CHP-MSP KOALİSYONU
1973 Genel Seçimlerinden birinci parti olarak çıkan CHP ile Necmettin Erbakan’ın liderliğindeki Milli Selamet Partisi 24 Ocak 1974 günü müşterek bir koalisyon hükümeti kurarlar. İslamcı Necmettin Erbakan ‘’CHP’liler bizim namaz kılmayan kardeşlerimizdir.’’ demektedir.
8 ay işbaşında kalacak bu koalisyon döneminde gerçekleşen iki olay, Türkiye’nin geleceğine önemli tesirler yapacak ve derin izler bırakacaktır. Birincisi, hakkında tartışmaların hiç bitmeyeceği ünlü af kanunuydu. Hükümetin hazırladığı tasarıda, terör suçlarından hüküm giyenler de af kapsamına alınıyordu.
15 Mayıs 1974 günü kanununun oylanması sırasında MSP içinden bir grup milletvekili teröristlerin affı meselesine karşı oy kullanır, ceza kanununun 141, 142, ve 146.maddelerinden hüküm giyenler kapsam dışında bırakılmıştır. Bunun üzerine iktidar Anayasa mahkemesine başvurur. Mahkeme 2 Temmuz 1974’te verdiği kararla terör suçlarından hüküm giyenlerin veya hâlâ yargılanmakta olanlarında af kapsamına alınarak cezaevlerinden salıverilmelerini sağlar.
Bu kanun tasarısı daha mecliste görüşülürken MHP Genel Başkanı Türkeş: ‘’Hükümetin getirdiği af kanununun barış değil, terör ve iç savaş günlerini getireceğini ve komünistlerin, bölücülerin, mezhep kışkırtıcılarının affıyla ilgili durum, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük hatasıdır.’’ diyordu.
Anayasa Mahkemesinin CHP-MSP hükümetinin isteği doğrultusundaki söz konusu kararıyla 12 Mart öncesi ve sonrasında yakalanan, Marksist, bölücü ve profesyonel devrimciler salıveriliyordu.
Genel Af kışkırtıcı bir hava yaratmıştı. Ömür boyu hapis cezası alanlar bile bir iki yıl içinde paçayı kurtarmış, çıkmışlardı. Bu hava içinde örgütlenme ve devrimci şiddet faaliyetleri için hazırlanma dönemi çok uzun sürmeyecek ve Türkiye görülmemiş sertlikte bir çatışma ortamına sürüklenecekti.
CHP-MSP hükümeti döneminde yaşanan ikinci önemli olay, Türk Ordusunun Kıbrıs’a çıkmasıdır.
Kıbrıs’ta 15 Temmuz 1974 tarihinde Yunanistan’daki askeri cunta hükümetinin de desteğiyle Rum Milli Muhafız Ordusu ve EOKA bir hükümet darbesi yaparak yönetime el koymuştu. Bu darbe ile Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması (Enosis), kısa yoldan gerçekleştirilecekti. Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşunu sağlayan Londra ve Zürih Anlaşmalarına dayanarak 20 Temmuz 1974 günü Türk Ordusu Kıbrıs’a çıkarma yapıyordu.
Amerika, çıkarma harekâtından 6 ay sonra Türkiye’ye ambargo koyacaktı. Bundan sonra Kıbrıs meselesi milletlerarası bir mahiyet kazanacak ve Türkiye’yi sıkıştırmak istedikleri zaman bir tehdit unsuru olarak kullanılacaktır.
MHP’ye Yeni Katılımlar
21 Eylül 1974 günü Kütahya Senatörü Osman Albayrak (Adalet Partisi’nden) ve Kayseri Senatörü Hüsnü Dikeçligil (Demokratik Parti’den), Prof. Saffet Rıza Alpar, Emekli Albaylar Tahsin Ünal, Necdet Şarman, Mehmet Rıfkı Erdoğdu da MHP’ye katılır.
Gün Sazak, aralarına katılan bu değerli insanlar arasında Saffet Rıza Alpar’dan farklı etkilenmişti. Karadeniz Teknik Üniversitesinde dekanlık ve rektörlük yapmıştı. Üniversitede ve kendini tanıyan çevrelerde sağlam kişiliği, cesareti ve hayırseverliği ile tanınmıştı. Ayrıca Balkan muharebelerinde İşkodra’yı kahramanca savunurken 30 Ocak 1913 akşamı Bağımsız Arnavut Devletinin krallığına heveslenen Esat Paşa Toptani’nin adamları tarafından tuzağa düşürülüp şehit edilen Miralay Hasan Rıza Paşa’nın kızıydı.
Hasan Rıza Paşa şehit olduğu zaman küçük bir kız olan Saffet Rıza Alpar şimdi MHP saflarındaydı.
Gün Bey, Saffet Hoca hanımın şahsiyetinde Türkiye’nin öncü kadın kahramanlarından birini görüyordu.
1975 Mayıs ayının başlarında Ankara’daki Atatürk Kapalı Spor Salonunda Türkiye’nin dört bir tarafından gelen binlerce ülkücü üniversiteli gencin katılımıyla çok muhteşem bir gençlik kurultayı düzenlenmişti. Kurultay başkanlığına eski rektör Prof. Dr. Saffet Rıza Alpar Hanımefendi getirilmişti. Sade kıyafeti ve bir şehit kızına yakışır vakur duruşuyla kürsüye çıktığında salonda dakikalarca ayakta ‘’ülkücü rektör, ülkücü rektör, ülkücü rektör’’ diye tezahürat yaparak alkışlamıştık.
Çirkin Politikaların İlk Saldırıları
Gün Sazak’ın MHP Genel Başkan Yardımcısı olması, iş hayatında sıkıntılara yol açmaya başlamıştır.
Yüksel İnşaat Temmuz 1974’te İskenderun Demir Çelik limanında boşaltma iskelesinin ihalesine en uygun teklifi vererek işi kazanmasına rağmen ihale iki kere iptal edilir. 1979 yılında iş tekrar ihaleye çıkarılır yine Yüksel İnşaat kazanır yine Ecevit Hükümeti iş başındadır. Sanayi Bakanlığı koltuğunda Orhan Alp oturmaktadır. Yine ihaleyi tekrarlama yoluna giderler. Bu dördüncü ihalede Yüksel İnşaatta kalınca artık söyleyecek söz bulamazlar ve işi verirler.
1975 yılında Denizcilik Bankasının bir ihalesine girerler.400 Milyon TL’lik iş 247 milyona Çavuşoğlu firmasına verilir ama sonunda teklifin hileli olduğu anlaşılır, konu mahkemelik olur.
(Aradan yıllar geçecek bu iş sürünüp kalacak, Mayıs 1986 tarihinde 10 Milyar lira ihale bedeli ile işi yine Yüksel İnşaat alacaktır…)
MHP, Koalisyon Hükümetinde
Türkiye’nin Kıbrıs’a yaptığı askeri müdahale büyük bir bayram sevinci ve heyecanla karşılanmıştı. Bütün millet, bu başarının coşkusu içinde kucaklaşıyordu. Koalisyon ortakları, kahramanlık paylaşımında aslan payını almak için kötü kapışmışlardı.
Bu hava içinde Ecevit, hükümeti bozup seçime gitmeye, Kıbrıs harekâtını oya tahvil etmeye ve tek başına iktidar olmaya niyetleniyordu. Bahaneyi ve söylemini de bulmuştu:
‘’MSP ile koalisyon kurmak, tarihi bir yanılgıydı…’’
18 Eylül 1974’te hükümet bozuldu. Kısa bir dönem Sadi Irmak Başbakanlığında bir ara hükümet kurulur. Daha sonra Süleyman Demirel, Necmettin Erbakan, Turhan Feyzioğlu ve Türkeş’in çevresindeki birtakım insanlar bir koalisyon hükümeti kurma çalışmaları içine girerler. MHP’nin eski GİK üyelerinden Kemal Cabioğlu, hemşerisi Demirel’i ziyarete gidip konuyu açar. MHP ile görüşeyim teklifinde bulunur bu konuyu olgunlaştırmak için Demirel’den bir hafta izin ister. Demirel ‘’Sana 24 saat süre.’’ diyerek kestirip atar. Kemal Cabioğlu MHP Genel Merkezine gelip konuyu Sadi Somuncuoğlu ve Gün Sazak’a açar. Gün Bey ‘’siz oturun ben Genel Başkanla bir görüşeyim.’’ der. On dakika sonra iner. ‘’Git Demirel’le görüş koalisyon kurmak için hiçbir ön şartımız yoktur.’’ der. Kemal Cabioğlu sevinçle yerinden fırlayıp Demirel’le görüşmeye gider.
Gün Bey bir işin doğruluğuna inanırsa işi sürüncemede bırakmayıp bir çırpıda halledecek bir medeni cesarete ve pratikliğe sahiptir. İleride de görüleceği gibi Gün Bey MHP’de daima başta Türkeş Bey olmak üzere herkesin fikirlerine görüşlerine müracaat ettiği, itibar ettiği önemli bir denge insanıdır. MHP üst yöneticileri Türkeş Bey’e götürmekte tereddüt ettiği birçok çetrefilli konuları gidip Gün Bey’e açarlar. Gün Bey her seferinde Türkeş Bey’i ikna ederek meseleleri çözüme kavuşturur.
Sonuçta Süleyman Demirel’in Başbakanlığında AP, MSP, CGP ve MHP’den oluşan, ayrıca Demokratik Partiden ayrılan dokuz milletvekilinin desteğiyle basında ‘’Milliyetçi Cephe’’ olarak isimlendirilen bir koalisyon hükümeti kurularak 31 Mart 1975’te göreve başlar. Üç partinin Genel Başkanları Başbakan Yardımcısı olur. MHP’den Türkeş’in yanı sıra Ankara Milletvekili Mustafa Kemal Erkovanlı’da Devlet Bakanı olmuştur.
Hükümet ortaklığı kararı verilmeden Türkeş Bey bu konuyu önce İl Başkanları ile sonra Genel İdare Kurulu üyeleriyle istişare etmiş, daha sonra da bütün Ülkü Ocağı başkanlarını ve gençlik kolları başkanlarını Ankara’ya davet etmişti. 1975 yılının soğuk bir şubat sabahı Ankara’da Cebeci’deki bir düğün salonunda toplandık. Türkeş Bey uzun uzun bu koalisyonda neden yer alınması gerektiğini anlatıp bizim de bulunduğumuz illerde gençlik çevreleriyle istişareler yapıp sonucu kendisine bildirmemizi tembihlemişti. Sonrasın da söylediği şu tarihi cümleyi hiç unutmuyorum: ‘’Bazı çevreler siz küçük bir partisiniz, bu partiler içerisinde erirsiniz, yok olursunuz diyorlarmış. Kimin kimi eriteceğini zaman gösterecektir.’’
Evet, zaman Türkeş’i haklı çıkarmıştı. Bu hükümet ortaklığı sağ seçmenleri bize daha da yaklaştırmış ülkücü kadroların devletle tanışmasının, devlet kademelerinde görev almalarının önünü açmıştı. İki sene sonra 1977’de yapılan genel seçimlerde MHP meclise 16 milletvekili ile giriyordu. Eğer 12 Eylül 1980 askeri darbesi yapılmasaydı 1981 genel seçimlerinde MHP’nin Türkiye’nin ikinci büyük partisi olacağını sadece MHP’liler değil CHP’liler de beklemekteydi.
Ayrıca sol çevreler topraksız köylüye toprak dağıtma meselesini yıllarca ağızlarında sakız etmelerine rağmen bir türlü hayata geçirememişlerdi. Bunun şerefi de Merhum Türkeş Bey’in 24 Haziran 1975’de Şanlıurfa, Viranşehir, Akçakale ve Harran’da kendi elleri ile topraksız köylüye toprak dağıtmasıyla MHP’ye nasip oluyordu.
Devam edeceğiz…
1977 Seçimleri ve Gün Bey Bakan Oluyor…
*Bu yazı dizisini hazırlarken “Himmet Kayhan-Gün Sazak Bir Şehidin Yolculuğu, Yarkın Yayınevi, 1. Baskı, Ankara 2015” kitabından büyük ölçüde istifade ettiğimi belirtmeliyim.