Bildiğiniz üzere son terör olayları ve ikinci, yani erken seçim insanımızın dünyasını kararttı.
Koalisyon çalışmalarının, hükümet kurmak üzerine değil de, kurmamak üzere planlandığını hepimiz biliyoruz.
Sonuç erken seçim kararını getirdi.
Bazı partiler eylemlerden, terörden, medet umarak seçim çalışmalarını planladılar.
Evet bazı partiler diyorum. Bunların hangi partiler olduğunu sizlerde biliyorsunuz.
Düşünüyorum, bir ulusun neler kaybedeceğini düşünmeden, öylesine programların uşağı oluyor ki siyasi parti yöneticileri, kimin değirmenine su taşıdıklarının farkına bile varamadılar. Varmak da istememiş olabilirler.
Onlar için varsa, yoksa iktidar koltuğu sevdası.
Ülkem de üretim neredeyse durma noktasında. Üretilenlerin tamamı da gerçek değerinde satılamıyor.
Komşularımızın tamamı ile kavgalı ve neredeyse savaş halindeyiz. Bunun sonucunun nelere mal olduğunu siyasilerin hiç birisi, ya bilmiyor ya da bilmezlikten geliyor.
Ya üretici, sanayici, köylü, tarımla uğraşan, esnaf, sanatkar, hasılı halk, Millet, vatandaş ne durumda bilen yok.
Onların ağzını bıçak açmıyor.
Kötü, hatta çok kötünün ötesinde durumları.
Konuşanların tamamı tuzu kuru insanlar.
Vaatler, seçim meydanları, artık insanımızı ilgilendirmez oldu.
Ne olacaksa olsun, şu durgunluk ve belirsizlik bitsin. Duasına kapıldı insanımız.
Dilerim önümüzdeki seçimler, bu güzel insanların dualarının kabul olduğu günleri getirir.
Ülkemdeki insanların neredeyse tamamının bankalara borcu hat safhada,
Üretmeden, tüketmeye alıştırılmış toplumun, tüketim hastalığı bile artık piyasaları hareketlendirmeye yetmiyor.
Piyasanın haberlerini, berberlerden alabilirsin gerçek ölçülere yakın olarak. Sorduğum zaman “Abi ayda bir saç tıraşı olan müşterilerim bile, iki ya da üç ayda tıraş olmaya başladılar” diyor.
Piyasalar bu kadar kötü ey siyasiler.
Sizin hiç birinizin de piyasalarla, Milletin yoksulluğu ile, sıkıntıları ile uzaktan yakından ilginiz yok efendiler.
Üretime dair hiç birinizin planınız ve programınız da yok. Bilginiz de yok çünkü.
Ha bire vaatlerde bulunuyorsunuz.
Kiminiz emekli maaşlarını, kiminiz asgari ücreti ne kadar artıracağınızı yazıyorsunuz, söylüyorsunuz.
Bana söyler misiniz, ömrünüz boyunca sizler yanınızda acaba kaç amele çalıştırdınız?
Kaçınızın bir üretim hanesi, kaçınızın imalathanesi, kaçınızın bir atölyesi, kaçınızın bir dükkanı var?
Kaçınızın yanında, evindeki temizlikçi kadından başka elemanı oldu?
Asgari ücreti kimler öder sizler biliyor musunuz?
Üreten, çalışan, yanında işçi çalıştıran ve ürettiğini satabilen insanlar öder.
Ürettiğini satamayan, işletme sahipleri acaba işçi ücretini yükseltmek şöyle dursun, günümüz deki gibi, işçi çıkarmaya ve küçülme yolunu tutmaz mı?
Sakın ha işçi ücretlerinin çokluğundan, ya da artırılmamasını istediğim den bunu yazdığımı zannetmeyiniz.
Önemli olanın üretimin, öncelikle devamını sağlamak ve üretilenlerin değerinde satılmasını sağlamaktan geçtiğini hatırlatmak amacım.
Bana söyler misiniz, hanginiz iktidara geldiğinde “ Devletin tüm memurlarını, ataşelerini, elçilerini, Türkiye’de üretilen ürünlerin tanıtımında bir reklam elemanı, bir pazarlama uzmanı gibi çalıştıracağını” söylüyor?
Hiç biriniz değil mi?
Sizler piyasaların ve ekonominin A sından bir habersiniz efendiler. Hiç birinizin diğerinizden farkınız yok.
Diğer yandan
Terör devam ettiği sürece, ülke kaynaklarının neredeyse yarısını güvenliğine ayırmış bir ülke de gelişme için para ve kaynak ayrılabilir mi?
Ayrılamıyor efendiler.
O halde neden düşmanlığı körüklersiniz, neden barıştan bahis etmezsiniz?
Ey seçimlerde terör olaylarından, faydalanacağını ümit eden gerzekler, Bu gemi batmak üzere.
Barış hepimize öylesine ihtiyaç ve zaruri ki anlatmakta zorlanıyorum. Sizlerin bazılarınız hariç, anlama özürlüsünüz. Çünkü savaş çığırtkanlığı yapıyorsunuz.
Bir dostum şöyle diyor “ ben hiçbir zaman eli nasırlı insanlar tarafından dolandırılmadım. Beni dolandıranların tamamı lüks arabaları olanlardı”
Eli nasırlı insanlar nedense artık azalmaya hatta yok olmaya başladılar, biliyor musunuz? Onlar kendilerinin aptal yerine konulduğunu fark ettiler. Artık üretmeleri para etmediğine göre, onlarda vazgeçmek üzereler üretmekten.
Seçim sonuçları koalisyonu getirecek, gördüğüm kadarı ile. Herkes düşmanlık adına bütün söylemlerine son versin.
Bu ülke bizim. “Üretimin bittiği ülkelerde, insanlar birbirlerini yerler” unutmayın.
Çünkü yiyebilecekleri bir şeyler olmadığından birbirlerini yerler.
Barış dolu, üretimin bol olduğu, üretenin zengin olduğu, çalışanların insanca yaşama kavuştuğu günler de buluşmak üzere. Saygılarımla.