Biraz da tebessüm gerek. Hayat zor şartlarda sürüyor. Fakat aşılmayacak dert yoktur. Kontrolü kaybetmeden her şeye rağmen gülümsemeye mecburuz. Bu vesileyle size “asrımızın Nasreddin hocası” Erzurumlu Teyo pehlivan’a mal olmuş fıkralar sunmak istedim.
1339 (1923) Erzurum Hasankale doğumlu kahramanımız 74 yıllık hayatında Erzurum’dan dışarı çıkmamış ama kurduğu fantezilerinde bütün dünyadan haberler veren bir Türk zekâsıdır. O’nun akıl almaz fıkralarında Evliya Çelebinin abartılarını çok rahat bulabiliriz. Evliya Çelebi’de “fil doğuran kız” “Meyyit oğlu” gibi aklın sınırlarını aşan fakat yine de okunmadan edilmeyen hikâyeler derlemiş ve bunları da seyahatnamesinde hoş bir üslupla anlatmıştır. Bu açıdan Teyyo pehlivan; biraz Hoca Nasreddin biraz Evliya Çelebidir.
Teyyo pehlivan meşhur Erzurum ağzıyla anlatıyor;”Bir gün kahvede oturiram kahvenin telefonu çaldı.
-Pehlivan seni istirler diye seslendiler.
Arayan bizim Kars Valisiymiş.
-Pehlivan; Sarıgamışda denize bir cip düştü. Biz uğraştık çıkaramadık. Burdakiler de dirler ki; bu cipi hasangalalı Teyyo pehlivan çıhartır. Allah'ını seversen gel bize yardım et diye yalvardı.
Galktım bindim ata..Gettim Sarıgamışa..Atladım denize..Bir baktım cip suyun dibinde. Bir goluma cipi daktım öteki golumunan da gulaç atmaya başladım..Ve cipi çıkardım. Ama gardaş cip bene çok ağır geldi.Tikatli baktım ne görim? Cipe bir vapur takılmış. Ben de gendi gendime ;”ola bir cip bu kadar ağır olamaz değirdim..
Hiç düşünmeye kalkmayın Sarıkamış’ta deniz ne arıyor?
Atatürk zamanında Erzurumlular bir dertlerini Ankara’da anlatacak adam aramışlar. Teyyo’ya aman;” Ata seni kırmaz sen git bizim derdimizi anlat da bir hal çaresi bul gel” demişler. Teyyo’da kalkmış Ankara’ya gelmiş. Çıkmış Çankaya’ya. Bakmış Atatürk’ün misafiri var. İngiltere başvekili… İlişmiş bir kenara. Bu sırada Atatürk İngiliz’e satranç teklif etmiş. O da peki oynayalım deyince Atatürk;”ben kazanırsam bana ne vereceksin “ diye sormuş. İngiliz de Kuzey İrlanda’yı veririm demiş. İngiliz’in aklına gelmiş; peki ben kazanırsam ne alacağım?
Atatürk de; kazan sana Doğu Anadolu’yu vereyim diye cevaplandırmış. Teyyo hemen paşanın yanına sokulmuş; “aman paşam benim ev ne olacak? Paşa da bunun üzerine İngiliz’e –TEYYONUN EVİ HARİÇ HAAA demiş. İngiliz kızmış Teyyo’nun evi hariçse ne yapayım doğuyu ne yapayım Erzurum’u demiş ve oynamaktan vazgeçmişler. Teyyo’nun evi çok mühim tabii.
Teyyo hazır cevap ya, hiçbir lafın altında ezilmez her soruya cevap verir hiç aciz kalmazmış. Bir gün Erzurumun gençleriyle kahvede oturmuş TV seyrediyormuş. Ekranda da Maykıl Ceksın kadınsı hareketlerle bir oraya bir buraya koşturup şarkı söylüyor. Muzip bir genç pehlivanı mat edecek fırsat yakaladım hemen şuna sorayım diyerek ;”Teyyo dayı bu Maykıl Ceksın nasıl bir karıdır”? Teyyo kendinden emin;”Valla bu bişey değil de,bacısı daha eyidir” deyince genç soracak başka soru bulamamış..Çünkü Teyyo sadece Maykılı değil bütün aileyi biliyor…
Teyyo pehlivan müthiş bir hayalperest; Bir gün balık tutnaya niyetlenir. Karasu’ya gelir. Tekneye biner kenardan kenardan gider. Bakar balıklar küçük; daha büyüklerini bulurum umuduyla azcık daha açılayım demiş. ve birkaç yüz kilometre kadar gitmiş, etrafta hiç tanımadığı köyler görünce yoluna devam etmiş.
“E’le bir yere geldim ki Allah sizi inandırsın etrafda hiç bişey görünmiir” diye anlatmaya devam eder.”sonra bi bakaram ki arkamda bir harp gemisi,Direğinde Urus bayrağı..Geminin kaptanı İgor beni tanımış bagırir;”-Pehlivan pehlivan garasularımıza girdin DÖN GERİİİİİ.” Pehlivanın onuruna dokunmuş; Kafasını kaldırıp o da bağırmış İGOR’A; “Get ola gavat ben zaten Garasudayım sen neden bahsedirsen…
Teyyo pehlivan günlük haftalık magazinleri de takip etmektedir. Çok orijinal bağladığı magazinel fantezileri de bulunmaktadır.
Teyyo’yu bir gün Amerika’dan çağırmışlar. O da belediye otobüsüne bindiği gibi Amerikaya doğru yola çıkmış. Epeyce bir yol aldıktan sonra bakmış yolun kenarında bir alımlı kadın arabasının başında imdat beklemekde. Hemen otobüsü durdurmuş ve kadının yanına varmış bakmış ki Demi moore lastiği patlamış çaresiz bekliyor. Anahtarı kaptığı gibi 10 dakka da sökmüş yedeğini takmış ve buyurun Demi Hanım demiş. Kadın çok sevinmiş teşekkür etmek için Teyyo’yu yanağından öpmüş. Sonra yüzüne bakmış, bakmış sen doğulusun galiba demiş. Evet demiş Teyyo; “o zaman bir daha öpecem” demiş ikinci öpüşde “sen Erzurumlu olmayasın” ?Evet deyince üçüncü defa öpmüş ve seni tanıdım;”sen Hasangalalı Teyyo’sun “
Bu macerayı anlatan Teyyo;kahvedekilere hitaben;Gardaş garı beni üçüncü öpüşde tanıdı.Helal olsun garıya dedim…”diyor.
Bütün Erzurumun tanıdığı ve hatta Edebi metinlere bile girmiş olan Teyyo gerçekten çok orijinal buluşlarıyla ikinci Nasreddin olmaya namzet güzel bir ademdir. Hayatında hiç evlenmemiştir. Ama hayal aleminde çok kadınla beraber olmuştur.Birgün kahvede ilan etmiş;”ben yakında dul bir karı alacam haberiniz olsun”bütün mahalleli bekliyor Teyyo evlenecek …Haftalar geçmiş aylar geçmiş hiçbir kıpırtı yok.Teyyo! bekliyoruz ne zaman getiriyosun hanımı demişler. Teyyo cevap vermiş;” acele etmeyin karının kocasından boşanmasını pehlirem az kaldı …
Yakın zamandaki Erzurumun bütün siyasileri Teyyo’yu tanırlarmış. Teyyo ardında birçok seveni, dostu, ahbabı bırakarak 1997 senesinde rahmeti rahmana kavuşmuş. Fakat Teyyo’nun şöhreti unutulmamış. Geçen senelerde Erzurumlu bir bakanın rüyasına bile girmiş diyorlar.
Bakan rüyasına giren Teyyo ile az sohbetten sonra yaptıklarını anlatmaya başlamış.Teyyo;demiş ”Bizim parti dünyanın en büyük organizasyonudur. Bütün dünya artık bize saygı duyuyor ORTADOĞUYA bile yeni bir şekil veriyoruz.Teyyo dinlemiş dinlemiş sayın bakanım; “Erzurumun tozlu köy kollarında ilerleyen bir emeriken malı kamyonun dingiline bir sinek konmuş. Kamyon giderken gerisinden çok büyük toz kalkarmış. Sinek de toza bahar, bahar “AMMA BÖYÜH TOZ KALDIRIREM HEEE” dermiş….