Öncelikle ulusumun başı sağ olsun.
Bir ülkede barışı istemek için yürüyüş yapmaya kalkışan insanlar öldürülebiliyor. Canlı bombalar kendileri ile birlikte yüze yakın insanımızın ölümüne sebep olabiliyorlar.
İçişleri bakanı “ Güvenlik zafiyeti yok” diyor. Yanındaki bakan, soruya bu kadar insanımızın ölümüne rağmen gülüyor.
Keşke “güvenlik zafiyetimiz var, kabul ediyoruz” diyebilselerdi. Hani özrü kabahatinden büyük oldu derler ya, işte öyle bir şey oldu.
Efendi sana sormazlar mı, “güvenlik zafiyeti yoktu da, bildiğiniz halde göz mü yumdunuz, canlı bombaların orada eylem yapmasına” diye.
Ey Türkiye’nin ileri gelen yöneticileri; birçok yazımda, barış böyle öldürerek, sağlanmaz. Çoktan çok azdan az gider.
Bu ülkenin sosyologları ne iş yapar?
Kendisini öldürecek kadar sisteme isyan eden insanların arzuları nedir? Şikâyetleri, istekleri nedir? Araştırılmalı ve küçümsenmeden konuşulmalı araştırılmalı ve barışa dair çözümler bulunmalı değil miydi?
Ey koltuk hesabına eylemleri önlemeyenler.
Barışa bomba koyanlar, bomba koyanları engellemeyenler.
İnsanlarımızı öldürenler, öldürenleri görmezden gelenler.
Sizlerinde bağrınız yanacak, sizlerde kahrolacaksınız.
Bu gemi batarsa hepimiz birden batacağız. Savaş bizim topraklarımıza çekiliyor.
Görmüyor musunuz?
1974 yılındaki MİT in yanlışları nedeniyle başımıza bela olan bir PKK örgütü.
Günümüz dış politikalarının yanlışlığından yolgeçen hanına dönen sınırlarımız.
ABD güdümünde oluşturulan, IŞID örgütüne yeşil ışık yakan yöneticiler.
Günümüz MİT inin, ülke güvenliği ile uğraşmak yerine Suriye’yi parçalama çabaları.
Çözüm sürecinde verilen sözlerini yerine getirmeyen muhatabını aptal yerine koyan yöneticiler.
PKK nın şahinleri ile Ak partinin savaş isteyen şahinlerinin, sonucu etkileyen tavırları.
Ve barışı, hemen bugün isteyen, aklıselimi olan insanlarımızı, katleden terör uşaklarının eylemi.
Kime yarıyor?
Katillere yarıyor.
Ülkemizi parçalamak isteyenlerin işine yarıyor.
Canilerin işine yarıyor. Silah tacirlerinin işine yarıyor. Vatan hainlerinin işine yarıyor.
Sanmasın ki hiç kimse, bu olaylar, bazı partilerin, seçimlerde oylarını artırır. Sanmasınlar ki yaptıkları, yanlarına kalır.
Fizan’a gitseler bile, bir gün bulunur getirilir ve cezaları verilir.
Kim kaybediyor?
Ülkemiz kaybediyor. İnsanımız kaybediyor. Geleceğimiz gözümüzün nuru çocuklarımız kaybediyor. Savaş için harcadıklarımızın yarısını refahımız için harcasaydık, parmakla gösterilen ülke olurduk.
Teknoloji için harcasaydık, sağlığımız için harcasaydık, eğitim ve insanımıza hizmet için, iş imkânları için harcasaydık, bu ülke bir başka ülke olurdu.
Yol yakın efendiler, yol yakın yetkililer, yol yakın siyasiler.
Savaş isteyenlerin oyunlarını bozun artık.
Yol yakın, savaş isteyen şerefsizler. Dönün şu insanlık suçu savaştan.
Barış bugün hemen hepimize lazım. Sanmayın ki bu kan gölü sizleri de boğmayacak.
Durdurun bu savaşı. İnsanımız bir gün yüzü, bir huzur, bir kardeşlik, bir barış görsün.
Biz buna susadık, biz buna acıktık.
Hemen yeni baştan hatalarımızı gözden geçirip, suçlarımızdan vazgeçip yediden yetmişe barış için ne yapabiliriz onu araştıralım ve yapalım.
Öldürerek, insanları yok etmeye çalışarak, sorunları yok edemeyiz. 30 yıldır uygulanan yöntem bizi bu hale getirdiğine ve sorunlar çözülmediğine göre, yöntem değiştirmek ve anlamaya çalışarak barışa dair yeni yöntemler bulmak zorundayız.
Ey MİT yetkilileri lütfen sizlerde artık gerçek görevinize dönünüz.
Barışta, kardeşlikte ve huzurlu günlerde buluşmak dileğimle.