Güzel yurdumuzun her köşesindeki balkonlar yollar, caddeler, bulvarlar ay yıldızlı bayraklarla donatıldı.
Meydanlar pırıl pırıl.
Sokaklar tertemiz .
Belli ki, bayram kutlama hazırlıkları var!
Ellerinde bayraklar olduğu halde akın akın tören yerine toplanan kadın –erkek her yaştan insanlar el ele, gönül gönüle, hep birlikte yürüyorlar bayram yerine doğru…
Herkes sevinçli, heyecanlı ve gururluydu.
Bütün Türkiye, bütün şehirler sel olup, Ata’sına koştu.
Anıtkabir 'i, Ata’sını ziyaret etti.
Anıtkabir’deki görüntü muhteşemdi. Alanı dolduran insanlar heyecan dolu ve coşkuluydu.
Çünkü, O çok sevdikleri Ata’sını ziyaret ediyorlardı..
O"na en derin saygı, şükran ve vefasını göstereceklerdi....
Dua edecekler, O'na bir Fatiha okuyacaklardı.
Bizlere bu güzel vatanı armağan eden, özgür ve bağımsız bu günleri yaşatan o büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e.
Çocukluk yıllarında Erzurum ziyaretinde, bir kere olsun yüzünü gördüğü Ata’sının hatıraları aklına gelen aksakallı yaşlı dedemiz, biraz iç çekerek başladı derinden derinden ağlamaya...
O yıllar ve bugün...
Bir film şeridi gibi geçiverdi gözünün önünden...
Dile kolay. Yüz yılın, tam bir aşırın haklı gururu ve mutluluğunu yaşıyordu.
Yaşlı dedemizle beraber orada bulunan herkes sevinç gözyaşları döküyordu…
Çünkü bayramdı...
30 Ağustos'tu…
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının ve kahraman Mehmetçiklerin destan yazdıkları büyük taarruz meydan muharebesinin zaferle kazanıldığı tarihi bir gündü. Zafer Bayramı günü idi..
İşte seksen beş milyon büyük Türk Milletinin coşkusu...
Gururu, sevinci, milli bayramlar…
Milletçe bu tarihi günleri, milli bayramları coşkuyla kutlamanın sevincini yaşarken, eski meclis başkanı İsmail Karaman şehirlerin kurtuluş yıldönümlerinin kutlanmasına karşı olduğunu söyleyerek şunları kaydetti:
“Ben esirdim, esaretim bitti, ben köleydim' diye ikrarda bulunulmaz. Bu küçüklük kompleksi verir, bu yanlıştır, böyle şey olmaz. Fetihler kutlanır. Tarihi zengin ve engin bir milletiz biz. Biz köklü bir devletiz. Zaferlerle dolu bizim tarihimiz. İstanbul'un kurtuluşu 6 Ekim, kim demiş? İzmir'in kurtuluşu 9 Eylül, kim demiş? Ne münasebet. Cihan harbi bitti, müstevliler alacaklarının birkaç kat mislini aldı ve öyle gittiler, çekildiler. Kurşun sıkmadık ki. 2 Mart'ta da aynı şey var. Ruslar çekildi gitti. Çarpışmadık, dövüşmedik, vuruşmadık. Tarihi doğru dürüst niye bilmiyoruz? Övünecek büyük bir tarihimiz varken kölelikten kurtulduğumuz tarihe niye bayram diyeceğiz. Fethettiğimiz tarihe diyeceğiz.”
Etmeyin! Böyle abuk subuk laflar konuşmayın! Milletin kafasını bulandırmayın. Zaten yeterince bu milletin bin bir derdi varken, tarihten husumet çıkarmaya, gereksiz tartışmalarla bütün dünyanın ve tarihin kabul ettiği büyük önder Atatürk’ün başarılarına, kahraman Türk ordusunun zaferlerini, mili bayramlarımıza gölge düşürmeyin.
Kim ne yaparsa yapsın, bu şerefli, aziz milletin ortak değeri Atatürk'ü sevmesini engelleyemeyecek. Ve dünya durdukça hiç kimse, tarihimizi ve tarihimizdeki zaferlerimizi kutlamayı, coşkuyla bayram sevinçleri yaşamayı unutturamayacak.
En başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları ile birlikte cephede kahramanca çarpışan tüm şehitlerimizi rahmetle, minnetle anıyorum.
Ruhları şad olsun!
Yüz yıl; başı dik, alnı açık, özgürce kutladığımız milli bayramları yılda bir gün, bir defa değil, her gün, her an, her yerde mili tarih şuuru içinde yaşatılması, vatanımıza, atamıza ve muazzez şehitlerimize karşı en büyük vicdanı vefa borcumuzu, teşekkür borcumuzu belki ödemiş olacağız.
Kalın sağlıcakla.