Ülkücüler günden güne ivmelenen parti içi muhalefet dalgasını kalıcı ve estetik bir rüzgara çevirebilecek mi?
Türk Milliyetçiliğinin temel kabul ve redlerine göre dünya ve Türkiye özelini yeniden okuyup bilişim çağına uygun bir güncellenmeyi başarabilecek mi?
Modern çağın Tiranlarına algı operasyonları ile meydan okuya-bilecek anti-kapitalist bir dünya görüşüne önce Turan illerini sonra tüm ezilen insan kitlelerini çağırabilecek mi?
Zulmün dolardan kalesini Ülkü ateşiyle yakacak ve yerine toplumcu, vicdani ve insani yeni bir medeniyet projesi vaat ede-bilecek mi?
Nato ve Varşova Paktı çekişmesinde o günün şartlarına göre kendisine biçilen “Sağcı”gömleği bizzat biçenlerin kanlı gözlerine baka baka yırtıp yeni bir savunma konseptine yelken açabilecek mi?
Fikirden, sanata, kültürden, spora her alanda yetişmiş insan gücü kalitesini ortaya koyacak yeni bir dönem başlata-bilecek mi?
Bilge Han’dan-Atatürk’e uzanan bütün Türk büyüklerinin ruhu bu arayışlarla sükun bulur.
Erezyona uğrayan itibar ancak böyle kurtarılır.
İtibarın imajı, sandığın iktidarından güçlü ve kalıcı olup bu yaşadığımız tecrübeyle sabittir.
Tabanın “Değişim”talebini sadece genel başkan değişimine odaklayanlar dağın fare doğurmasına alkış isteyen budalalardır.
Acizane ben itibara talibim, iktidar şart değil!
Kolay kazanılan kolay kaybedilir.
Keza kazara iktidar olsanız dahi muktedir olamayacağınız kadar kuşatılmış bir Türkiye gerçeğini göremeyecek kadar kör değilim.