Siyasi kararlar doğrudur ya da yanlıştır, herkese ayrıdır tartışılır.
Yargının verdiği kararları da tartışılabilir ancak verilen adli kararlar kamu vicdanını ve toplumu tatmin etmelidir.
Yargı ve hukuksal kararlar; toplum vicdanı adına ve barışı adına uçuruma yol açıyorsa, bunun için önlem alınması ve düzeltilmesi gerekir.
Demokrasi diyerek ve daha iyi olacak diye yasa değişiklikleri ve uygulamalar; muhalefeti susturmayı amaçlıyorsa bu hem toplumda hem kam oyu vicdanında siyasi bir oyun olarak görülür. Ve toplumda bundan çok büyük bir zarar görür.
Adalet mülkün temeli olmaktan çıkmış, zulmün temeli olmuşsa, yandaşı koruma ve kollama aracı olmuşsa o ülkede haktan ve adaletten bahsedilemez.
Mihail A. Bakunin derki:
“ Bir halka ya da bireye baskı demek. Hepimizin özgürlüğüne tecavüz olmadan. Birimizin özgürlüğüne tecavüz olmadan, birimizin özgürlüğü iğfal edilemez”
Çok güzel söylemiş bilge kişi.
Bazılarına yurttaşlara uygulanan yöntemlerle yargı da verilen kararlarla hukuksuzluğa yol açılmışsa; insanların yargıya güveni sarsılmış demektir. Çünkü siyasi olan davaların neticesinin hukuki olması beklenemez.
Yargıya güven sarsılır.
İçinde adalet ve özgürlüğün olmadığı bir ülkede demokrasi de olmaz.
Hukuksuzluk ve vicdansızlık karşısında her kim sessiz ve kayıtsız kalıyorsa ve çıkar sağlayanlar ise yaşamlarında utanç duyarlar ve tarihte de lekeli olarak anılırlar.
Toplumdaki değerleri altüst edenler; birlik ve beraberliği yıkanlar tarihe çok kötü bir şekilde geçecekler.
Dünyanın hiçbir çağdaş medeni hukuk devletinde insanların inancı, düşüncesi, yaşam biçimi tartışılmaz.
Özgürlüğün temel direği budur.
Çok önemli bulduğum bir hikâyeyi de buraya alıp okuyuculara sunmak istedim.
Adamın biri Müslüman mezarlığına ölü bir köpek gömer. Görenler onu, zamanın Kadısına şikâyet ederler. Kadı adamı çağırır ve işin aslını sorar.
Adam:
-"Doğrudur, öyle yaptım, çünkü köpeğin bana vasiyeti böyleydi, onun vasiyetini yerine getirdim." der.
Kadı:
-"Sen bizim aklımızla alay mı ediyorsun efendi?" diye çıkışır.
Adam:
-"Hayır, efendim, aynı zamanda Kadıya da 10.000 dirhem vermemi vasiyet etti." der.
Bunu duyan Kadı hemen:
-"Rahmetli köpeğin ölümü bizi ziyadesiyle üzdü." der.
İnsanlar, kadının değişen bu tavrına hayret ederler.
Kadı onlara der ki:
-"Bu durum sizi hayrete düşürmesin, bu köpeğin geçmişini araştırdım, Ashab-ı Kehf köpeği Kıtmir’in soyundan geldiğini keşfettim."
Fatih Sultan Mehmet derki:
“Kadıyı satın aldığın gün adalet ölür, adaleti öldürdüğün gün devlet ölür.”