Aydın çarşısı deyince Ramazan Paşa Mahallesi içinde bulunan “Ayakkabıcılar Kapalı Çarşısı” diye bilinen Barbaros Caddesi ve eski kasaplar hali akla gelir. Barbaros Caddesi, Gazi Bulvarı’ndan başlar, Tabakhane Çayı üzerindeki “Karanlık Köprü”ye kadar devam eder. Karanlık Köprü Ramazan Paşa Mahallesi’ni Zafer Mahallesi’ne bağlar.
Cumhuriyet’ten evvel bugünkü Zafer Mahallesinde Rum ve Ermeniler otururmuş. Şehrin ileri gelen zengin Gayri Müslüm ailelerinin köşklerinin bulunduğu bu mahalle, Pınarbaşı mesire yerinin hemen yanı başında çok mamur bir yerleşim yeriymiş zengin Rum ve Ermenilerin Türklerden farklı bir sosyal hayatları varmış. Kültür seviyeleri oldukça yüksek bu aileler çocuklarını İsviçre de okuturlar, Avrupai bir hayat yaşarlarmış. Dünyada ve Avrupa’daki gelişmeleri yakından izlerlermiş. Her eve hafta da iki defa “La Figero Gazetesi” girermiş.
Servet sahibi, kültür seviyesi yüksek bu aileler Osmanlı yöneticileri tarafından itibar görür, muhatap kabul edilirmiş. Cumhuriyetten evvel Türkler hayvancılık ve tarımla uğraşırlardı. Ticaret ve zanaat Rum Yahudi ve Ermenilerin uğraşı alanıymış. Bugünkü Hasanefendi Mahallesi Yahudi yerleşim yeriymiş. “Çıfıt Mahallesi” olarak bilinen bu mahalledeki Yahudi tüccarlar köylünün tarım ürünlerini kendi tespit ettikleri düşük fiyattan alır, onlara avans olarak verdikleri paralar için sezonundan evvel mahsullerini bağlarlarmış.
Şehirde el zanaatları başta olmak üzere ayakkabıcılık, terzilik, inşaat işleri Ermenilerden sorulurmuş. Şehrin zanaatkârlarından ünlü bir terzi varmış. Terzi hanımına çok süslü gösterişli bir elbise dikmiş. Şehirdeki varlıklı ailelerin kadınları bu elbiseye hayran olmuşlar. Müslüm, Gayri Müslüm bütün kadınlar bu elbiseyi konuşur olmuşlar. Vali Paşa’nın hanımı da bu elbiseye hayran kalmış. Paşa’ya bu elbiseyi bahisle “sen koca paşa valisin bir terzi kadar olamadın bana böyle bir elbise diktiremedin” diye sitem etmiş. Paşa Valinin çok canı sıkılmış. Terziyi huzuruna çağırarak diktiği elbise için kadınlar arasında huzursuzluğa sebep olduğunu israf ve gösterişin toplumda yaygınlaşacağını hatırlatarak, sert bir dille terziyi azarlamış. Terzinin onuru kırılmış, öfkeyle evine gidip karısının elbisesini alarak Vali Konağı önünde elbiseyi yakmış. Vali Paşa bunu duyunca daha da öfkelenmiş. Bunu kendine yapılan bir saygısızlık olarak gördüğü için, terziyi cezalandırmak istemiş. Şehrin ileri gelenleri araya girerek Vali Paşa’yı yumuşatmışlar. Vali bir şartla terziyi affedeceğini bildirmiş. Bu şart da, “Tabakhane Deresi üzerine bir köprü yapmaktır” demiş. Terzi çaresiz dükkânını, evini, makasını satarak köprüyü yaptırmış. Köprü yapılmış ama terzinin hayatı kararmış. Bu dramatik olaydan dolayı halk bu köprüye “Karanlık Köprü” adını vermiş.
Köprünün hikâyesi bu! Bugün bu köprünün karanlık köprü olduğunu bilmeden Aydın’da yaşayanlar üzerinden gelip geçer. Tarihe tanıklık eden yüzüyle hüzünlere ve mutluluklara ulaştıran bu köprü güzel Aydınımızın aydınlık yüzü olsun, karanlıklar yok olsun, köprünün adı “Aydınlık Gönül Köprüsü” olsun.