Hakkı Ağabeyin ardından

Nevzat ARSLAN

Çöp konteynerinin yanında ihtiyar adam…

Eğilmiş, eline geçirdiği kitapları silkeliyor, bir yandan da

“Vay namussuzlar, attıkları kitapları bir de küle bulamışlar”                                     

diye söyleniyordu.

Durakladım, selamlaştık, kahveden göz aşinalığımız vardı.

“Bekle delikanlı, bir çay içelim” diyerek seslendi.                                                           

Kitapları aldık, 19 Mayıs kıraathanesinde, dip köşede bir masaya geçtik, önce ben aldım sazı elime, yaşantımı, neyin nesi, kimin fesi olduğumu kısaca aktardım. Hakkı ağabey Denizli ili, Acıpayam ilçesi, Yatağan beldesinden olduğunu söyledi. Hani şu ünlü bıçakçılar memleketinden…

**

Biz Hakkı ağabey ile yaklaşık 10 yıl önce böyle tanıştık.                                                                                    

Aydın’da Liseyi okuduğunu, sonra Tekel idaresinde memur ve sonrasında Burdur ilçelerinde müdürlük yaptığını aktararak en son Muğla ili Yatağan ilçesine Tekel Müdürü olarak atandığını, böyle hareketli ve kavşak ilçede görev yapacağından mutludur. Ama kazın öyle değildir. Hakkı ağabeyin anlattığına göre, göreve başlamasının ardından canını sıkan bazı olaylar yaşar ve basar istifayı…

“Arkası yarın” dedi,

Masaya elini vurdu.

“Merkebi devirdik”

  ** 

Tekrar Aydın’a döner.                                                                                

Aydın’da muz satan azdır. Bu işe yönelir. Pazarcılıktan emekli olur, kızı evlenir, oğul mühendis olmuştur. Kitap hastası bir adam ile tanıştığımı fark ettim. Nitekim evinde onca raflarda dünyanın kitabı yer alıyordu. Kardeşi Emin Karaca İstanbul’da yazar, programcı ve yayıncılık hayatında yer alan bir değerdir. Tanışmasak da Emin Karaca’yı tanımış gibi oldum. Okey oynarız, abimize bir iki okey, sıralı el gelir. Ben sıkça çamura yatarım.

**

Kitaplar üzerine uzun uzun sohbetler yaptık. Nazım Hikmet’ten, Ecevit’e, Marks ve 1848 Komünist Manifestoya kadar karşılıklı konuştuk. Hakkı abi de ben de karşılıklı bu tartışmalardan keyif alıyorduk. Yaşantılarımız çakışıyordu. Ben zor hayat yaşadım dediğinde, asıl benim dağ köyümün yolu, suyu, elektriği yoktu derdim. Hayatta tepeyi ve dibi, yaşamış bir insanın duygusallığını görüp dinledim.

**

Askerliğini İstanbul, Beşiktaş İnzibat Komutanlığında yapmaktadır.                               

Hani şu 1967-1969 yılları arasındaki ünlü ABD 6. Filo ziyareti gündeme gelir. Gençlik tepkilidir. İstanbul’un Yüksek kaldırım, Zürafa Sokaktaki genelevlerin Amerikan askerleri gelecek denilerek badana yapılması, Kıbrıs ve Vietnam Savaşının etkileri gençlerin kanına dokunmaktadır. Bu gençler, Amerikan askerlerinin sokakta keplerini çalarlar, kırmızı boya atarak üniformalarını jiletlemektedirler. Deniz Gezmiş’in başında bulunduğu devrimci gençler tarafından 6. Filo’nun askerlerinin denize döküldüğü olayda inzibat olarak görev yaptıklarını belirten Hakkı Karaca o zaman yaşadıklarını şöyle anlattı. “6. Filo Türkiye'ye gelmişti. Öğrenciler Filo'nun gelişine, Amerika'yı protesto eden ve karaya çıkışlarını engellemeyi amaçlayan bir miting düzenlediler. Amerikan askerlerinin kıyıya yaklaştığını gören gençler 6. Filo’yu taşlamaya başladılar. Bazı Amerikan askerleri denize düştü. Amerikan askerlerini taşlayan gençler o sırada görev yapan arkadaşlarımızdan bazılarını omuzlarda taşıdılar.”

**

Hakkı Ağabey, belki bir tek ben biliyorum, Beşiktaş semtindeki Yahya Efendi Dergâhı sokağında sevdalandığın İstanbullu kızı. Memlekete dönüşte gösterilen bütün kızlara dudak büktüğünü ve sonuçta babanın “kendine güveni yok mu bunun “demesini gurur yaparak başını önüne eğdiğini anlatmıştın.

**

Güle güle Hakkı Ağabey…

Sen şu kahrolası corona’ya yakalanıp da hastaneden beni aradığında bizim Ramazan ziyaretine gelerek su getirdi. Senin bu dünyadan uçmağa vardığın saatlerde ben de Corona illetine yakalanmıştım.

Denizli Yatağan aile Mezarlığına defnedildiğini öğrendim.                                                  

Gözümden yaşlar döküldü ve ruhuna Fatiha gönderdim…

Oralardan hınzırca gülümseyerek bizi seyrediyor musun bilmem?

Ama seni seviyoruz huysuz ihtiyar.

Güle güle Hakkı Ağabey…

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (6)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.