Kurtuluş Savaşı günlerinden bir hikaye...
**
Aydın ili, Yenipazar Bucağında,
“Heybeli Deli Mustafa” adında birisi yaşarmış.
Omzunda asılı bir heybesi olduğundan bu adı almış.
Bu Mustafa kimselerle konuşmaz, arada bir söylenirmiş.
Ara sıra görülür, kimsenin yüzüne bakmaz,
Yerde, çöpte bulduğunu omzundaki heybeye atarmış.
Kasabadaki yiyecek artıklarını heybenin bir gözüne,
sebze ve meyve artıklarını diğer gözüne doldururmuş.
Heybeli Deli Mustafa’nın kimseye de zararı olmazmış.
İşin, gücün, vukuatın az olduğu bu küçük kasabada
Bucak Müdürü bir gün Heybeli Mustafa’yı takip ettirir.
Kıyıdaki eski mezarlığa giden Mustafa’yı yaşlı birkaç eşek,
ile birlikte kedi ve köpekler karşılarmış.
Meğer heybesine doldurdukları ile bu hayvanları doyururmuş…
**
Kurtuluş Savaşı günleri…
Bir gün Bucak Müdürü,
ikinci kattaki açık olan penceresinden bakınırken,
Mustafa heybesini doldurmakla meşgulmüş.
Müdüre bakmadan bağırmaya başlamış.
-Müdür, Koca Müdür, sancaktan imzasız bir yazı gelecek.
İmzalanmamış diyerek geri gönder de paçayı kurtar.
Yoksa yandı gülüm keten helva…
**
Gerçekten o günün postasından çıkan imzasız yazı, sıkıntı veren bir varakadır.
Kasabadaki Gayrimüslimlerden vergi adı ile para alınması ve gönderilmesi istenen kasıtlı, çıkar amaçlı birilerinin hazırladığı tezgâh olduğu daha sonra anlaşılacaktır.
Bucak Müdürü hayretler içerisinde kalır.
Daha sonra kasabada gördüğünde
Heybeli Mustafa’yı yedirir, içirir ve giydirir.
Saygı gösterir.
**
1922 yılı Ağustosunun son günlerinde,
Kasaba pazarı kurulmuştur.
Bucak Müdürü yine pencerede,
Heybeli Mustafa sokağın başında görünür,
Omzunda heybesi, elinde de bir değnek vardır.
Tam da Bucak Müdürlüğünün önüne gelir.
Değneğini tüfek gibi ateş edercesine omzuna dayar.
“Güm, güüüm.”
Diyerek bağırır, silahını ateşlemiş gibi yaparak sıçrar ve yere yıkılır.
Daha sonra yerinden kalkar.
-Oh be! Kâfirler anasının a.ını gördü, ardından bizim asker sökün etti.
Kaçıyor, kaçıyor Yonan askeri kaçıyor.
Diyerek durmadan bağırmaya, dolaşmaya, koşuşturmaya başlamış.
Etrafındaki halk Heybeli Mustafa’yı çevrelemiş gülmektedir.
**
Bucak Müdürü daha önce olanları bildiğinden
Heybeli Mustafa’yı bir başka gözle izlemektedir.
Az sonra da maniple tıkırdamaya başlar, haber gelir,
Yunan Kuvvetleri bozguna uğramıştır.
Türk Askerinin önündeki düşman,
İzmir’e doğru kaçmaktadır.
Müdür elini çenesini dayar,
Yanındaki tahrirat kâtibine söylenir;
-Bizim deli bildiklerimiz,
Meğer aslında bir veli imiş…
**
Kimseyi küçümsememek gerektiğine dair
anlamlı, kerametli bir kişiliktir
Heybeli Mustafa...