatro, sergi, musiki ve diğer faaliyetleri irdeledim.
Ne olur beni yanlış anlamayın.
Ama şu birkaç konuyu da söylemezsem vicdanım benden hesap sorar.
Şehrin denize bakan makyajlanmış paralel üç caddesi beş sokağı gözden kaçmıyor. Ama arka sokaklardaki yolların taş döşemelerinin otuz santimetreyi aşan irili ufaklı kot farklarına dikkat ettiniz mi?
İki kez kapaklandım yolun ortasına.
Hele o Ünye’nin içindeki kör dövüşü trafik.
Böyle bir şey olabilir mi Allah aşkına?
Şehrin içine girebilmek için üç defa sahil yoluna iki defa da tepe yollarına tırmanmak zorunda kaldım.
Neyse şehir estetiği, mimar, peyzaj ve çevre mühendislerinin işi bu.
Ukalalık ettiysem şimdiden özür dilerim.
Son söz;
Ne olur Ünye’nin olmazsa olmaz tarihi dokusu ve zengin kültür yapısını öne çıkarın.
Kırk sene öncesini bir düşünün. O yılların modern ve entelektüel Ünye’sini bir düşünün.
Sivil toplum kuruluşları daha fazla ve daha etkin olarak öne çıksınlar ne olur.
Ünye Belediyesinin seçilmiş başkan ve meclis üyeleri, sizden ricam şudur.
Belediye Şehir Tiyatrosu için bütçeden bir pay ayırın, bu imkanı sağlayın ve rıza gösterin lütfen.
Saygılarımla.