Bundan yaklaşık bir asır önce bizim kasaba yakınında Niko adında bir Rum yaşar. Yunan işgali sonrasında kimi kaçtığını anlatır, kimi de Yörük Ali Efe yanında kızanlık yapmış birine beni kurtar dediğini karşılığında altınlarını verdiği, kızanın da altınları çaldığı, Niko’nun akıbetinin belirsizliğinden söz edilir.
Bu varsıl Niko’nun Türk ve Müslüman geçinen Kör Mehmet adında eli tüfekli bir yanaşması var ki düşman başına. Niko’nun bahçesine yaklaşan hayvanı öldürür, insanlara saldırır, yaralar. Kör Mehmet dayağı, kurşunu yemeyen kalmaz. Ahali de haliyle söylenmeye başlar.
“Gâvurun ekmeğini yiyen,
Gavurun kılıcını da sallar…”
Bir gün Niko’nun adamı Kör Mehmet, birinin canına tak etmiş olsa gerek, kör bir kurşun yiyerek terki diyar eyler…
**
Seçilmiş yerel yönetenlerin egolarının tavan yapması halinde siyaset sahnesinde ilkesellikten uzaklaşılır. Örgüt içinde de güç olma yolunu tutup da güç benim, benim istediğim seçilir dedikleri de olmuştur. Kazın ayağı öyle değildir işte. Gücü ve değeri kalmayanlar, sevgisini, saygısını yitirenler, öncelikle bir taraftar gurubu oluşturarak güç olma yoluna girmeleri, mikserlik yapmaları hemen fark edilmektedir. Sadece partinin ve ideolojinin bir yana itilerek kişisel reklam yapma derdine düşüldüğü görülür.
Bunun en kolay yolu ise; aş, iş, ekmek derdine düşmüş çalışanları, özellikle gençleri yanına çekme cambazlığıdır. Yarınlarının derdine düşmüş gençler tarafından, baskı ve korku ile her yerde alkışlarla karşılanıp uğurlansa da heyhat! Bu gençler öylesine gücün ekseninde politize olurlar ki, yarınlarının bile karardığını fark ettiklerinde çoktan iş işten geçmiş olacaktır. Bunun yanında yerel basınımızdan dahi satın alınmışçasına maaşının bazı güçler tarafından ödendiği iddiasının yer aldığı satırlarını okumak da epey düşündürücüdür.
Böylece örgütün şak diye ikiye ayrıldığını görmek idealist kişilikleri epeyce yaralamaktadır. Bir yandan bu gençlerin aileleri de bu kervanda mecburen yer aldığında, siyasetin park ve havuz köşelerine taşındığında, ilkesizliğin kol gezdiğinde bir de örgütün halini düşünün…
**
16 Ekim Pazar günü yapılan Aydın CHP İl Danışma Toplantında, İzmir milletvekili Tacettin Bayır söz aldı. Özetle gençlere şu değerli sözleri aktardı. Gençlere aş, iş ekmek derdine düşmüş olabileceklerini, zorluklar yaşayabileceklerini fakat bu şartlarda dahi kimsenin adamı olmamalarını, bir belediye başkanının, bir milletvekilinin adamı olmamalarını kendi ideolojilerinin adamı olmalarını aktardığı gibi, öğütledi de...
**
Kula kul olanların, baskıdan, korkudan, belki mağrurluktan, belki bi halt yedi başı olduğu zannından, kişiye, güce bağlılık hezeyanından olsa gerek; kendisine kucak açanları, bir zamanlar elinden tutanları, bir kenara itekleyerek, ideoloji bir yana bırakarak, selamsız, sabahsız, görmezden gelme, burnu havada halleri hayret ve ibretle izlenmektedir.
Hatta daha da fazlası…
Ah be güzel kardeşim!
Haydi, Kör Mehmet Rum Niko’nun ekmeğini yiyor, kılıcını sallıyordu. Unutma ki, sen en başta kimin ekmeğini yiyorsun? Bu zihniyet ve tiynet içinde olunduğu sürece yarın sızlanırlarken onlar için bizlerden başka içi yanan da olmayacaktır inanın…
Kişinin kendi ideolojisinin adamı olması gibisi de yok.