Online oyunlar yüzünden çocuklar hayatlarını kaybediyor. Özellikle gençlerin neredeyse bütün zamanlarını harcadığı oyunlar, beyin yıkayarak intihara sürüklüyor.
Türkiye Gazetesi’nden Ömer Temür’ün haberine göre, Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi İnternet Bağımlılığı Poliklinği’nde her yıl 300-400 çocuğa tedavi veriliyor.
Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi İnternet Bağımlılığı Poliklinği Sorumlusu Doç. Dr. Caner Mutlu, internet bağımlılığının alkol ve uyuşturucu bağımlılığıyla aynı etkileri gösterdiğine dikkat çekerek, Mavi Balina ve Momo’ya giden yolda döşenen taşları, sırf çocuğu sussun diye eline tablet ve telefon tutuşturan ailelerin evlatlarını nasıl felakete yol açtığını anlattı.
Caner Mutlu, çocuğun bağımlı olduğunun nasıl anlaşıldığını şöyle anlattı:
"Öncelikle çocukla ilgili faktörlere, çevresel ve aile ile ilgili faktörlere bakıyoruz. İnternet kullanımı dışında dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu, kaygı bozukluğu, depresyon var mı ona bakıyoruz. Yapılan araştırmalarda bu çocuklarda yüzde 50-70 hiperaktivite bozukluğu var. İnternetle geliyorlar ama bu tür hastalıklara rastlıyoruz. Çocuğun bağımlı olup olmadığına hekim karar vermeli. Çünkü çoğu zaman aşırı internet kullanımı ile bağımlılık bir biriyle karıştırılıyor. Bize aileler bazen bize çocuğum bağımlı diye geliyor. Oysa bunların büyük kısmı aşırı kullanım. Bağımlılık beynin alt ve üst merkeziyle ilgi bir durum. Çocuklar büyüdükçe durmayı, beklemeyi, sabretmeyi öğreniyor. Vicdan kısmı gelişiyor. Bu davranışı niye yapıyorum, niçin yapıyorum demeye başlıyor ve kontrol etmeyi öğreniyor. Bunu yapan alt merkez. Alt merkez doğuştan varken üst merkez yaşla birlikte gelişiyor. O yüzden ergenler fevri kararlar alabiliyor, anlık tepkiler gösterebiliyor. Bunun sebebi de ön merkezin yeterince olgunluğa erişmemesi. Dolayısıyla bağımlı çocuklarda üst kontrol merkezi daha az çalışıyor. Yani alt merkezde dürtülerimizi hazlarımı kontrol eden yapı bozuldukça üst merkezi de bozmaya başlıyor. Bir süre bağımlılık başlıyor. Haz arayışıyla birlikte düşünme kayboluyor ve gerçeklik algısı bozuluyor".
Dört aşamada bağımlılık
Mutlu, internet bağımlılığının dört aşamadan oluştuğunun altını çizerek, "İlk aşama tanışma aşaması. İkinci aşamada sık kullanım başlar. Bu uyarıcı seviye. Üçüncü aşamada devreye aşırı internet kullanımı ve kötü kullanım devreye girer. Bu aşamada çocuk ile aile arasında atışmalar başlar, okula gitmek istemez. İnternet kullanımından dolayı arkadaşlık ilişkilerinde problemler yaşanır. Son aşama bağımlılık. Bunun en büyük göstergesi işlevi bozması. Bağımlılık aşamasına gelen çocuk internet ve olmadığında sıkıntı duymaya başlar. Tekrarlayan düşüncelere kapılır. Terleme, sıcak basar. Onsuz bir şey yapamaz. Yoksunluk duygusu oluşur. İnterneti üç saat kullanırken dört-beş saate çıkarır. Eski hazzı alamadığı için daha fazla kullanma eğilimine girer. Okula gitmek istemez, akademik başarısı düşer, aileye karşı kendini kapatır. Yani artık işlevlerini yerine getiremez hâle gelir" dedi.
Mavi Balina’nın aslında bir oyun olmadığına dikkat çeken Mutlu, "Oyun çift taraflı olur. Mavi Balina’da tek taraflı komut var. Çocuklar komutları yerine getiriyor. Momo da durum aynı. Burada bağımlılıktan ziyade aşırı internet kullanımının olumsuz ektilerini görüyoruz. İnterneti aşırı kullanan çocukların algısı bozulduğu için korkuyor ve verilen görevleri yerine getiriyor. Ebeveynlerin çocuklarını denetlememesi, çocukların yaşana uygun olmayan oyunlarla tanışması ve bir süre sonra buna yatkın olmasıyla süreç kötü bir yere evriliyor. İntihar gibi vakalar yaşanıyor" dedi.
Türkiye’de bağımlılık oranının yüzde 1-2 seviyelerinde olduğunu belirten Mutlu, "Biz de kötüye kullanma çok fazla. Yüzde 20-25’e kadar çıkıyor. Burada internet üzerinden çocuk istismarı yaşanabiliyor. Erişkinler çocuklarla arkadaşlık kurarak onları farklı davranışla itebiliyor. Güneydoğu Asya’da bu oran yüzde 50’lere kadar çıkıyor" dedi.
Mutlu, neler yapılması gerektiğini ise şöyle sıraladı:
"- Bir kere denetim şart. Çocuğunuz internette ne kadar zaman harcıyor, nereye giriyor, ne amaçla kullanıyor... Bunu yaparken sadece kontrol edici olmayın. Emirle yasakla olmaz. O zaman çocuklar anlaşılmadığını düşünüyor ve gizli gizli yapmaya başlıyor.
- Teknolojik cihazları çocukların odalarından çıkarın. Yani ebeveyn kontrolü altına girmeli. Çocuğun odasında genellikle televizyon ve tablet oluyor. Çocuğun uyku saatinde odasında cihaz bırakmayın. Burada amaç internet kullanımını uygun hâle getirmek. Bazen aileler bunu tedavi sanıyor. Tamamen kesiyor. Bu çok yanlış. Önemli olan aşama aşama makul düzeye getirmek. Bunun için çocukla birlikte yapmak lazım.
- En iyi telefonu alıyoruz ama kural koymuyoruz. Maç başladıktan sonra kural koymaya başlıyoruz. Telefonu almadan önce nasıl kullanması gerektiğini belirmemeniz lazım. Sonra kural koyarsanız o zaman çocuğun güveni kayboluyor, inancı sarsılıyor.
- Bu çocukların yüzde 80-90’ın da ek hastalıklar mevcut. Hiperaktivite bozukluğu, sosyal kaygı bozukluğu, depresyon. Bu hastalıklar bağımlılığı, bağımlılık da bu hastalıkları tetikliyor. Çift tarafla bir etki söz konusu. Bunların da tedavi edilmesi gerekiyor".
Onlarla sohbet edin
Tedavinin bir parçasının da kesinlikle aile olduğunu kaydeden Mutlu, "Aile ilişkileri bozuk olanlarda risk daha fazla. Aile içi paylaşım, birlikte zaman geçirme tedavi için çok önemli. Gerekirse anne baba da belirli saatlerde telefon kullanmamalı. Çocuklara sınırlama getirdiğinizde onun yerine mutlaka bir şey koymalısınız. Birlikte yemek yiyin, sohbet edin. Parka giden, sportif faaliyetlere katılın. Çocuklara sosyal alan oluşturun. Bunu yapmazsanız çocuğun hayatını cihazlar dolduruyor. Mesela haftayı değerlendirme günü yapabilirsiniz. Dersleriyle ilgili konuşabilirsiniz. Sadece onlardan değil, kendinizden de bahsedin. Bu konuşmalarda çocuğunuz sorunları nasıl aştığınızı da öğreniyor aslında. “Son zamanlarda interneti fazla kullandığın görüyoruz”, “Sanırım dersleri aksatıyorsun”, “Biraz konuşalım mı”, “Maalesef interneti kısıtlayacağım” demek lazım. Sınırları koyarken çocuğa seçim hakkı da vermeli. Mesela bir saatlik interneti hangi saat aralığında kullanması gerektiğine çocuğunuz karar versin. Ancak burada anne-baba mutlaka aynı davranışı göstermeli. Çocuk tutarsızlığı gördüğü anda bu ısrarı beraberinde getirir. Ailenin de problemi olabiliyor. Bu tedavi tek taraflı değil. Gerekirse aile boyu tedavi yapılması gerekiyor. İşin içinde anne-baba mutlaka olmak zorunda. O yüzden ebeveynlere de çok iş düşüyor. Biz tedavi süresince ailelere de eğitim veriyoruz. Önemli olan bağımlılığa dönüşmeden engellemek. Burada eğitim çok önemli. Öğretmenler bilinçlendirilmeli. Sağlık ocaklarında danışmanlık hizmeti verilebilir. Eve giden ebelerden geri bildirimler alınabilir. Ailelere eğitici broşürler verilebilir. Çünkü bağımlılıktan sonra tedavi çok zor. Bu işin ilaçla tedavisi yok.Tekrarlamam riski çok yüksek. Çocuk iyileşse bile aile denetimi bıraktığında çocuk tekrar başlayabiliyor" dedi.
En tehlikelisinin çevrim içi oyunlar olduğunun altını çizen Mutlu, "Bir kere çocuğun yaşına uygun oyun oynaması çok önemli. Online oyunlarda oyun bitince devam eden oyunlar var. Multiplayer dediğimiz bu çoklu oyunlar çevrim içi olduğu için çocuğun teknolojiden uzaklaşmasına izin vermiyor. Mesela strateji oyunu oynuyorsa “Benim ordumu yok edecekler, şehrimi yakıp yıkacaklar” diye korkuyor. Her fırsatta oyuna girmeye çalışıyor. Oyunlar çocuklara görev veriyor mu? Para yatırmanızı istiyor mu? Bu tür oyunlardan uzak tutun" dedi.
Üç yaşına kadar ekran yüzü görmesin
Caner Mutlu şunları söyledi:
"- 0-3 yaş grubunda ise: Ekrandan tamamen uzak tutun. Buna televizyon ekranı da dahil. Ekranla hiçbir şekilde göz teması olmasın. Daha önce bu 0-2 yaştı. Son çalışmalarda 0-3 yaş olarak belirlendi. Bu yaşta ekran ile temas gelişimsel problemlere yol açıyor. Çocuk nesne ile ilişki kurduğu insanla nasıl ilişki kuracağını bilemiyor. Bunu otizmi tetikliyor. Ya da otizm belirtilerini taklit ediyor.
- 0-6 yaş grubunda ise: En fazla yarım saat kullandırın. Çünkü bu dönemler sosyal becerilerin geliştiği yıllar.
- 6-11 yaş grubunda ise: Günde en maksimum bir saat ile sınırlandırın.
- 11-18 yaş gurubunda ise Günde en fazla iki saat izin verin".
Kas iskelet yapıları bozuluyor
Fazla kullanımın ruhsal bozuklukların yanı sıra fiziksel bozukluklara da sebep olduğunu belirten Mutlu, "Fiziksel olarak çocukları nasıl etkileniyor?
Biz aynı zamanda fizyoterapistlerle birlikçe çalışıyoruz. Aşırı internet kullanan çocuklarda ciddi omurga problemleri yaşanıyor. Kas iskelet problemleri, kas güçsüzlükleri başlıyor. Kilo alıyorlar. Hareketsiz hayat obeziteyi tetikliyor. Bu tür çocuklarda göz bozukluklarına rastlıyoruz" dedi.