Aydın İl Kültür Müdürü olarak görev yaptığım dönemde, Mehmet Genç Aydın Lisesinde kızımın İngilizce öğretmeni idi. Kızımın durumunu sorduğumda doyurucu bilgi veren iyi bir eğitimci idi. O tarihten beri yakından tanıdığım Mehmet Genç, aynı zamanda iyi bir şairdi. Kendisine, “Bir Arkeoloğun anıları” adlı kitabımı imzalayıp, verdim. Çok memnun oldu. Kitabı okuyunca bana methiyeler düzdü. O zaman Mehmet Genç gibi usta bir şair-yazardan methiye duymak çok hoşuma gitmişti.
Bir gün eğitimci-araştırmacı yazar Etem Oruç’la birlikte Mehmet Genç Kuşadası’ndaki evime ziyaretime geldiler. İki kıymetli yazarımızın ziyaretlerine onurlandım. Uzun uzun sohbet ettik. O günden sonra Sayın Genç’le bir daha yüz yüze görüşemedim ama telefonla sık sık görüşmemiz oldu.
Bir gün bana telefon etti. “Sayın Eroğlu senin yazı yazdığın Aydın 24 Haber’de ben de yazmak istiyorum bunun için ne yapmam gerek” dedi. Ben de “Hemen editörü arar sana bilgi veririm” dedim. Ve Editör Servet Töz beyi aradım, konuyu aktardım. Bana “Mehmet Genç gibi usta bir yazarın gazetemizde yazmasından onur duyarız” dedi. O günden sonra sayfa komşusu olduk. Binlerce okur gibi yazılarının ben de sıkı takipçisi oldum. Çok güzel, belgesel niteliğinde yazılar yazdı.
Bir sabah telefonum çaldı. Arayan editör Servet beydi. “Hayrola sabah erkenden önemli bir haberin mi var” diye sordum. “Evet, çok kötü bir haberim var, değerli yazarımız Mehmet Genç’i kaybettik” dedi Ellimde telefon donup kalmıştım. Ne diyeceğimi şaşırmış vaziyette, “Bana şaka mı yapıyorsun” dedim. “Keşke şaka olsaydı” diye cevap alınca, yıkıldım. Ben bir dost kaybetmiştim ama Aydın büyük bir aydını kaybetti.
Mehmet Genç’le dostluğun ötesinde kardeş gibiydik. Ölümü ona hiç yakıştıramamıştım. Çünkü o soyadı gibi genç biriydi. Hayatının baharındaydı. Çevresinde çok sevilen ve sayılan, sözüne güvenilir, mert birisi idi.
O, arkadaş değil dosttu. Kararsız kişi güvensiz, ıstırap içinde olur. Ama can dostum asla kararsız olmazdı. İşte ben bu haberi alınca acım doruğa ulaştı. Ama gözlerimden gözyaşı gelmedi.
Bir insanı herhangi biri kırabilir, ama bir tek en çok sevdiği acıtabilirmiş. İşte ben de çok üzüldüğümü ve acı hissettiğimde anladım, sevilen için dökülen her damla gözyaşını, gözyaşlarımla birlikte sevinçlerimi terk ettiğini ve sana yürekten yandığımı anladım. Meğer ben seni ne kadar çok sevmişim kardeşim! Gurur kaybedenlerin, acizlerin maskesiymiş, senin yüreğin öyle sevgi ile doluydu ki onun için insanı seven yüreğinde gurur-kibir yoktu.
Sen sevmek için sevilmeyi beklemezdin. Güzelliğin derinliklerde saklı idi. Daldıkça onları tanırsınız yanında kendinizi içi boş sanırsınız. Sen sakin akan bir deredeki su gibiydin çevreni rahatlatır gönüllere huzur verirdin. Seninle arkadaş ve dost olmak başlı başına bir mutluluktu. Senin her sözün içten her davranışın candandı. Sen yıkıcı değil yapıcıydın. Sen üzüntünü ve kederini hiç belli etmezdin. Daima neşeli ve olumlu olarak görünmeye çalışırdın. Sen ulu bir çınar gibi etrafını serinleten gölgende huzur ve mutluluk veren bir candın. İnsan yenilince değil pes edince tükenirmiş. Sen neden bu gaddar hastalığa pes ettin canım kardeşim! Ateşe ateşle karşılık verenlerin ellerinde kalan genellikle küldür. Sen ateşe ve zulme hep dostluk ve sevgini verdin. Sen yüzündeki gülümsemeyi hiç ihmal etmedin. Mutluluğu hep başkaları ile paylaştın. İhtiyacı olanlara yardım ettin. Sen zenginliğine göre değil vicdanına göre bir hayat yaşadın.
Sana bu kadar yakın olmama rağmen rahatsızlığım nedeni ile cenazene bile katılamadım. Beni affet dostum!
Biliyorum. Şiiri çok severdin. Yunus’un şiiri ile san ‘güle güle’ diyorum. Mezarında rahat ve huzur içinde uyu aziz can dostum! Acını yüreğimin derinliklerine koydum, her zaman anayım diye hoşça kal değerli dostum!
BİZ DÜNYADAN GİDER OLDUK
Biz dünyadan gider olduk
Kalanlara selâm olsun
Bizim için hayır dua
Kılanlara selâm olsun
***
Ecel büke belimizi
Söyletmiye dilimizi
Hasta iken halimizi
Soranlara selâm olsun
***
Tenim ortaya açıla
Yakasız gömlek biçile
Bizi bir âsan vechile
Yuyanlara selâm olsun
***
Sela verin kastımıza
Gider olduk dostumuza
Namaz için üstümüze
Duranlara selâm olsun
***
Eceli gelenler gider
Hepsi gelmez yola gider
Bizim halimizden haber
Soranlara selâm olsun
***
Derviş Yunus söyler sözün
Yaş doludur iki gözün
Bilmiyen ne bilsin bizi
Bilenlere selâm olsun.