"Kadının adı var, kendisi yok" ifadesi, genellikle toplumda kadının adı veya görünürlüğü olsa da, gerçek anlamda değerinin ya da varlığının tam olarak takdir edilmediği ya da ona gereken yerin verilmediği durumları eleştiren bir deyim olarak karşımıza çıkıyor.
Kur'an-ı Kerim ve hadislerde, kadınların toplumdaki yeri ve erkeklerle eşit olan hakları vurgulayan pek çok öğüt bulunmasına, İslam'ın kadına saygı, sevgi ve adaletle yaklaşılması gerektiği öğretilmesine; kadınların sosyal, ekonomik ve politik özgürlükleri, genellikle siyasetçilerin vaatleri arasında yer almasına rağmen günümüzde kadın hak ettiği değeri bulamıyor maalesef.
Kadının adı var, ama kendisinin var olması için, bu toplumda daha çok adım atılmalı, daha fazla mücadele edilmeli, her alanda kadının adı değil, kendisi olmalıdır!
Kadının adı değil, kendisi olması, gerçek anlamda birey olarak var olabilmesi, kimlik kazanması için herkesin, ilgili kamu kuruluşlarının üzerine düşen görevler var.
Mesut Özakcan’ın belediye başkanlığı döneminde; Yusuf Kalın, Kültür ve Sosyal İşler Müdürü, ben de Efeler Belediyesi Milli Aydın Bankası Kültür Merkezi sorumlusuydum. Ne zaman kültür merkezin önünden geçsem, “nerede o eski günler, kültür merkezinin dili olsa da konuşsa” diyorum. Çünkü yeni dostlar edinmiş, güzel anılar biriktirmiştim o merkezde…
Milli Aydın Kültür Merkezinde, el sanatları ve geleneksel sanatlar arasında yer alan resim, ebru, boyama, tel kırma, tezhip, hat, hızlı okuma, işaret dili, beden dili, müzik, bağlama, gitar, keman, drama, tiyatro, Türk Sanat Müziği, Türk Halk Müziği korosu gibi 30 ayrı kurs açmıştık. Binanın bodrum katı dahil olmak üzere her odasında ayrı ayrı açtığımız kurslara Efeler halkı yoğun ilgi gösterirdi. Kursların biri biter, bir diğeri başlardı. Kursiyerler arasına erkekler de olsa da kadınlar çoğunluktaydı.
Haftanın 6 günü açık olan merkez farklı bireyleri ve grupları bir araya getirirdi. İnsanların yaşadıkları yerlerden, kültürel geçmişlerinden ve eğitim seviyelerinden bağımsız olarak ortak bir noktada buluşmalarını sağlardı.
Bu kurslar kadınların sadece sanatla uğraşmalarını değil, aynı zamanda kendilerine olan güveni artırır, psikolojik ve kültürel açıdan güçlenmelerine büyük katkı sunardı. Kadınlar bu kurslar sayesinde beceri kazanırdı. Kurs sonunda becerilerini bir sergi ile taçlandırırlar, bir şeyler üretmenin keyfini çıkarırlardı.
Personel olarak bizler aşırı yoğunluk nedeniyle yoruluyorduk ama kursiyerlerimizin gülen yüzünden büyük keyif alıyorduk. Onlarla aile gibi olmuştuk. Bu tür kurslar, kadınların kendilerini ifade etmelerine ve daha güçlü bireyler olmalarına yardımcı olduğu için kursiyerler mutlu, biz mutluyduk.
"Kadının adı var, kendisi yok" ifadesiyle yazıya başlamıştım. Kadının adı değil, kendisi olması adına bu tür kursların önemine dikkat çekmek istedim. Umarım geçmişte uluslararası sergilere ev sahipliği yapan Milli Aydın Bankası Kültür Merkezi eski günlerine geri döner.
Şimdilik bu kadar…
Sevgiyle kalın!