Aydın’da FETÖ mücadelesinin yeterli ölçülerde yapılmadığı, hatta sulandırıldığı görüşü var.
‘Kurunun yanında yaş da yanıyor’ yönündeki yakınmaların da gerçeklik payı olduğunu AK Partililer bile yüksek sesle söylemeye başladılar.
“FETÖ’nün ihanet kısmının kaçmasına göz yumuldu. Bir FETÖ borsası kuruldu. Parayı veren FETÖ’cüler, itirafçı adı altında serbest bırakıldı.”
Bu iddianın sahibi sürpriz çıkışları ile bilinen AK Parti’nin gazeteci kökenli Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar.
AK Partili Tayyar, FETÖ borsasının seçim bölgesi Gaziantep’te kurulduğunu belirterek, “Ben milletvekiliyim, her konuşmam suç duyurusudur” diyerek yargıya da göndermelerde bulundu..
Şamil Tayyar, çok ses getirecek açıklamalarını şöyle sürdürüyor :
"Gaziantep'te çok ciddi FETÖ borsası var. Milyon dolarlar dönüyor. Ben bunu söylüyorum. Evet. İtirafçı adı altında iş adamlarını serbest bırakıyorlar. Türkiye'nin birçok yerinde var bu. Ben milletvekiliyim her konuşmam suç duyurusudur. Bununla ilgili daha bugün suç duyurusunda bulundum, HSK teftiş kuruluna. Sadece televizyonda konuşmuyorum. HSK ne yapmış? Bir yerde problem var."
AK Partili Tayyar, ayrıca Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kuşatma altında olduğunu öne sürerek, şunları söylüyor:
“Cumhurbaşkanımızın etrafı kuşatma altında. Bir ilçe başkanı var, ‘Benim kimseye minnet borcum yok, beni reis getirdi' diyor. İl başkanı, ilçe başkanı, il müdürü böyle konuşuyor. Çünkü verilen kararlarda siyaset iradesi yok. Vekilin haberi olmadan il müdürü atarsa o vekili ciddiye alır mı? Sonra beni buraya reis getirdi der. En yukarının da milletvekillerinin aklını devre dışı bırakan aklın, aklını alması lazım.”
FETÖ borsasının sadece Gaziantep’te değil, başta büyük şehirler olmak üzere hemen her yerde kurulduğu, Tayyar’ın işaret ettiği yöntemlerin işlediği kamuoyunda konuşuluyor.
Gelelim Aydın’a…
Geçtiğimiz günlerde meslekten ihraç edilen bir memurla karşılaştık. Adam tek maaşlı… Haliyle geçim şartları zor olunca Bank Asya’dan kredi çekerek eşine çeyiz malzemeleri satışı yapan bir dükkân açmış. Malum 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra da “FETÖ’nün bankasından kredi çekmişsin” denilerek memuriyetten atılmış.
Çay ocağı işleten biriyle karşılaştık. Evine ekmek götürebilmek için elinde terazi çay dağıtıyor. Dediler ki “bu çaycı gerçekte öğretmen.” Atanamayan öğretmenlerden biri sandım, içim acıdı. Meğer “FETÖ’nün yayın organı Zaman gazetesine abone olmuşsun” demişler. Sonrası malum meslekten ihraç.
Bir de esnaf bir vatandaşı örnek gösterelim. Adam 15 Temmuz’un ardından tutuklanarak cezaevine gönderilmiş. Tutuklanmasının ardından tam 15 ay sonra görülen iş duruşmada adli kontrol şartıyla serbest kalmış.
Örnekleri çoğaltmak mümkün…
İşin ibadet boyutunda olan, kimileri ihbar kurbanı olan yüzlerce kişi ve aileleri, cezaevlerinde cehennem azabı çekmeye, temize çıkacakları günü beklemeye devam ederken, FETÖ firarisi Erkan Karaarslan’a milyonlarca lira aktaranlara dokunulmuyor. Zaman gazetesine abone diye insanlar memuriyetten atılıp hapis yatarken; Zaman gazetesine finansal destek sağlayanlar ‘sütten çıkmış ak kaşık’ sayılıp ifadeleri bile alınmıyor.
Şimdi tablo böyle iken, FETÖ/PDY mücadelesinin doğru yapıldığına, gerçek suçluların, hain örgütün köşe taşı olanların Türk Adaleti’ne hesap verdiklerini söylemek olası mı?
FETÖ mücadelesinin sulandırıldığını düşünenler haksız mı?