Karaciğer, dalak ve mideye giden 3'lü atardamar sisteminin tam ortasında büyük bir anevrizma (damar balonlaşması) bulunan Erkut Recehan, İEÜ Medical Point Hastanesi Tıbbi Direktörü ve Girişimsel Radyoloji bölümünden Prof. Dr. Ahmet Memiş tarafından yalnızca 2 milimetrelik delikten yapılan ameliyatla şifa buldu.
İzmir'de yaşayan Erkut Recehan, tesadüf eseri karaciğer, dalak ve mideye giden 3'lü atardamar sisteminin tam ortasında büyük bir anevrizma (damar balonlaşması) olduğunu öğrendi. İEÜ Medical Point Hastanesi Tıbbi Direktörü ve Girişimsel Radyoloji bölümünden Prof. Dr. Ahmet Memiş tarafından hastanın bacak atardamarından açılan 2 mm'lik bir delikle mide, dalak ve karaciğer ortak atardamarına girilip ameliyat gerçekleştirildi ve hasta sağlığına kavuştu. Rahatsızlığını tesadüfen öğrendiğini aktaran Erkut Recehan, "Çalıştığım şirketin anlaşmalı olduğu bir sağlık kuruluşuna genel sağlık taraması için kan örneği verdim. Sonuç olarak karaciğer değerlerim yüksek çıktı. Gastroenteroloji bölümüne geldim. Sonrasında karaciğer değerlerim normale dönerken ultrasonda atardamarlarımdan birinde anevrizma (damar balonlaşması) tespit edildi." dedi.
'Tespit edilmesi bile şans'
Yaptığı araştırmalar neticesinde Prof. Dr. Ahmet Memiş'i bulduğunu belirten Recehan, "Buna müdahale için çok araştırdım ve girişimsel radyoloji bölümüne tedavi olmak gerektiğini öğrendim. Ancak Medical Point'te bölümün olduğunu bilmiyordum 7-8 farklı profesör ile görüştüm. Yaptığım araştırmalarda bu işin uzmanının, tedavi olduğum gastroenteroloji bölümünün hemen yanında odası olan Prof. Dr. Ahmet Memiş olduğunu öğrendim. Hemen kendisiyle tanıştım. Öğrencisi gibi her şeyi tek tek anlattı ve sonrasında organ feda etmeyeceklerini belirtip ameliyatımı gerçekleştirdi. Ahmet hocam bana organımı tekrar bağışladı ve sağlığıma kavuştum. Herkese tavsiyem yılda bir veya iki kez rutin kontrol yaptırsınlar. Ben öylesine kan verdim ve böyle bir durumla karşılaştım. Hiçbir şeyim yoktu. Tespit edilmesi bile şanstı." ifadelerini kullandı.
'Hasta için en iyi tedaviyi uygun gördük'
İEÜ Medical Point Hastanesi Tıbbi Direktörü ve Girişimsel Radyoloji bölümünden Prof. Dr. Ahmet Memiş, zor bir vaka ile karşılaştıklarını ancak hasta konseyinde en doğru kararı aldıklarını belirtti. Memiş, "Karaciğer, dalak ve mideye giden 3'lü atardamar sisteminin tam ortasına yerleşen kompleks ve büyük bir anevrizma vardı. Hastaya hiçbir zarar vermeden, hiçbir organın kaybına sebep olmayacak şekilde operasyonu planlamamız gerekiyordu. Vakayı konseyde görüştük. Sadece anevrizmayı kapatacak, patlamasını engelleyecek bir yöntem seçmekte karar kıldık. Eğer atardamar bağlanırsa dalağı kaybetme ihtimalimiz vardı. Karaciğeri bağlarsak orada da sorun yaşanabilirdi. Hasta çok gençti ve hiçbir organını kaybetmemesi için hasta için en basit bizim için en kompleks tedaviyi uygun gördük." diye konuştu.
'Organlara zarar verilmedi'
Ameliyatı çok küçük bir delikten girerek yaptıklarının altını çizen Prof. Dr. Memiş, Hastanın bacak atardamarından açılan sadece 2 mm'lik bir delikle mide, dalak ve karaciğer ortak atardamarına girildi. Anevrizmanın boynuna stent konuldu. Stendin yan deliklerinden girilerek platinden yapılmış çok özel mikro sarmallarla anevrizma içi dolduruldu. Genellikle tek tek uygulanan bu tedavi yöntemi kombine uygulanarak kompleks, zor anevrizmanın tedavisi girişimsel radyolojik olarak sağlanmış oldu. Hasta ameliyattan bir gün sonra taburcu ettik. Organlarına ve dokularına zarar vermeden sağlığına kavuşturduk." dedi.
'Hastalar fark edemiyor'
Anevrizmaların hastalar tarafından patlamadan fark edilmesinin çok zor olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Ahmet Memiş, "Aort dediğimiz en büyük atardamarda çok sıklıkla gördüğümüz bir şey. Dünyadaki en büyük fizikçi Einstein da anevrizma patlamasından şikayet vermeden başka organların şikayetleriyle teşhis edilebiliyor. Balonlaşmayı öncelikle hissetmek genellikle pek mümkün olmuyor. Genellikle hastalar anevrizma patlayıp kan akmaya başladıktan sonra hastaneye gidiyor. Büyük kanamalara sebep olduğunda acil hastaları tedavi etmek için bizim gibi birçok ekibin bir arada tedavileri yapabildiği, yüksek ihtisas cerrahi hastanelerine ihtiyaç var. Bu türlü hastanelerde en acil durumda bile bu hastaların tedavisini birlikte yapabiliyoruz. Bu hastada da olsaydı karın içine çok fazla miktarda kan akma olurdu ve ölümle sonuçlanabilirdi." dedi.