KEŞKE HER YER İZMİR, KEŞKE HERKES İZMİRLİ OLSA
Çok zor günlerden, dahası çok zor yıllardan geçiyoruz. Kaç senedir huzurumuz kalmamışken üzerine salgın, üzerine yangınlar, üzerine yetmezmiş gibi şimdi de deprem. Böyle bir gerçeği var bu ülkenin. Deprem kuşağının üzerinde yaşıyoruz. Televizyonda bir uzman, bu konuda şöyle söyledi; “Deprem bir ülke için şanstır; çünkü tarım alanları açar, göl yatakları açar, deprem öldürmez, bina öldürür. ’’ Bu ülkedeki kadar insan hayatının, bir canın ucuz olduğu bir ülke var mıdır bilmiyorum? Her vesileyle insanlar ölüyor, öldürülüyor! Yüzün üstünde insan öyle saçma sapan nedenlerle öldü, hayata veda etti şu son İzmir depreminde, inanasım gelmiyor. Anneler babalar evlatlarını kaybettiler bazı aileler tümüyle yok oldu, üstelik oturdukları adres, öyle sıradan bir yerde sıradan bir mekân gibi görünmüyor. Doktorlar, avukatlar var içlerinde hayatlarını kaybeden. Demek ki sadece fakirleri vurmuyor deprem. Demek ki onca para sayılan iyi malzemelerle yapıldığını sandığımız evlerde de bir sürü yanlış uygulamalar yapılıyor.
Hiç durmadan bir şeyler için af çıkartıyorsunuz. Af çıkartmayın insanların vergilerini zamanında ödeyebilecekleri gibi rahatlatın, müteahhitleri sıkı takip edin de kazandığı kadar iyi malzeme kullanmalarını önerin, dayatın. Hep kendine yontarak, böyle bir deprem sonucu onların sayesinde kaybettiğimiz yüzlerce, daha önceki yıllarda, binlerce insanı bir dahaki depremde kaybetmeyelim. Bu acı son daha ne kadar devam edecek? Daha ne kadar insan evini ocağını, ailesini kaybedecek? Japonya gibi dünyanın en önemli deprem kuşağı olan ülkede onca büyük depremde bir tek bina yıkılmaz, bir tek insan ölmezken bizim insanlarımız her depremde beceriksizliğiniz yüzünden ölüyor, telef olan olana! Kurtulan insanların, küçücük yavruların gözlerindeki pırıl pırıl ışık, darmadağın, toz içinde saçları, bedenleri sizin içinizi, vicdanınızı sızlatmıyorsa ve hala şov yapmaya devam ederek siyaset yapıyorsanız; Sizin insanlığınızdan şüphe etmek, size yalnızca acımak lazım. Sizi Allah affetsin diyecek başka bir şey yok!
Büyük market yapılması için binaların altındaki kolonları kesmişler depremin en önemli nedenlerinden biri bu! Bunlara kim izin veriyor? Depremden sonra gelip, yönetenlerin gösteriş yaparak enkaz altındaki canıyla uğraşan vatandaşla konuşması kadar abes gelmiyor hiçbir şey! Yahu depremde gelip gösteriş yapacağınıza bir işe yarayarak toplanan yardımları depremzedelere dağıtın. Göreceğiz bakalım şimdi, evsiz kalan vatandaşlara neler yapacaksınız gözümüze soka soka? Tam beş gündür gözümüz kulağımız televizyonlarda, yattığımız, yediğimiz içimize sinmiyor enkaz altındakileri düşündükçe. Birileri canlı çıkabilir mi diye, umutla, merakla izliyoruz, bekliyoruz!
Hiç ambulans sireninin sesi bu kadar mutlu etmemiş, bu kadar keyif vermemişti. Çünkü biliyoruz ambulans içinde o anda kurtulan enkazdan canlı çıkarılan bir canı hastaneye yetiştirmek için acele ediliyor. Hiç bu kadar sevmemiştik ambulansın siren seslerini! Biliyoruz ki o ambulansta mucizeyi temsil eden bir can var! Siz hiç ambulansın kapısı açıldığında alkış sesi duydunuz mu? Depremlerde duyuyoruz. Kapısı açıldığında müthiş bir alkış başlıyor. Çünkü bir insan hayata geri dönüyor! Herkes tek yürek oldu. Keşke her şehir İzmir olsa, herkes İzmirli; İzmir’in, İzmirlinin ne kadar sevecen verici ve yardımsever olduğunun çok güzel bir örneğini verdi İzmir’in sıcak samimi insanı. Bütün Türkiye İzmir gibi olsa, inanın Türkiye başka Türkiye olurdu. İnsandır İzmir, insanlıktır. Siz İzmir de kedilerin, köpeklerin saltanatını gördünüz mü? Hepsi besili, hepsi mutlu insandan korkmazlar ne kedisi, ne köpeği, insanlarla arkadaştır tüm hayvanları. Sadece insanlara insan değil, hayvanlara da insandır İzmir in insanı. Kurtarma görevlileri kirli olduklarını düşünerek metroda oturmadıkları için, onlarla birlikte ayakta yolculuk yapanlardır İzmirliler! Keşke her yer İzmir, keşke herkes İzmirli olsa
Deprem daima ülkemiz için bir tehdit oluşturur. Ciddi bir sorunumuzdur. Ancak bunu bir de müteahhitlere anlatabilseydik. Bunlar malzemeden çalarak biraz daha çok kazanmak için bir şekilde işlerini ayarlayarak çürük binaları insanlara sağlammış gibi süsleyerek satıyorlar. Sonunda birçok acı, ölüm, ayrılık. O, ruhsatları verirken torpil yapmıyorsunuz, başkalarının ölümüne imza atıyorsunuz. Bazılarınız, sanki vatandaşın çok keyfi tıkırındaymış gibi ‘’sıfır ev alsaydınız, sağlam ev alsaydınız, başka sağlam pahalı evlere taşınsaydınız’’ diyecek kadar acımasız ve sağduyudan uzak davrandınız ya! Allah sizi bildiği gibi yapsın! Tüm bunları yaşarken bir de kendini bilmez densizler tarafından günahkârlıkla suçlanmak! Bir de insanlar birbirini acıtmasa. İzmirlinin ne gâvurluğu ne günahkârlığı kaldı. İzmirli öldürmez, tecavüz etmez, çalmaz var mı ötesi. Bi dönüp kendinize bakar mısınız?
Bu işlerin başına artık liyakatli insanları getirin ki bir daha bu acıları yaşamayalım. Sosyal Devlet olarak üzerinize düşeni yapın da; kimse evsiz kalmasın, kimsesiz kaldığı gibi.
Müteahhitler gözaltına alınmış. Öyle mi sadece onlar mı suçlu? Ya onlara izin verenler? Ya o izin verenleri oralara getiren yönetimler, onlara bir şey yok öyle mi? Her zamanki gibi günah keçileri olacak asıl müsebbipler paçayı kurtaracak ve ortadan sıvışacaklar ve yine deprem olacak yine canlar yanacak yine hayatlar sonlanacak! Bu fasit daireden çıkamayacağız böyle devam ederse. O insanların ivedilikle toprağın arasından çıkması gerekiyor Bakan Bey sizin ivedilikle yetişmeye çalıştığınız toplantıdan daha önemli bir durum. Her ne hikmetense alınması gereken acil önlemler, yapılması gereken çok acil işler varken, insanlar enkaz altındayken, sizin için acil olan toplantılara koştunuz.
Biliyoruz; bir müddet sonra bunları, yaşanan bunca acıyı, unutacak, unutturacaksınız ama unutmayacağız unutturmayacağız!
Kaç gün boyunca ağlayanları güldüren, uykusuz belki de yemek yemeye fırsat bulamadan enkaz altında kalanları insanüstü bir gayretle çalışarak, koronaya rağmen, ölmüş olanları üzülerek, yakınları kadar aynı acıyı hissederek çıkarmak, hayatta olanları da, enkazı elleriyle kazarak sağsalim geri döndüren kurtarma ekiplerine çok şey borçluyuz. Her birine ayrı ayrı çok teşekkür ederiz…
İyi ki varlar!