Eşeği kaybedip semerini bulunca sevinmek

Nevzat ARSLAN

Bizim oralarda bir deyiş vardır.                                                                                    

Allah sevdiği kuluna,                                                                                              

Önce eşeğini kaybettirir,                                                                                                    

Sonra bulunca da sevindirirmiş…

Bizim Madran Baba Dağına yaylamaya giden koyun çobanları göç ettiklerinin sabahında bir de bakarlar ki, eşeklerini kurtlar ve sırtlanlar parçalamış.                         

Evin oğlu babasına seslenir,                                                                                             

“Baba eşek öldü ama semeri bari sağlam kaldı.”                                                                                      

Yurdum insanı, yaratıcıdır.                                                                                            

Son günlerde yaşananları böyle bir deyimle anımsatmaya çalışır.                                      

Eşeği kaybedip de semerini bulunca sevinmek” gibi…

Geçtiğimiz hafta, 3-4-5 Mart akşamları akaryakıta yapılan zamlar sonrasında sosyal medyada espriler yapıştırıldı.                                                                                  

“3 Gün 3 gece zam ziyafeti,                                                                                         

Zengin Düğünü gibi oldu…”

Dünya’da Rusya ile Ukrayna savaşırken Ülkemizde insanımız geçim mücadelesi içindedir. Zamlardan duyulan ve yaşanan sıkıntılar dillerdedir.

Ülkemizde doğalgaz, elektrik, akaryakıt ve gıda zamları adeta bir süper muhalefet görüntüsü vermektedir.

Sam amcanın doları, 6-7 liradan 18 liraya çıkıp da ardından sus-pus olanlar, 13 lira civarına inmesi karşısında horon tepenler, halay çekenler olduğunu izlemek de ilginç bir görüntü idi. Peki, Dolar, 6-7 lira iken, niye 18 liraya çıktı? 

Elektriğe kademeli zam yapıldı. Zam oranı %50 ile %127 oranında bir zamdan söz edildi. Zammı sen-ben yapmadık herhalde, bu defa ilk kademe 150kwh üzeri daha yüksek oranlı olduğu duyuldu, 210 kwh olarak belirlendi, ardından 240 kwh saatten söz edildi. Baktılar ki olmuyor, bu defa KDV indirimi uygulanmasından söz edildi. Yapılan zamlarla ilgili oransal çalışmaların dillendirilmesi, yapılan zammı adeta yönetmek de ilginç. Örnek, Aralık ayında 220Tl gelen elektrik faturası 350 liraya, sonrasında da 300 liraya düşürüldüğünü öğreniyoruz.

Çok sevdim ben bu Antalyalı Yörük dostumuzu…                                                         

Aydın’da tesadüfen tanıştığımız arkadaş Antalya’da seracılık işinden epey para kazanmış, iki katlı ev yapmış, traktörü, arabası, serası, sobası her bir şeyi varmış. Antalya’da bir seçim ertesinde para var ya cepte, meyhaneden Leyla gibi çıkmış, ayakları ve yüreği davul-zurna seslerinin yanına götürmüş onu. Başlamış oynamaya, arada bir “koyduk mu” sesleri, sloganları arasında kollarını sallamış, şıllak filan yapmış. Ayılınca kendisini izleyen bir dostu yaptıklarını anlatır.

Bir rüzgâr, fırtına ve hortum, naylon serayı almış götürmüş, ormana tıkıvermiş. Yeniden kurmaya çalışmış, maliyet yüksek, gübre anasının gözü olmuş, bu defa toprağını, traktörünü, serasını, sobasını satmış. Emekli de olunca, Aydın Adnan Menderes Üniversitesini (ADÜ) kazanan çocuğunun yanına karı-koca taşınmışlar. Gülerek “koyduk mu?” dediğimde ise; “Fena koyulduk” diyerek çayından bir yudum aldı…

Tarkan “Geççek” dedi.                                                                                     

Manşetlere, magazinlere konu oldu. Tarkan ve sanatçıların işi bu… Sevdim, Koştum, Bir tanem, geldin öldüm, gittin öldüm, yazık oldu yarınlara, günler geçmesin, aşkımız bitmesin filan denmesi normal değil midir de “Geççek” deyince mi sorun ediliyor? Sanatçı halkın gündelik yaşamına girmelidir. 

Donduran köyünde “Kurra Hoca var” diye anlatılırdı.                                                         

Hoca bir gün önünde giden kadınlara yetişir ve seslenir;                                          

“Uğurlar ola hanımlar! Makaslarınızı gevdire gevdire nereye gidiyorsunuz bakayım?”  

Kadınlar önce duraklar, sonra biri öne çıkar, lafı yapıştırır.                                     

“Buralarda Kurra Hoca diye biri varmış, sakalı ve dili pek bi uzamış, makaslarımızla sakalını, dilini kesmeye gidiyoruz.”                                                                                     

Hoca ne diyeceğini bilememiş, ilk kez bu kadının lafı altında kaldım der,              

Ar eder, çok geçmeden de vefat ettiği anlatılır…

Eşek, semer filan derken bizim Yörüklerden bir anekdot…                           

Yörük Beyimiz İmirza Beyin (Mirza) kendine akıllı, başkasına deli bir oğlu vardı,                   

Deli Ali diye tanınır. Ali eşeğini çekerek, İsmail Hoca ile yoldadırlar. Ali piştovu ile oynamakta, “Bam” diye bir ses ve eşek ölür. Ali ölü eşeğin ipinden tutar, İsmail Hocaya kuyruğunu tutturur, yolun altına dereye yuvarlayıverirler. İsmail Hoca medrese okumuş, “Efendi” ünvanlıdır. Aliden ölü eşeğin semerini ister, Ali omuzunu çeker “hı” der, İsmail hoca sevinerek, güç bela dereye yuvarladıkları eşeğin semerini çözer, sırtına alır, yorgun argın obaya gelirler. Deli Ali, İsmail Hocaya seslenir;  “Yahu ben şimdi eve varınca beybabama eşek öldü desem semerini sorar, sen o semeri ver de evde sıkıntı yaşamayayım” Diyerek semeri elinden alır, gider. İsmail Hocanın dudakları kıpır, kıpır oynamaktadır.                                                  

Hocanın en okkalı küfürleri savurduğu anlatılır.                                                              

“Ya sabır! Ya sabır!”                                                                                                 

Diyerek…

 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (5)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.