İsraf

Mehmet EROĞLU

Değerli okurlar bugün ülkemde israf öyle bir noktaya geldi ki yediklerimize ve giydiklerimize harcanan paraların pek çoğu çöpe gidiyor.

Çöp konteynırlarına bakıyorsun yemek artıkları yenmeyen ekmekler ve giysilerle dolu. Anlayacağınız yediklerimizin ve giydiklerimizin çoğu çöpe gidiyor.

İsraf Arapça bir kelimedir. İsraf her türlü imkan ve varlığı boşuna harcama, saçıp savurma anlamında kullanılan İslami bir terimdir. İslam dininde israfın haram oluşunu, namaz ve oruç gibi İslam dininin inkar edilmez temel hükümlerinden olduğunu kabul etmiş,

İsraf kavramını sadece yiyecek-içecek, mal-mülk ve maddî imkânlarla sınırlı olarak düşünmek bu kelimenin mana dünyasını daraltmak demek olur. İsrafın çerçevesini daha geniş tutmak ve maddî-manevi her türlü nimetin yaratılış gayesine aykırı kullanılması, lüzumsuz yere harcanması ve savurganlık olarak değerlendirmek icap eder. Dolayısıyla, ferdî olarak giyim-kuşamda, içinde oturulan binada ve evin tefrişinde olduğu gibi, zaman ve sağlık gibi nimetlerin kıymetinin bilinmeyişinde de israf söz konusudur. Gereksiz olarak musluktan akıtılan su, gereksiz yakılan elektrik ve enerji sarfiyatı israf olduğu gibi, zamanı boşa harcamak ve sağlığı bozacak davranışlarda bulunmak da bir tür israftır..

Günümüzde nefsin isteklerine boyun eğmiş, sadece tüketerek yaşayan kişilerin sayısı giderek artmaktadır. Buna bağlı olarak sosyal hayattaki yaralar büyümektedir. İsraf ve aşırı tüketim sadece failine değil, topluma da ciddi darbeler vurmaktadır. Yüz milyonlarca insanın açlık ve sefalet içinde bulunduğu dünyamızda israf edilen her bir değerden sorumlu olduğumuz açıktır.

İsveç’te yaşayan Hüseyin Kutlu isminde bir gencimizin İsveçlilerin ne kadar tutumlu olduklarını, bu tutumları sayesinde zengin olduklarını uzunca anlatıyor.

İsveç, vatandaşı olduğum ülke. İsveç'te refah seviyesi yüksektir ama bu sandığınız sebepten dolayı değil. İsveç'teki refah seviyesinin sebebi İsveçlilerin çok para kazanmasından çok İsveçlilerin aşırı derecede tutumlu olması ve hesaplarını bilmeleri.

Türkiye'den bir örnek vereyim. Ülkemizde son yıllarda, dışarıda "serpme kahvaltı yeme" modası başladı ve birçok beyaz yakalı, hafta sonları, boğaz manzaralı kahvaltıcılara gidip 2-3 günlük maaşını tek öğünlük yemeğe veriyor...

Bunu bir İsveçliye söyleseniz kalpten gider. Volvo'da yöneticilik yapan müdürlerin bile evden tost yapıp getirdiği İsveç'te insanların dışarıda yemek yemesi için özel bir durum olması gerekiyor;

Birinin doğum günü, evlilik yıldönümü, mezuniyet gibi özel günler dışında neredeyse dışarıda hiç yemek yemiyorlar...

İşe bisikletle veya toplu taşımayla gidip geliyorlar. Ailenin bir tane ufak bir arabası oluyor ve bunu mutfak alışverişi yapılacağında filan kullanıyorlar...

Bir evde sadece oturulan odada ışıklar açık oluyor. Bizdeki gibi evde yalnız otururken "ses gelsin de yalnızlık hissetmeyeyim" diye tv'yi açık bırakmıyorlar mesela...

Aldıkları bir paltoyu 10-12 sene boyunca giyiyorlar. Ortalama bir İsveçlinin kıyafet dolabı içerik olarak ortalama bir Türk'ün dolabının 5'te biri kadardır. Biz bir giydiğimizi 1 ay giymeyiz ama İsveçliler bu konuda gocunmaz. Gerekirse 3 günde bir aynı gömleği giyerler...

Bizdeki gibi her sene cep telefonlarını yenilemiyorlar ve yenilediklerinde de ucuz bir model alıyorlar...

Bizdeki gibi her 2-3 senede bir araba yenilemiyorlar...

Oturdukları evlerin çoğu tarihi yapılardan oluşuyor ve kimse 150-200 senelik bir binada oturmaktan gocunmuyor...

Bizde 15-20 senelik binalara bile eski denip burun kıvrılıyor...

Adamlar çöplerini bile geri dönüşümden geçirip elektrik üretiyorlar...

Evlerine temizlikçi tutmuyorlar...

Bulaşıklarını elde yıkıyorlar...

Evde bir şey bozulursa kendileri tamir ediyorlar...

Volvo ve İKEA gibi kendi ülkelerinin ürünlerini saymazsak marka takıntıları yok...

Karı koca demeden çalışıyorlar. Çocuklar bile genç yaşta iş bulup harçlığını çıkartmaya başlıyor...

Evlerdeki mobilyalarda minimaliz ön plandadır ve ihtiyaç olunmayan mobilya asla alınmaz...

Evlerde tam olarak yeterli miktarda mobilya bulunur ama fazlası bulunmaz. Ayrıca mobilyalar 20-25 yılda bir yenilenir...

Bir İsveçli 20 yaşında ailesinden ayrı eve çıkıp kendi evine taşındığında aldığı mobilyalarla 40-45 yaşına kadar idare edebilir...

Bizde inanılmaz bir savurganlık var...

Kimse üretim yapmıyor ama herkes tüketim yapıyor...

Herkes gösteriş peşinde...

Herkes rahatına ve konforuna düşkün...

Herkes en yeni evlerde yaşayıp en iyi arabalara binip çeşit çeşit kıyafet alıp sürekli dışarıda yemek yiyip en yeni telefon modellerini kullanıp en lüks şekilde yaşamak istiyor...

Kimse hayattaki hiçbir rahatından taviz vermek istemiyor...

İsveç ve Kuzey Avrupa'daki diğer ülkelerde refah kültürü var ama bunun sebebi sandığınız şeyler değil...

Onlar para içinde yüzdükleri için değil tutumlu oldukları için refaha ulaşabildiler..

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.