İnsanoğlunun doymak bilmeyen açlığı ve onu bu kadar acımasız yapan sebepler nedir acaba?
Vicdan ve merhamet duygusu, insanın hangi iç duvarına çarpıp ta geri dönüyor?
İnsanlığın evreleriyle bin yıllar süren mücadelesi ve çağların geçişlerindeki ölümler, savaşlar, katliamlar dünya yüzünden hiç eksik olmadı.
İnsanoğlu bu paylaşımın peşinden koşarken, insan hakları ve diğer canlıları ne zamana kadar görmemezlikten gelecek?
Ortak paylaşım ve birlik içerisindeki yaşam zorlaşırken,
bireysel ve ben'ci çıkarlar, bencillikler ne zamana kadar devam edecek?
Büyük yoksulluklar ya da zenginliklerin, halk'ları nasıl etkilediği, ve sonuçlarının neler olabileceğini düşünmek, hiç işimize gelmiyor değil mi?
Rahatımız hiç bozulmasın!
Evet bozulmasın.
Zira çok rahatsız edici bir durum...
İnsanın bu acımasız ayrımcılığı ve vahşetinin tek nedeni, toplama biriktirme ve hak etmediğinden fazlasını elde etme arzusundan kaynaklanmaktadır. Bunu kişi ölçeğinden, küresel ölçeğe kadar deneyimleyip analiz edebilirsiniz.
Kötülük tohumları insanlığın geleceğini yok ederken, kendi öz benliğimize dönemiyoruz.
Evrensel koşulların yaşamımızı etkilemesi ve küresel dayatma, insanı doğal konumuna neredeyse getirtemez bir hal almıştır
Dünyanın, insanlığın kanlı paylaşımına rağmen, halen ayakta kalmasının nedeni ise; insan dışındaki canlıların bizlere olan lütfüdür.
Dünya'nın tamamının biz zavallı insanlara ait olduğunu düşünmek ve acımasızca dünya nimetlerine saldırmak sonumuzu getirecektir.
Dünya nimetlerinin paylaşımında tarafların sadece biz insanlar olduğunu sanmak, tam bir yanılgıdır.
Gökyüzündeki kuşlar, yerin yedi kat altındaki solucanlar, deniz ve okyanusların dibindeki balıklar, doğadaki ağaçlar ve tüm canlılar bu dünyanın ortak mirasçılarıdır.
İnsanın mikro ihtiyaçlarından başka ne talebi olabilir ki?
İhtiyaçların yarattığı hırs ve vahşet sarmalı, adeta kötülük aşısına dönüşmüş, domino etkisinden kurtulamamıştır.
Kötülük, yalan, riya ve maskeli yaşamlar, hayat çarkının dişlileri arasında ne kadar da güzel ve denge ile dönüyor değil mi?
Bu şaşmaz ritmin çok azı bile gelecek için doğa ve canlılarına bağışlandığında, dünyanın kurtulacağını göremeyecek kadar acz içindeyiz.
İnsanoğlu geleceğini sonlandıracak senaryoyu, yine kendi elleri ile yazmaya başladı bile. Buna dur diyecek olanın ise, yine bu insanlığın içinden çıkacak olması ne garip değil mi?
NEREDE
Sessiz duran, konuşmayan diler,
Bakıp ta görmeyen, gafil gözler,
Acizlenip, zaafa düşen yüzler,
Yetmedi hak, yetmedi helal, yetmedi çaput.
Düştü yere haram.
Bir kere düştü,
İki kere düştü.
Gözleriniz kamaştı, beyniniz döndü.
Bende varım, buradayım, hazırım, der gibisiniz.
Küçük haram, sardı midenizi,
Sıralandı beyniniz, kirlendi ruhunuz.
Bilemediniz, göremediniz.
Kör etti haksız kazanç, kör etti emeksiz mal,
Baktınız mı geriye?
Daha da geriye, baktınız mı?
Mayanıza, hamurunuza, baktınız mı?
İşareti ne yönde?
Sizin yolunuz nerede?
Siz neredesiniz?
Sahte huzur, haksız kazanç,
Rehavetli, kör gözler nerede?
Sessizce durup, konuşmayan diler,
Kör olmuş, görmeyen gözler. Nerede?
Nereden gelecek, acı bela?
Nasıl olacak, beter son?
Siz neredesiniz, ruhunuz nerede?
Cesediniz, kim bilir nerede?