"İyilik yap denize at balık bilmezse halik bilir." Halk arasında sık kullanılan atasözlerimizden biridir.
Hassas kişiliğiniz kırılgan yapınız ve bünyenizde barındırdığınız acıma duygusu, yaşamınızdaki kilometre taşlarında önemli basamakları oluşturacaktır.
Siz ısrarla doğruların peşinden koşmak isterken paçanızdan asılarak sizi uçuruma doğru çekmek isteyenler de görünmez yerlerde sizi takip ediyordur.
Maneviyatınız ne kadar güçlü olursa olsun maddi zorluklar hep sıkıcı olmuştur bu hayatta. Öyle zor sıkıntılı yıllar yaşamış ve zorluklara göğüs germiş sinizdir ki, hayal kırıklığına kapıldığınız zamanlar yakanızı bırakmamıştır. Hepsinin üstesinden alnınızın akıyla çıktığınızda kendinizi başarılı adl edersiniz.
Mutlu olduğunuz zamanlar işte bu anlardır.
Her şeye rağmen zorlu koşullar sert virajlar yaşamınızda fazlaca zamanınızı alır. Buna bağlı olarak ta siz nasibinizi alırsınız. Zorlandığınız zamanlar olur. Hatta zor durumlara düşürüldüğünüzü fark edersiniz. Ama yine de pes etmez çizginizden taviz vermez, duruşunuzu bozmadan yolunuza devam edersiniz.
Hiç olmadık zamanlarda can sıkıcı olaylarla karşılaştığınız duygulu zamanların sizi terk etmediğini görürsünüz. İçinden çıkılmaz bunca sorunların yanında bir de başkalarının dertlerini ekonomik sorunlarını dert edinirsiniz. Cebinizdeki son kuruşun yarısını arkadaşınızla paylaşır ve ekmeğinizi bölüşürsünüz.
Yıllardır aynı pencereden aynı yöne bakmışsınızdır.
Aynı çizgide aynı ortak siyasi fikirleri paylaşırsınız. Karşılıksız, tek taraflı ve önyargısız davranarak kendinizi öne atarsınız.
Dava arkadaşınızın sorularını kendi sorununuz sayar, çözüm için ondan fazla çaba sarf edersiniz. Bazen o kadar ileriye gidersiniz ki, tüm dikkatleri üzerinizde toplar, elektrikleri bünyenize çekersiniz. Oysa hiyerarşinin zayıf halkalarından biri sizsiniz, olası bir depremde en büyük zararı siz göreceksiniz. Buna aldırmadan yaparsınız bu fedakarlığı.
Aslında bu dava, tek bir davadır size göre. "Aynı haksızlık ve baskı bana yapılsa arkadaşım da benim yaptığımın aynısını yapar" dersiniz tereddütsüz.
Bu davranışınız insanlığa ve olaylara olan saf bakışınızdan kaynaklanmaktadır.
Korku nedir bilmezsiniz.
Sonu ne olursa olsun hedefe odaklı eylemlerinizde sapma göstermezsiniz. Çünkü yanınızda kendiniz gibi düşünen arkadaşlarınız vardır.
Tek yürek koşarsınız adaletsizliğin baskının zulmün üzerine.
Belki birgün yalnız kalacaksınız, ama ne zaman?
Beraber yürüdükleriniz size sırtını dönecek mi?
Bunları nerden bilebilirsiniz ki?
Nerden bilebilirsiniz, bir yalan üzerine kurulmuş tiyatronun dönen bozuk tiratlarını.
Sahte repliklerin havalarda uçtuğunu, nereden bilebilirsiniz.
Bir oyunun içinde bir sahnenin ortasında, belki de kulisde bir masanın kenarında dönen dolapları nerden bilebilirsiniz ki?
Shakespeare'in Hamlet'in deki "Olmak yada olmamak işte bütün mesele bu!" repliğinin, yaşamın içinde kıyısında sizi kuru kafaya dönüştürdüğünü ve itiraflarıyla yalan konuştuğunu nasıl anlayacaksınız?
Nihayet bir temsili izliyor ve bir klasiği canlandırıyorsunuz sahnede.
Bunu anlamanız mümkün değildir.
Tiyatronun büyüsü sizi bu tuzağın derinliklerine itmiştir artık.
Bundan sonra sadece;
"Biraz insaf yahu" cümlesini kurarsınız.
Biraz eylem biraz insanlık beklemek hiç bir zaman hakkınız olmamıştır.
Hep sırtınızda taşımaktır göreviniz.
Yüzüstü kaldığınızda anlarsınız neyin ne olduğunu, acısını ağır ağır çekip yaptığınız iyiliğin bedelini ödediğinizde daha iyi anlaşılır ihanet.
Pişmanlık yaşamazsınız elbette, hesabı kitabı kapatıp atarsınız defteri denize.
Çünkü yaşamınızın tamamında pişmanlık duyacak işler yapmadınız.
Verilecek hesabınız yoktur sizin.
Bundan sonra size kalan en büyük ders atasözüne dönüşmüştür artık.
Not defterinize;
"Gölgeleri küçülen insanlar yapraklarını dökmeyen ağaçlar gördüm" diye not edersiniz.