Günümüz insanına Kuran’dan, İncil’den, Zebur’dan, Tevrat’dan örnekler açıklayarak olayları anlatsanız, sizin çağdaş olmadığınızı, layık olmadığınızı, hatta yobaz ve irticacı olduğunuzu söyleme cüretini gösterebilirler.
Nedense çağdaş olmanın, dini öğretilerden uzak olmayı gerektirdiğini zannederler. Oysaki İzah edemedikleri bir şeyle karşılaştıklarında ya da canları yandığında, ilk sözleri ne yazık ki, Allah olur.
“Allah indinde din İslam’dır” diye bir ayet okunur Cuma hutbelerinde. Bazıları bu ayetin okunmasının, kendilerinin, başka dinden olduğunu zannedenleri, üzeceğini düşünürler. Ne gariptir ki orta yolcu bir din yaratmaya çalışanlar, kelimeyi şahadet getirmedeki ve ezanımızdaki “Muhammed en Resululah” kelimelerini çıkarmaya çalışmaktadırlar.
Bunları neden anlatmaya çalışıyorum. Kuran okuyanlar ve içindekileri birazcık anlayanlar, bilirler ki; Allah, en çok Allah adını anarak, yanlış yapanları cezalandıracaktır.
Çünkü Bunun anlamı İslami literatür de Münafıklıktır. Münafıkların yeri cehennemde, kâfirlerden daha aşağıdadır.
Mümin kime denir: Allahın emir ve yasaklarına harfiyen uymaya çalışan ve kendisi için istediklerini kardeşleri içinde isteyene denir. Bu tarif halk arasındaki en kolay tariftir.
Şimdi size çok ilginç bir ayet daha yazarak yazıma devam edeceğim. “Allah’ın indirdikleri ile hükmetmeyenler kafirlerin ta kendileridir.” (Maide 44)
Şimdi bu yazdıklarım doğrultusunda yöneticilerimize, idarecilerimize bir bakalım.
Acaba kaç tane idarecimizi, yöneticimizi tanıyorsunuz ve bunlar yukarıda yazdığım hangi kategorilere giriyorlar?
Bana düşmez belki, bunları anlatmak ama, bir çoklarımız bir çok doğrumuzun yanlış olduğundan bile haberdar değiliz.
Bir kere kutsal kitapların hepsine inanıyoruz diyorsak, bütün peygamberlerine inanıyorsak, “Allah indinde din İslam’dır” ayeti, başka dinlerin olmadığını söylüyor. Yani İslam’dan gayrı din yoktur. Dinler arası diyalog yoktur. Ancak inanışlar arası diyalog olabilir.
Bunu geçelim, şimdi de Müslüman olduğumuzu söylüyorsak ve Allah’ın birliğine inanıyorsak; “Onun indirdikleri ile hükmetmeyip kendi aklımıza göre hükümler ve yasalar yapıyorsak işte onu da kitabımız “ Allahın indirdikleri ile hükmetmeyenler kafirlerin ta kendileridir, işte onlar zalimlerdir.” (Maide44-45) diye adlandırmaktadır.
Peki hem Allah’ın indirdiği doğrularla hükmetmeyip, hem de Müslüman olduğunu, siyasetinde, ticaretinde, yaşantısında uygulamayıp, İslam’ın doğruları dışında, dış güçlerin emrinde, İslam’ın düşmanları ile iş birliği yaparak İslam coğrafyasını kan gölüne çevirenlere ne denir? İşte bunlara da münafık denir.
Münafıkların yeri Allah’ın cehenneminde, kâfirlerden daha aşağıdadır. Diye biliyoruz.
Keşke inanmadıklarını söyleselerdi. Keşke Müslüman olmadıklarını beyan etselerdi de, kâfirlerden bir üst kademede, cehennemin daha rahat ortamında, sonsuz hayatı çekselerdi.
Bu bahsettiğim durum tüm İslam coğrafyası liderleri için de geçerli bir durumdur.
ABD’nin istediği yönetici seçilemezse darbe yaparlar ve yapanlara yardım ederler.
ABD’nin yerleştirdiği yöneticiler halk tarafından devrilirse, devirenlere ve ülkesine bomba yağdırırlar. Son Yemen olayları bunun örneğidir.
Tüm İslam coğrafyası Müslüman’ız diyen yöneticilerin yönetiminde olmasına rağmen; bu yöneticilerin tamamı ABD ve İsrail ile iş birliği halindedirler. Onların dediklerini yaparlar.
Allah’ın yolunda olduğunu söyleyen bu liderlerin hepsinin mal varlıklarına bir bakınız. Hepsi Karun’dan daha zengindirler. Bu Müslüman ülkelerin halklarına bir bakınız hepsi sefalet içindedirler.
Bir de geçmişteki örnek aldık, dedikleri halifelere bir bakınız. Hepsi ölürlerken üzerlerinde sadece birer gömleğin, ikincisi olmadığı halde ölmüşlerdir.
Değerli okurlarım Yüce yaratıcı sadece onları cezalandırmayacaktır.
“Haksızlıklar karşısında susanlar dilsiz şeytanlardır.” (Bu sözler benim sözüm değil. Alıntı yaptığım Kuranı okuyanlar bilirler. Onu servet yapmakta kullananlarda bilirler)
Ben dilsiz şeytan olmamak için yazdım yazmaya devam edeceğim.