Nemrut, Hz. İbrahim Peygamberi ateş üzerinde yakacaktır.
Urfa Balıklı Göl’de yığılmış odunlar tutuşturulmuştur.
Bir karınca ağzında su ile ateşi söndürmek için yaklaşmaya çalışır.
Çevrede görenler karıncaya seslenirler.
-O ağzında bir damla bile gelmeyen su ne işe yarar ki?
Karıncacık cevap verir;
-Hiç olmazsa safımız belli olsun!
Sonrasında bir yağmur başlar, ateş suya ve göle, odunlar balığa dönüşür.
Bir de bakılır ki, gül bahçesi ve ortasında oturan Hz. İbrahim…
**
Bir karınca yuvası sulu çimento ile doldurulup yuva içindeki yapılar, bozulmasın diye çimento tabakası ile kaplanıp kurutuluyor ve sonra tarihi eser kazısına benzer bir çalışmayla karınca mimarisi ortaya çıkarılıyor. 3 günde 10 ton civarında çimento doldurulup 1 ay sonra kazıya başlanıyor. Aylar süren çalışma sonunda inanılmaz bulgular elde ediliyor. Karıncaların yer altında oluşturduğu devasa kentin alanı 50 metrekare, derinliği de 8 metre kadar. Kentin oluşturulması için hareket ettirilen toprak 40 ton civarında. Anayollar, tali yollar, havalandırma tünelleri, çöplükler mükemmel ve taşımaların en az emekle yapılmasını sağlayacak mimaride planlanmış.
Oysa boyutlarına oranla düşünüldüğünde, insanların, dünya harikalarından Çin Seddi için yaptığı çalışma ile eşdeğer bir çalışma yapıldığından söz edilir.
**
Karınca gibi bir safımız olsun, saygı duyulsun diyen ideoloji sahipleri bir yanda,
Karşıda bu ideoloji üzerinden, haybeden geçinenler ise oynak, kaypak bir kişilik ve
liboşluk sergilemekten geri durmuyorlar. Bunların safı olduğundan söz edilebilir mi?
Nezaketsiz, espri yoksunu, çıkarcı ve zarafetten uzak kişilikler sahne almış. Ortada
Sözde ideolojiden dem vuran, nemalanma ve etiket peşinde zat-ı muhteremler…
İşte ideolojiden uzak, çıkar peşinde olan, riyakârlıkta sınır tanımayan sözde demokrat bir kitleyi izliyoruz. Bir güç çevresine dolanmış, ideoloji yoksunu bu kitle yarın başka bir gücün etrafında koşuşturamayacakları ne malum? Ortalık bu kifayetsizlere kalmışsa, bunlara alan bırakan çıkarcılara da yazık.
**
Bu güç yalakalarının ve riyakârların, inanmış, düzgün kesime verdikleri zarar ve içsel yıkıntının onarımı da göz ardı edilmemelidir.
**
Dün buradaydık, bu günde buradayız ve dik duruyoruz diyebilmek,
Karınca gibi onurlu bir safta olabilmek var ya!
Asıl olan budur…