Ülkemiz toz duman olmuş, ülkede bir çaresizlik ve yarın korkusu hakim. Kime sorsan tedirgin, çaresiz, haberleri izlemekten korkar hale gelmiş televizyonlar gazeteler kamplaşmış, yalan, uydurma haberler bas bas ben buradayım diyor. Gece yarısı “Haramzadeler” twitter hesabından yayınlanan ses kayıtlarında bir gazete aynı günün sabahı “ABD’deki dünyanın en gelişmiş stüdyolarında incelenen ses kayıtları sahte çıktı” diye haber yapabiliyor. Be kardeşim daha ABD’de sabah bile olmadı sen ne çabuk kayıtları incelettin de haberi baskıya yetiştirdin diye sorarken ABD’den yalanlama geldi. “Bizim böyle bir raporumuz yok!” Doğru yalan ama ses kayıtları sanal alemde tık rekoru kırmaya devam ediyor. Bugün Başcalan sitesinde onlarca Başbakan ve aile efradına ait olduğu iddia edilen ses kayıtları tıklama rekoru kırıyor. Anlamadığımız ilgililer mahkemeye gidip bu ses bize ait deyip dava açmıyor.
Birçok arkadaşım sandığa gidip kime oy vereyim diye soruyor. Birçoğu da istikrar için AK Parti’ye oy vermiş insanlar. Galiba bu seçimde kararsızlar birinci parti olacak. Görünen o ki siyaset kurumuna ve siyasetçiye güven kalmamış. Başbakan çıkıp da başbakanlığa ait kriptolu telefonları dinleyenleri soruştururken, kendisini aklayacak yasal soruşturma sürecini başlatıp yüce Türk adaletinin kararıyla aklanmayı göze alamıyor. Bunu Türk Milleti anlamakta zorluk çekmektedir. Bu ses kayıtları sahte olabilir, bunu belirleyecek sistemler vardır. Bu konuda yargı gereğini yapmalıdır. Ancak geçmişte gizli tanık ve dijital verilerle bu ülkede bu iktidar döneminde hapse atılmış yüzlerce komutan, gazeteci, siyasetçi cezaevinde adalet diye inim inim inlemektedir. Hep söyledik söylemeye de devam edeceğiz. Bu hukuk herkese gereklidir.
Tüm partilerin Yerel teşkilatlarında bile iç çekişme ve rekabet o kadar ayyuka çıkmış ki gizli gizli lobiler oluşmuş, kendi adayına bile sahip çıkmayan teşkilatlar siyasetçiye olan güveni azaltmaktadır. Partilerin teşkilatları kendi adaylarının aleyhinde dedikodu yapmaları hoş değil. Siyaset bu değil.
Partilerin öncelikle kendi içlerindeki sorunları çözmesi lazım. Öncelikle kendi içinden barış sağlayacaksın ki sonra halkınla seçmeninle barış sağlayabilesin.
2003 yılında kurtarıcı olarak iş başına gelen kurulduğunun birinci yılında tek başına iktidara gelen Ak Parti bunca olaylara rağmen oy seviyesini 2009 yerel seçim sonuçları yüzde 38’ler seviyesinde korumaktadır. Görünen o ki bu oy bandından pek aşağıya düşmeyecek. Halk bu partinin yıprandığını söylese de alternatifini bulamadığından şikâyetçi. Kime sorsam ülkede iktidar sorunu değil muhalefet sorunu var cevabı alıyorsun.
Türk Milleti, ülkenin mihenk taşı olarak görülen MHP’nin bu dönemde alternatif olamayacaksa ne zaman olacağını soruyor. MHP’de sanki bir şeyler eksik kalıyor. Seçmen profilinin yüzde 70 sağ ve muhafazakâr olduğu düşünülürse MHP’nin bu pastadan alacağı oy oranı yüzde 15 olmamalıdır. Türkiye’nin gelinen bu noktada MHP’nin Ak Parti’nin sıkıştığı her an can simidi görüntüsünden kurtulmalıdır. Bu söylemler toplumda MHP’nin yıldızının parlamasına engel gibi duruyor. İç Anadolu’nun muhafazakâr milliyetçi halkı MHP’ye olan desteğini çekmesinin sebepleri iyi irdelenmelidir. Milliyetçiliği İşçi Partisi’ne kaptıran bir MHP, vizyonunu yenilemeli topluma kendini iyi anlatmalıdır.
Dürüst güvenilir insanların politikaya girmesinin sağlanması gerekmektedir. Yeni genç adaylar siyasetin önünü açacaktır. Genel ve yerel seçimlerde adayları parti başkanının seçmesi bunun önündeki en büyük engeldir. Türkiye’de aday belirleme süresince parti başkanlarının etken olmasının yanında ABD, AB, Yahudi Persilvanya gibi etkenler ve bizlerin tahmin bile edemediği etkenler olduğunu biliyoruz. Bu sistemle özellikle yüzde 10 gibi bir baraj ile demokrasinin vazgeçilmezi olan partilerde demokrasi işlemez.
Ak Parti’nin son grup toplantısını tribüne çeviren hepsi tek tip lacivert takım elbiseli mavi kravatlı amigolar pek de inandırıcı değildi. Başbakana moral vermesi için getirildiği anlaşılan amigolar Meclise de yakışmadı doğrusu.
Dini siyasete alet etmeyecek, bu kutsalımızı siyasi amaçlar için kullanmayacak, halkı ile barışık dine saygılı aday kayırmayacak yolsuzluğa karışmayacak dürüst bir siyasetçi yok mu?