Gözlerin kör kulakların sağır, aklın tatilde olduğu hazan mevsimini yaşıyor, yaşatılıyoruz.
Ağaçlar meyve vermiyor, çiçekler solmuş, kuşlar yuvayı terk etmiş, nehirler kurumuş, derelerden sular akmıyor, topraklar susuzluktan, insanlar bilgisizlikten çatlıyor.
Huzur kaçmış mutluluğun resmini çizecek Abidin de yok artık.
Eskiden çok lüks değildi arabalar, otoban değildi yollar.
Rezidans bilmezdik, çok katlı da değildi binalar..
Komsu komşuyu tanır, bilirdi.
Paramız az ama bereketliydi, çarşı pazarda karşılığı vardı.
Görgü kuralları işlerdir, insanlar yedikleri içtiklerini çarşaf çarşaf sergilemezdi.
Komşuda pişen komşuya düşerdi.
“Hep bana Rabbena” demek ayıptı.
Dostluklar, arkadaşlar üç günlük değildi üç kuruşa satılmaz kimse yarı yolda bırakılmazdı.
Siyasetçiler örnek insanlardı.
Kimse kimseyi azarlamaz, aşağılamaz ağzından çıkanı ölçer biçerdi.
Yalan, yanlış böylesine itibar görmez; hayat eskiden ( bugünden) daha güzeldi...