Sayın Başbakan Devlette ne kadar yetenekli, eğitimli kadrolar varsa tasviye ederek İslamcıları devletin önemli makamlarına yerleştirdi. Çoğu yetenekten mahrum kadrolara teslim edildi.
Ekonomi yeniden düzenlendi.
Şimdi yeni bir anayasa ile Türk Milletinin idealist yapılarını temelden değiştirmeye çalışılıyor. Devletin yıllarca başarı ile uyguladığı kurumları ve kültürel değerler yıkılmaya çalışılıyor.
Başkanlık sistemini meclisten geçirmek için birçok manevralar yapılıyor.
Partilerce kurulan komisyonun bu zamana kadar çalışmaları kanımca beyhude olacaktır. Çünkü Sayın Başbakan başkanlık sisteminin oluşmasında Kürtçü hareket “Kazan-kazan” sistemi içerisinde hep bir müzakere ortağı olarak öngörmektedir.
Bu konuda AB ve ABD belgelerinde ilerleme raporlarında:
Ortaklık kimliğinin olmadığı,
Dini ve etnik kimlikler topluluğu olmuş bir ülke.
Emperyalist güçlerin ülkemizi koşulsuz Pazar haline getirebilmek için ulusal ekonomiyi ve ulusal kimliği yok etmek mecburiyetindeler.
Bunların istediği:
Ulus kimliğinin bulunmadığı,
Ulusal ekonominin olmadığı,
Vatani Millet, Bağımsızlık duygularının torpillendiği,
Toprak gibi çok önemli değerlerinin ortadan kalktığı bir ülke.
Bunu gerçekleştirmek içinde:
İslamcı örtü altında küresel bir partiyi iktidara taşımaktı.
Onlarda bunu yaptılar.
Şimdi bunlar Türk yerine Türkiyelilik yani hemşerilik benzeri bir kimliği kabul ettirmeye çalışıyorlar.
Çok merak ediyorum.
Türklük gittikten sonra
Türkçe kalır mı?
Çözüm teslim almak veya olmak demektir. Biz ikincisini yapıyoruz
Bunun da çok ağır bedeller var.
Gazetelere yansıyan haberlere göre bu kirli barışta PKK ne istiyor
1-Türk Milleti adı anayasadan çıkartılacak.
2-Özerk bölge statüsünde kendi kendini yöneten, bayrağı olan, anadilde eğitim hakkının verilmesi.
3-Kandil dahil PKK’lılar ve terörist başının serbest kalarak etnik/ırk temelinde siyaset yapması.
4-Akil adamlar komisyonunun kurulması.
5-Hakikatleri araştırma komisyonu kurularak faili meçhul olaylar araştırılması.
İşte PKK şartları bunlar.
Her vatandaşın bunları çok iyi değerlendirerek kendi tutumlarını doğru olarak belirlemelidir.
Bu beş madde de yazılanlar devlete ortak olmak değil midir?
Anlayacağınız Türk Milleti devletimizin kurucusu ve ulusal kimliğinin sahibi olmaktan etnik topluluklardan biri haline düşürülüyor.
Anlayacağınız sahipsiz bırakılan egemenlik dünyada bile bir benzeri daha görülmemiştir.
Bunların özledikleri ve uygulamaya koymak istedikleri Osmanlı bile ne demiş: “Hâkimiyet(egemenlik) aynen iffet ve namus gibidir. Tecezziyi (Bölünme) yi kabul etmez. Ortağı da olmaz."
Ne diyelim son sözü Sıla Goncoğlu söylemiş:
Vur kadehi ustam bu gecede sarhoşuz.
Kalan sağlar bizimdir, acıdan mayhoşuz.
İki satırlık adamları musallat ettik ömrümüze
Bundandır böyle dibe vuruşumuz.
MHP İL BAŞKANI FEVZİ KÖSE
Değerli okuyucular Aydın 24’te bir haber okudum. T.C. Sağlık Bakanlığı, kurum ve kuruluşlarındaki logosunda bulunan T.C ibaresini çıkartmış.
MHP il başkanı Sayın Köse ve arkadaşları da Aydın il Sağlık Müdürlüğü’ne giderek, çıkartılan T.C. ibaresini tekrar yerine koyarak çok ulvi bir görevi yerine getirmiş. Haberi okuyunca hemen Sayın Köse’ye telefon ederek kutladım.
Batman’da “Ne mutlu Türküm diyene” sözünü sildiler. Buna millet bir tepki vermedi. Bundan faydalanan bu sessizliği görünce T.C. ibaresini kaldırmaya çalışıyorlar.
Ülkemin adı, Türkiye Cumhuriyeti, kısaltılmış ibaresi de T.C’dir. Ben CHP il başkanının bu eylemin bizzat içinde olmasını isterdim. Ama CHP’den bu zamana kadar bir açıklamaya rastlamadım.
Çünkü konu parti meselesini aşarak ulusal bir vaziyet almıştır. Bu nedenle CHP bu eylemin bizzat içinde olmasını canı gönülden isterdim.
Ziraat Bankasının logosundan da T.C. çıkarılmış bunu da bütün partiler bir araya gelerek Aydın halkının desteği ile o yere de tekrar T.C. ibaresi konması gerekiyor.
Benim çok garibime giden de AKP milletvekili Sayın Mehmet Erdem’in verdiği çok basit bir demeç oldu.
Ne diyor Sayın Erdem demecinde:
Bunlar barış sürecini istemeyenlerin yaptığı yerinde olmayan bir eylem diye küçük görüyor. Sağlık Müdürlüğü ve Ziraat bankasının logolarından T.C. kaldırılması barış sürecine ne etkisi olur.
Aslında Sayın Erdem muhalefet partilerinden önce kendisi bu olaya müdahil olup bunları yapanlara gerekli ikazları sert bir şekilde yapmalıydı. Sayın Erdem’in rahmetli babasını tanırım samimiyetim yoktu. Ama rahmetli dedesini çok iyi tanırdım. Şimdiki ziraat bankasının karşısında bakkal dükkânı vardı. Nur yüzlü babacan bir insandı. Aynı mahallede oturur her karşılaşmamızda benden çok yaşlı olduğu halde gayet kibar olarak hal hatır sorardı. Görgülü saygılı bir insan olarak Hasanefendi mahallesinde sevilen sayılan bir insandı.
Sayın Erdem T.C ibaresini silenlere veya kaldıranlara bir şey demiyor, tekrar yerine koyanlara "istismar yapıyor” diyorsun.
Olmadı, Sayın Erdem olmadı.
Acaba rahmetli deden yaşasaydı sana ne derdi.
Bakın büyük şair Ziya paşa ne demiş:
Hak söyleyen, evvel dahi menfur idi gerçi.
Hainlere amma ki riayet, yeni çıktı,
Soysuzun laf-ı güzayına mı itibar edeceksiniz?
Haine saygı nereden çıktı.
Ne diyelim… Ağzına sağlık büyük usta… Yüz yıl sonrasını görüp laf etmek,
Her babayiğidin harcı değildir.
Eğer bu müdürler hükümete veya bazılarına yaranmak için bu logolardaki T.C. ibaresi kaldırdılarsa yaptıkları kötü bir olay. Yok, eğer bir emirle kaldırdılarsa bu emri veren kurum ve kişiyi Aydın halkına açıklamalılar. O zaman bu millet kimlerin yanında yol aldığını açıkça görmeli.
Her sistem kendisini yok edecek unsurları içinde taşır… Kendi iradesini sonlandıracak kirli işlere pek aldırmaz.
Bazıları kör gözle, ucu kendilerine dokunmadığı sürece farkına varmazlar.
Toplum içinde, toplumu çökerten, çatlakları bozulan, dengeleri çiğnenen, ayrımcılıklar yapılmaya başlandığında millet iradesi ortadan kalkmış demektir.
Kaos ve zorbalık sistemi hâkim olmuştur
Sen logolarda T.C ibaresini çıkarırsan bir bayanda çıkar, “Türk Bayrağı değişmeli” der.
Kişilikli ayakta durmak, diz üstü yaşamaktan daha iyidir.