Ermeni tehciri yalanı (4)

Ömer ERU

Osmanlı devletinin tehcir kararı vermesini zorunlu kılan nedenleri de gözden geçirmekte yarar vardır Doğu Anadolu da düşmanla İşbirliği yapan, masum Müslüman halkı katleden ve bölgede ayaklanma ve isyanlar çıkaran, çetelere katılan, Ermeniler Musul, Zor, Halep ve Suriye’nin bazı bölgelerine sevk edilmişlerdir. 

Tehcir kararı verilmesini tetikleyen olaylardan bir tanesi 24 Nisan 1915 tarihinde Ermeni komitelerinin devlet tarafından kapatılması ve üyelerinden 235 kişinin tutuklanmasıdır. Şimdi Ermenilerin, Ermeni katliam günü olarak kabul ettikleri ve diğer devletlerarasında da propaganda olarak ele aldığı tarih budur. Ancak bu tutuklamalardan sonra olaylar daha da artmıştır. Devlet 27 Mayıs 1915 tarihinde tehcir kanunu çıkarmak zorunda kaldı. Ekim 1926 tarihine kadar tehcir işlemleri tamamlanmıştır. Göç ettirilen Ermenilerin Talat paşanın notlarına göre 924 658 kişi olduğu anlaşılmaktadır Ermenilerin göçte katliama uğrayan Ermenileri bir buçuk milyon ve daha fazla göstermeleri hakikat dışıdır. 

O zaman içişleri bakanımız olan Talat Paşanın değerlendirmelerini ele alır daha ayrıntılı bir incelemeye girersek tehcir kararı alma ve uygulamanın Osmanlı Devleti açısından ne kadar haklı olduğunu görürüz. 

Ermeniler Avrupa’nın sömürgeci ülkelerinin kışkırtmaları sonunda isyan etmişlerdir.Bu ayaklanma ve isyanlar, Osmanlı Devleti sınırları içersinde yaşayan diğer sadık halkları da ayaklanmaya teşvik etme tehlikesi göstermeye başlamıştır.Osmanlı Devletinin ıslahat çalışmaları yapmasına rağmen Ermenilerin uzlaşmaz tutumları devam etmiştir. Bu ıslahat hareketleri Osmanlı Devletinin iç işi olmaktan çıkıp uluslar arası olay haline getirilmiştir. Devletler bu yolla Osmanlı toprakları üzerinde nüfuslarını artırma yarışına girmişlerdir. Osmanlı Devlet idaresinin bütünlüğü ve bağımsızlığı tehlikeye girmeye başlamıştır Bazı Ermeniler tehcirden hemen önce Rusların doğudan saldırıları sırasında düşmana yataklık yapmaya başlamışlardır. Van ve Sivas bölgelerinde isyan hareketleri başlatmışlardır. 
Ermenistan’ın zamanımızda sözde Ermeni soykırım iddiasıyla ortaya çıkıp var gücüyle propaganda yapmasının nedenleri ise açıktır. Ermeniler dünyada değişik ülkelerde yaşamaktadırlar. Kültürleri bulundukları ülkelerin kültürleri karşısında erozyona uğramakta ve giderek kaybolmaktadır. Son kuşak ermeni çocukları kendi dillerini ve kültürlerini unutmaktadırlar. İşte değişik ülkelerde yaşayan Ermenileri bir bizlik duygusu içersinde tutabilmek kendi dillerini ve kendi kültürlerini unutmamalarını sağlamak için Ermenistan kendi ne göre yarattığı yalan ve iftira dünyasında çırpınmaktadır. Bu konuda Dünyadaki kliselerden de azami ölçüde yararlanmaktadır. Kliseler aracılığıyla başka yerlerde yaşayan Ermenilerin beynini yıkamakta ve kendi tarihini bile bilmeyen ve anlayamayan genç kuşakların beynine Türk düşmanlığının tohumlarını atmaktadır. 

Ermenistan kendi insanlarını büyük Ermenistan hayalleriyle de kandırmaktadır. Genç Ermeni kuşakları da Atalarına yapılan sözde soykırımın intikamını almak arzusuyla kamçılanmaktadırlar. Bu propagandalarını yapmak için dünyanın her tarafında gazete ve dergiler çıkarmaktalar, seminerler, konferanslar, paneller düzenlemekteler. Fırsatını bulduklarında ise Türklere katliam yapmaktan çekinmemektedirler. Bunların yaptıkları ve aleyhimize olan her türlü faaliyetler dikkatle izlenmeli,yalanları her yerde ve zeminde ortaya çıkarılmalı, karşı istek ve gösterilerle, aleyhimize olan faaliyetleri yapıldıkları yer,zaman ve zeminde boşa çıkarılmalıdır. 

Örneğin Anne ve Ararat Dağı adlarındaki filmleri sırf Türkleri kötülemek için çekmiştir. Sırf Ararat Dağı filmi için 15 milyon dolar bağış toplamışlardır. ABD’de de her koşulda propaganda yapmaktadırlar. Ruslardan aldıkları yardımların yanında her yıl ABD den de 1 milyar 200 milyon para yardımı almaktadırlar. Ermeniler aldıkları bağış ve yardımları harcarken de belli ilkelere göre hareket etmektedirler.Örneğin Ermeniler soykırım iddialarının mümkün olduğu kadar çok ülkede tanınmasına çalışmaktadırlar.Türkiye’nin diğer ülkelerin baskı kurmasıyla sözde soykırım iddiasını tanımaya zorlamaktadırlar.Türkiye’nin baskıyla sözde soykırım iddiasını tanımasından sonra ölenler için tazminat istemek, tazminat isteklerinin kabul edilmesinden sonra da toprak istemek izledikleri politikadır..ki özellikle Taşnak Partisinin Türkiye’den toprak isteği açıktır.

Taşnak partisi yönetim kurulu üyesi ve basın bürosu şefi Gekham Manuki nin bir Türk gazeteciye verdiği mülakatta Sevr sözleşmesini esas aldıklarını belirtmesi, Ermenilerin Türkiye toprakları üzerinde açıkça gözlerinin olduğunu göstermektedir. Öyle ki bu şahıs doğu Anadolu’nun Ermenilere ait olduğunu ve Ermenistan sınırları içersinde yer aldığını ileri sürmekten de kaçınmamaktadır. 

DEVAMI 9 NİSAN PAZARTESİ GÜNÜ

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.