Alkışlar...
Tebrikler...
Kutlamalar....
Ve konuşmalar...
Hepsi ama hepsi o gün içindi.
Elde karanfiller, demet demet çiçekler de, onlar içindi...
Bu özel gün için güzel güzel hediyeler de alınmıştı...
Bütün bunlar, o çok sevdiğimiz ve değer verdiğimiz anamız, eşimiz, kızlarımız kısaca kadınlar içindi.
O gün için pek çok belediye başkanımız kadınlara karanfil vermek için hazırlık yaptı. Büyük bir coşkuyla konserler verildi, oyunlar sergilendi.
Sanatçılar getirildi. Orkestra, müzik eşliğinde neşe ve sevinçle hem oynadık, hem eğlendik. Kadın değimiyle “kurtlarımızı döktürüverdik..!”
Bir tarafta da, sloganlar....pankartlar, protestolar....meydana toplanmış kalabalıklar...!
Hep bir ağızdan haykırıyordu...
Katiller! Katiller!
Katiller nerede? O vahşeti işleyen caniler nerede?
24 yerinden bıçaklanan o masum kadının katili nerede?
Katiller bulunsun!
Kadına kalkan eller kırılsın!
İşkenceci kravatlılar affedilmesin!
Kadın insanca yaşasın!
Kadının canı, malı, namus ve iffetli korunsun!
Kadın yükselsin!
Yükselen, değer verilen kadınla bütün Türkiye yükselsin!
Bütün şehirlerde, bütün Türkiye'de hep bir ağızdan tek bir yürek olmuş ve kenetlenmiş bir şekilde haykırıyordu, çileli bir ömür ve hayatın acılarla dolu yaralı yürekleri. Ve ağlamaklı, hüzünlü şarkılar seslendiriyorlardı... Şiirler okuyorlardı...
Şarkılar sustu!
Şiirler, konuşmalar kesildi.
Sana çok gördüler huzuru, sevgi ve mutluğu...
Çok gördüler kadınca ve insanca ayakta durabilmeni...
İş, aş, meslek sahibi olmanı çok gördüler...
Mimar, mühendis, avukat, doktor, öğretmen, hemşire olmanı çok gördüler...
Kıskandılar başarılarını...
Çekemediler seni, ayakların üzerinde durmanı...
Zehir ettiler hayatını...
Kadın olmanı burnundan getirdiler.
Hiç uzaklara gitmeyelim.
Daha üç gün önce 8 Mart Dünya Kadınlar günü adına çok şeyler yazıldı, çok şeyler söylendi...
Yağlı ballı, çok cilalı kadına övgü dolu güzellemeler dizildi.
Ama hala…
Burnumuzun dibinde…
Hem de kadın başkanın yönettiği Aydın Büyükşehir Belediyesinde mobinge maruz kadın çalışan var.
Efeler Belediyesinde üç yıldır mezarlıkta ömür çürüten, hiçbir iş yaptırılmayan bayan mimar personel var... Şantiyede görevlendirilip birikimlerinden yararlanılmayan kalifiye personeller var.
Karanfiller dağıtan, kadın için konser düzenleyen başkanlar!
Nerede kaldı sizin emekçi kadınlar günü kutlamalarınız?
Nerede emekçiden yana olmak?
Halkçı olmak, sosyal demokrat olmak, kadın haklarına saygı göstermek bu mu?
Sürülen, ötelenen, siyasi baskılara uğrayan kadın değil mi?
Ey sendikacılar neredesiniz?
İşçi hak hukuk ve emek mücadelesi verdiğini söyleyen sarı sendika temsilcileri neden üç maymunu oynuyorsunuz?
Peki siz…
Kadın dernekleri...
Sizler neredesiniz?
Hem cinsleriniz ezilip, somurulup, haksız yere Aydın'ın uzak ilçelerine gönderilen bayan memurlar, bu mağduriyeti yaşarken sizin keyfiniz yerinde mi?
Niye düşüyorsunuz?
Yoksa diliniz mi tutuldu?
Ve 8 Mart kadınlar günü gene kadın cinayetleri.. Gene kurşunlar ...
Gene sopa, dayak ve sürgün!
Ve çalan şarkılar sustu...
Şarkılar yarım kaldı.
Gene canlar kıyıldı.
Ağıtlar yakıldı yitip giden genç canlara...
Hâlbuki ;
Yüce dinimiz İslâm'da : " Kadın hakkında Allah'tan korkun! Ve kadın size Allah’ın bir emanetidir" denilmektedir.
İslâm'da kadın; asla ve kat'a sizin kullanımınıza sunulan bir eşya, bir meta, bir mal değildir." buyurulmaktadır...
Nüfusumuzun yüzde ellisini teşkil eden kadın nüfusumuz, her türlü resmi, bürokratik vb. çaba ve uğraşlara rağmen saldırılar, cinayetler, mağduriyetler artarak devam etmektedir.
Hepimizin içini acıtan, yüreğini kanatan bu kötü olayların bir an evvel son bulması, en büyük dileğimizdir.
Kadının hali gül ile bülbül aşkının özeti gibi…
Gül gül dedi, bülbül güle
Gül gülmedi gitti
Bülbül güle, gül bülbüle
Yâr olmadı gitti.
Kalın sağlıcakla.