Kıbrıs'ın Türkiye için asıl önemi; aynı soydan gelen, aynı kültürü, aynı dili paylaşan bir Türk toplumunun Kıbrıs'ta yaşıyor olmasıdır. Sınırlarından 40 deniz mili ötede bulunan Adadaki Türk halkının ezilmesi, katledilmesi, köleleştirilmesi ve insan haklarından mahrum edilmesi, Türkiye için kabul edilemezdir.
Türkiye'nin birinci hedefi; Adadaki Türk halkının barış, özgürlük ve güvenlik içinde yaşamasını ve Kıbrıs'ın bölgede bir barış adası olmasını sağlamaktadır.
Öte yandan Türkiye, 1960 Garanti Antlaşması ile Kıbrıs'ta huzuru, sükunu ve adanın bağımsızlığı ile bağlantısızlığını koruyacağına dair uluslararası yükümlülük altına girmiştir.
Uluslararası sorumluluk ve sözlerine bağlı bir ülke olan Türkiye'nin, Kıbrıs'ta anlaşmalara aykırı gelişmelerin yaşanmasına göz yumması beklenemez. Dolayısıyla Kıbrıs, Türkiye'nin uluslararası antlaşma ve sorumluluklarına bağlılığını kanıtlaması açısından da önemlidir.
Doğu Akdeniz'in en kilit noktasında bulunan Kıbrıs, Türkiye'nin Güney sahillerinin güvenliği açısından da çok önemli bir stratejik konuma sahiptir. Kıbrıs'a üslenen korsanlar, tarih boyunca Akdeniz'deki ticaret gemilerine saldırmışlar ve Anadolu'nun Güney sahillerine sürekli olarak akınlar düzenlemişlerdir.
Ege Denizi'nde Yunanistan'a verilen adalarla kuşatılmış bulunan Türkiye'nin, açık olan sahil kapısı güneydedir. Bu sahillerin karşısında ise Kıbrıs bulunmaktadır.
Kıbrıs'ın Türkiye'ye düşman bir ülkenin elinde bulunması, Anadolu'nun bütün ikmal yollarının kapanması ve Türkiye'nin güvenliğinin tehlikeye girmesi anlamını taşımaktadır. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, sağlığında bu konuya dikkat çekmiştir.
Güney sahillerinde bir tatbikatı izlemekte olan Atatürk, çevresinde topladığı kurmaylarına "Türkiye'nin yeniden işgal edildiğini ve Türk Kuvvetlerinin sadece bu bölgede mukavemet ettiğini farz edelim. İkmal yollarımız ve imkanlarımız nelerdir?" sorusunu sormuştur.
Subayların ileri sürdüğü birçok görüş ve düşünceler sabırla dinleyen Atatürk, elini haritaya uzatarak Kıbrıs'ı işaret eder ve "Efendiler, Kıbrıs düşman elinde bulunduğu sürece, bu bölgenin ikmal yolları tıkanmıştır. Kıbrıs'a dikkat ediniz. Bu ada bizim için çok önemlidir" diye konuşur.
Atatürk'ün de çok açık bir şekilde ortaya koyduğu gibi; Kıbrıs'a karşı yüklendiği uluslararası yükümlülükleri olmasa bile, Türkiye, kendi sahillerinin güvenliği açısından Kıbrıs'ın düşman elinde bulunmasına izin veremez.
Öte yandan önümüzdeki 5-10 yıl içinde Kafkasya, Orta Asya ve Hazar petrolleri ile doğal gazı, borularla İskenderun körfezine gelecek ve buradan da dünyaya pazarlanacaktır. Irak petrolü, halen buraya akmaktadır. Türkiye'nin bu bölgede denize dökülen suyu da yapılacak yükleme istasyonları aracılığıyla Orta Doğu ülkeleri ve Kıbrıs'a aktarılacaktır. Gelişen İskenderun ve Mersin limanları Türkiye'nin ithalat ve ihracatında önemli bir rol oynamaktadır. GAP ile birlikte yaşanacak üretim patlaması, bu limanlardan dünyaya pazarlanacaktır.
Kıbrıs, bu stratejik bölgeyi kontrol eden bir konumdadır. Dışişleri Bakanı İsmail Cem, 6 Nisan 1998'de yaptığı açıklamada Doğu Akdeniz'in 2005-2010 yıllarında dünyanın en stratejik bölgesi olacağını söylemiş ve Türkiye'nin ulusal güvenliği ve ulusal çıkarları açısından bu bölgeyi kontrol eden Kıbrıs gibi bir mevziden asla vazgeçmeyeceğini, bunun bedelini de ödemeye hazır olduğunu tüm dünyaya ilan etmiştir. İngiltere, ABD ve AB de olaya bu açıdan yaklaşarak stratejik üstünlük elde etmeye çalışmaktadır.
İngilizler de bu görüşleri paylaşmaktadırlar. Nitekim İngiliz Amirali Lord John Hay, Kıbrıs'ı, "bir deniz üssü olarak elde edilebilecek en iyi yer" olarak nitelendirmiştir. İngiliz devlet adamı Beaconsfiled de, Kraliçe Victoria'ya Kıbrıs'ın, "Ön Asya'nın Anahtarı" olduğunu söylemiştir.
Kıbrıs'ın Anamur'dan sadece 40 deniz mili uzakta olduğunu düşünmek ve Yunanistan ile komşu ülkelerin Türkiye üzerinde her zaman için tarihten kaynaklanan yayılmacı emeller beslediğini bilmek bile, Kıbrıs'ın Türkiye için stratejik değerini daha kolay ortaya çıkarır ve Türkiye'nin ENOSİS tehlikesi karşısında niye sessiz kalamayacağını açıkça izah eder.
Türkiye'nin ENOSİS'e bu karşı çıkışı ve direnişe geçen Türk halkına verdiği sarsılmaz destek, adanın Yunanistan'a bağlanmasını önleyip, bağımsızlık kapısını açan en önemli faktör olmuştur.