Geçen hafta yazdığımız yazıdan bu yana çok fazla bir değişiklik yok. Sadece Mehmet Erdem vekilimiz, Özlem Çerçioğlu’na seçimi kazandırmak için çalışmalarını hızlandırmış durumda. Anlaşılan Sayın Erdem çıtayı yükseltmiş, yüzde 60’ında üzerini hedefliyor.
Dün, bugün, “Etnik siyaset” diye bir kavram geliştirdi sayın vekilimiz.
Belediye Başkanı etnik siyaset yapıyor diyor. Kısaca Türkçülük yapıyor. Kürtlere karşı siyaset yapıyor demek istiyor.
Bence, Sayın Erdem’in rahatsız olduğu şey tamda budur. Toplumda bu yönde oluşmuş algıdır.
Aydın halkı, Özlem Çerçioğlu’nun kentin park, bahçe, bulvar gibi prestijli yerlerine, cebren ve hile ile yerleşmiş; ağırlıkla G.Doğu'lu vatandaşları, buralardan söküp attığına inanıyor. Kenti temizlediğini, daha yaşanılır daha güvenli bir hale getirdiğine inanıyor.
Sayın Mehmet Erdem, seçimi kazanmak için, bu algının kırılması gerektiğinin farkında ,”Belediye Başkanı etnik siyaset yapıyor” dediğinde, ümidi Özlem Çerçioğlu’nun “ben etnik siyaset yapmıyorum demesi” ama bizim 4 yılda tanıdığımız kadarı ile Özlem Çerçioğlu asla bunu söylemeyecek, bulunduğu mevki gayet iyi..
Buradan atışa devam edecektir. AKP’yi; kanuna karşı gelenleri, zorbaları korumakla itham edecektir.
Derken duyduk ki balıkçılar belediyeyi basmış. ardebe çıkmış, bağırıp, çağırıp, küfür etmişler!
Haydaaa… Sayın vekilimiz bu kişileri mi savunuyor?
AKP merkez ilçe Başkanı, bu insanların mı avukatlığını yapıyor?
Hadi bakalım. Oldu mu Özlem Çerçioğlu mağdur?
Halkın algısı ne durumda şu anda?
AKP; hem zorba balıkçılardan yana oldu. Hem de bizim cesur belediye başkanımızı üzdü! Yazıklar olsun…
“Etnik siyaset” iki kelime, AKP’nin kendi kalesine attığı gol sayısı da iki..
Birinciyi Sayın Erdem, ikinciyi Sayın Ökdem attı. Aslında ben bi golde Sayın Sadık Atay’dan bekliyorum.
3 olsun da çıkarması güç olsun..
Peki, işin aslı nedir?
Belediye, 4 yıl önce yeni bir sayfa açtı. Şehre kanun ve kurallar hâkim olacak, oy karşılığı, rüşvet karşılığı hiç kimseye imtiyaz sağlanmayacak. Hal böyle olunca, şehirde kanunlarla, kurallarla arası kötü olanların canı yanmaya başladı. Bu durumda ki kişiler, ağırlıkla G.Doğu kökenli vatandaşlar, ister istemez belli bir kesime karşı tavır var algısı oluşuyor. Bu algının, Özlem Çerçioğlu’nu rahatsız ettiğini ise hiç zannetmiyorum.
Kaldı ki, kırılma anı; ne büfeler, ne Menderes park ne kokoreççiler ne de balıkçılar.
Kırılma anı neresi biliyor musunuz?
3,5 yıl önce meydandan telefoncular kaldırılacak. 1000’e yakın vatandaş, 100 polis ve 50 zabıta toplanmış. Telefoncu ise kulübesinin üzerine çıkmış, elinde bir şişe benzin ve çakmak, kendimi yakarım, belediye başkanı buraya gelsin diye bağırıyor. Benzini gören polis müdürü, zabıta amirine ara başkanı diyor.
Halk heyecan ile izlemekte..
Zabıta, telefoncuya yaklaşarak, bir şey yapmamasını, başkanı arayacağını söylüyor.
Cep telefonunu çıkaran zabıta, başkanı arar ve konuşmaya başlar.
“Başkanım vatandaş çatıya çıkmış kendini yakacak ne yapalım” diyor.
Bin kişi ve telefoncu nefesini tutmuş zabıtaya amirine bakıyor. Amir 1 dakika kadar başkanı dinledikten sonra telefonunu kapatıyor ve telefoncu ya doğru bağırıyor.
“İn kardeşim aşağı”
Bu haber 60 dakikada tüm şehre, 120 dakikada ulusala yayılıyor.
İşte kırılma anı o andır.
Yoksa “Etnik siyaset”, etnik kimlik filan
Antin kuntin işler…