Çaycı gülümseyerek sordu,
“Güneş gözlüğü ha! Gözleriniz arızalı mı beyim?”
Bozuldu, cevap bile vermedi. Başını masanın üzerindeki kâğıtlara gömdü.
O, çok yoğun ve de çok meşgul bir adamdı zaten…
**
Gazete ve internet sayfalarına baktı, arkadan, yandan, aradan
kafa uzatmış, elini kaldırmış, her karede yer almaya çalışmıştı.
O çok özendiği masa hazırdı artık, koltuğa yaslandı.
Dudaklarını büzdü, bakışlarını dikerek gözlerini kıstı.
Çok yoğun ve mühim bir adam edasıyla parmak şaklattı.
“Çay ve su” dediğinde çaycı koşuşturdu.
Çay bardağını iki parmağıyla tutarak havalı bi halde dudaklarına götürdü,
Parmaklarından kayan bardak dudağına dayandı ve “lork” diye sıcak çay ağzına
doluverdi. Ağzı yanmıştı, etrafına bakındı, belli etmemeye çalıştı.
Ah! İşte yine çaycı fırsatı kaçırmamış gülümsüyordu.
“Vay hinoğlu” diyerek koltuğuna yeniden yaslandı.
**
Kapı çalındı, telaşla girdi birisi,
“Yahu! Bizim mahallede…”
Çok meşgul ve mühim adam, ağır ağır konuştu.
“Git … İlçeden filancaya söyle durumu o çözer.”
“Siz ne iş yaparsınız beyim?”
Hoppala! Oldu mu şimdi? Kalemi aldı, tıp tıp masaya vurmaya başladı.
“Kardeşim biz parti yönetiyoruz, onca da işimiz var zaten. Sorumlusu varken…”
Kapıya yönelen adam,
“Bi daha gelirsem, nah iki gözüm çıksın yahu!”
Diyerek söylenirken çaycı önünü kesti, bir bardak çayı dayadı burnuna.
“Çayı tam da yeni demledimdi. Azıcık da dinlenin hele!”
**
Çok yoğun ve mühim adam avazı kopardı.
“Alın şu boşları, kahve mi burası yahu!”
Çaycı koşuşturdu.
Tam bu arada kapı çalındı, kafayı uzattı birisi,
“Merhabalar! Acaba (…) var mı?”
Zaten çok yoğun ve mühim adam başını kaldırmadı bile.
“Kalmadı” diyerek kestirip attı.
Vatandaş kendisini tanımıştı.
Buna güvenerek samimi bi halde,
“Nasılsınız beyefendi?”
“Eh! İşte iş güç…”
Adama otur bile demedi.
Bakakalan adamcağızın ardından çaycı sırtına dokundu.
“Kardeşim bir tane olacaktı, hele bi bakalım şu dolaba…”
Diyerek fısıldadı. Adamın koluna girdi, yan tarafa oturttu.
“Çayı tam da yeni demledim. Ee nasılsınız bakalım!”
Çaycının samimi tavrı ve eline tutuşturulan tavşankanı çay ile
yeni gelen adam bu ilgi ve sıcaklıktan rahatlamıştı…
**
Sinirli ve de ağlamaklıydı…
“Başkanım şu çaycıyı değiştirelim artık, gıcık oluyom adama yav.”
“Çaycı dediğin adam, burasını pekâlâ iyi idare ediyor valla, sakın ha!”
“İyi ki çaycı var…”