Şöyle biraz zamanı geri almaya kalkarsak; her mahalle ya da her köy sakinleriyle beraber iç içe yaşayan insanların müşterek hayatı idi. Birinin bir derdi sıkıntısı oldu mu, hemen herkes seferber olur bir şeyler yapmaya kalkar, dertlere derman olunabilirdi. Mahalle ya da köy yararına bir eylem yapılacaksa hemen imece usulü devreye girerdi. Üzüntüler paylaşılıp azaltılır, sevinçler paylaşılıp çoğaltılırdı. Mahalleye yeni birisimi geldi hemen yeni komşu tanınmaya çalışılır zaten yeni gelen komşunun kapıları da sonuna kadar açık olurdu. Bu kapının sonuna kadar açık olması da mecazi değil ciddi ciddi açık olabilirdi, kapının kilitlenmesi diye bir şey söz konusu dahi değildi. Ben dedemin evinden biliyorum, her an kapıyı yiten gelirdi ve sohbete dâhil olurdu.
Artık günümüzde her apartman; bir mahalle, bir köy olmuştur. Gerek İslam dinin de gerek hukukumuz da komşuluk hukukundan haklarından ve de yükümlülüklerinden bahsedilir. Mülkiyet hakkı kişilere en geniş yetkileri veren ayni haktır. Yani maliki olduğun taşınmazı istediğin gibi kullanabilirsin, yararlanabilirsin. Ancak bu mülkiyet hakkının genişliği komşuluk hukukuyla sınırlanabilir. Örneğin sen sahibi olduğun apartmandaki daireni bir randevu evi ya da kumarhane olarak kullanmaya kalkarsan kat mülkiyeti kanununa göre senin o sahibi olduğun evden çıkarabilirler. “Nasıl çıkaracaklar beni kendi evimden?” hem de bal gibi çıkarırlar sana da yolun açık olsun derler. Hepimiz aynı çatı altında yaşayan birbirinden bağımsız aileler olarak, birbirinden bağımsız kat malikleri olarak ortak yaşamın kurallarına ve de komşularımızın, diğer kat maliklerinin haklarına riayet edeceğiz.
Özellikle birçok apartman da şu aidat meselesi bazı komşularınızca sorun yapılabiliyor. Vatandaş asansörü kullanır, ortak yerlerden yararlanır ki en doğal hakkıdır. Ama aidat meselesine gelince “Ya bu kadar kişiden topladığınız aidat nereye gidiyor, ben vermiyorum!” diyebiliyor. Aidatını düzenli veren diğer komşu ben her ay aidat veriyorum benim yararlandığım her şeyden aidat vermeyen çok sevgili bircik komşum da yararlanıyor demeye başlıyor ve işte tam bu nokta da “hoşgeldiin sevgili huzursuzluk!!”
Zaten şu apartman yönetim toplantılar bazen öyle olur ki sanırsınız mecliste ülkeyi yönetiyoruz, bu kadar hararetli toplantılar mecliste bile zor görünen cinsten. İki komşu birbirine düşman olduysa; yönetim toplantılarında, bir komşu MHP kanadını diğer komşu BDP kanadını temsil eder gibi hararetli konuşmalar, tartışmalar ortaya çıkar.Teşbihte hata olmaz.
Aslında biraz anlayış biraz hoşgörü ya da empati size komşularınızla aradığınız huzuru geri getirecektir. Komşularınızla yaşayacağınız huzursuzluk, size nice zorluklarla sahibi olduğunuz evi sattıracaktır. Vallahi bende söylemesi takdir de karar da size ait..