TARİHİMİZDEKİ MUHTEŞEM MEKTUPLAR’DAN BİR MEKTUP
Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'un fethinden sonra Karadeniz sahillerinde Türk birliğinin tesis edilmesini çok istiyordu. Engel teşkil eden yerleri ortadan kaldırmak için harekete geçti. Önce Amasra ve Sinop bölgesini ele geçirdi. Sonra da Trabzon İmparatorluğu üzerine sefere çıktı. Ancak Padişah Fatih Trabzon'a değil, Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan'ın topraklarına doğru gittiği izlenimini uyandırmak istiyordu. Kendisi, ordusu ile karadan ilerlerken, denizden de savaş gemilerini gönderdi. Amasya ve Sivas bölgesini, Uzun Hasan'a ait Koyulhisar kalesini ele geçirerek, Erzincan'a doğru ilerledi. Yolda karşısına Uzun Hasan'ın annesi Sara Hatun çıktı. Yanında Türkmen Beyleri de vardı. Pahalı armağanlarla gelen Sara Hatun, oğlu adına bir barış antlaşması yapmak istiyordu. Sultan Mehmet, Uzun Hasan'la bir anlaşma yaptı. Bu anlaşma da Uzun Hasan, Trabzon İmparatorluğuna yardım etmeyeceğine dair söz veriyordu.
Trabzon Rum İmparatorluğu, 1203 yılında Alexi Komnen tarafından kurulmuş, daha sonra da İmparatorluğun başına, David Komnenos hükümdar olmuştu. İmparator David, akrabası ve müttefiki Uzun Hasan'ın Sultan Fatih ile barış yaptığından habersizdi. Denizden kendisine saldıran Osmanlı filosunu püskürtmüştü. Osmanlı ordusunun Akkoyunlularla savaşacağına inanıyordu. David Komnenos, şehrin etrafına yüksek surlar, derin hendekler, kuleler ve demir kapılar yaptırmış, şehre bol miktarda yiyecek ve cephane doldurmuştu.
Fatih Sultan, daha sonra da yanında Sara Hatun olduğu halde, Trabzon'a yöneldi. Bulgar dağı yüksek ve çıkılması çok güçtü. Arazi çok sarptı. Padişah Fatih, çoğu kere atından inerek dağları ve tepeleri yaya çıkmak zorunda kalıyordu. Bu durumu gören Sara Hatun Padişah'a; “ Oğlum Trabzon için bu kadar zahmete giriyorsun, kendini yoruyorsun değer mi? " dediğin de Sultan Fatih :
"Ey ihtiyar Ana! Bilmez misin ki, elimizde tuttuğumuz din-i İslamın kılıcıdır. Sen zanneyleme ki, bunca zahmetler, kuru bir toprak parçası içindir. Bilesin ki, bütün gayretlerimiz Allah’ın dinine hizmettir. İnsanları hidayete kavuşturmak içindir. Yarın Allah’ın huzuruna vardıkta, yüzümüz kara olmasın diyedir. Elimizde İslam’ı tebliğ ve ta’ziz imkanları varken, bir takım zahmetlere katlanmayıp ten rahatlığını tercih edersek, bize gazi denilmesi reva olur mu? Ehl-i küfre İslam’ı götürmessek, onların azgınlıklarına mani olmazsak, huzur-ı ilahiye hangi yüzle çıkarız" dedi. (1)
Ordusunun başında dağı geçti. Trabzon’a vardı. Osmanlı donanması denizden, ordu da karadan şehri kuşattı. İmparator David, Osmanlı ordusunun dağlardan şehre inip yaklaştığını, karadan ve denizden kuşatıldığını görünce cesaretini kaybetti. Hayatını ve servetini kurtarma çabasına düştü.
Fatih Sultan Mehmet, David Komnenos'a teslim olma çağrısı yaparak bir mektup gönderdi. Mektupta şunlar yazılı idi:
" Yüce hükümdar Mehmet, Kraliyet Hanedanı Helenler'in üyesi Trabzon İmparatoruna şunu bildirmektedir: Topraklarını işgal etmek için ne kadar uzaktan geldiğimi görüyorsun. Başkentini hemen teslim edersen, sana toprak veririm. Tıpkı Mora'nın Yunanlı Prensi Demetrios’a verdiğim gibi. Demetrios'a hazineler, adalar ve güzel Enez şehrini verdim. Şimdi huzur ve mutluluk içine yaşıyor ama teklifime kulak asmazsan şehrini yok edeceğim, bilmiş ol. Şehrin surlarını yerle bir edip bütün sakinlerini öldürene kadar buradan ayrılmayacağım."(2)
Uzlaşma yoluna gitmeye karar veren İmparator, hemen şehri bir takım koşullar altında teslim etmeye hazır olduğunu bildirdi. Fatih Sultan, İmparator'un şehirden maiyeti, menkul eşyaları, altınları, gümüşleri ve mücevherleri ile ayrılmasına izin verdi. Valiliğe Kasım Paşa atandı. 1461 yılında Komnenosların İmparatorluğu son buldu.
1-2-Fatih Sultan Mehmet ve Zamanı-Franz Babinger-Oğlak Yay.2002-S.177-179
HAYAT YAYINEVİ
EDİTÖR NOTU:
Yazarımızın "Tarihimizdeki Muhteşem Mektuplar" adlı eserini D&R, NT, Diyanet, Sıla, Nezih, İnkılap, Akçağ, Kitapyurdu, Kabalcı gibi kitabevleri ve internet sitelerinden temin edebilirsiniz.