Hayatındaki en küçük ayrıntıyı bile devrik cümlelerle uzun göstermeyi başaran, buna karşılık kısa, düz cevaplarla geçiştirilen biri iseniz; hayatta "inceliklerle yaşama" kavganızda " öteki yarım" dediğiniz dostlarınız da olmuştur. Ve eminim ki birçoğunun şu an nerede olduğundan, neler yaptığından, nasıl yaşadığından haberiniz yoktur. Bu yüzden zaman zaman "emin olmak" hakkında ne kadar az şey bildiğinizi düşünürsünüz. Eski dostlar deyince iki durum gelir insanın aklına. İlki yıllanmış, değeriyle eskiyen gerçek dostluklar; diğeri aslında küçük olup gözde büyütülmüş, özde küçük, sonrasında da eskimiş bitmiş olanlar. Gerçek dostluklar sessiz filmler gibidir. En renksiz, en sessiz anlarda bile sizinle konuşur, kimi zaman eğlendirir, kimi zaman duygulandırıp ağlatır. Yanındaki düşer diye endişelenmektense, yanında kalıp, düşerse kaldıracağı anı kollar. Her zaman vardır, ne kadar uzakta olursa olsun. Sessiz dayanışma anlarının altı kendiliğinden çizilir. Eskimiş, bitmiş dostluklarsa kopmuş bir film şerididir artık. Bir daha eskisi gibi olamayacak, koptuğu yerden eklense bile hep aynı yerde takılıp kalacaktır, aslına dönemeyecek, iyileşemeyecektir. Omzunda ağladığınız birinin eskimiş bir hatıra olması yıllar sonra bile acıdır aslında. Değer verme konusunda yanlış yapan kimdir, karar veremezsiniz. Yıllar boyu verdiklerini bir anda geri alanlar, sevmekten geri kalırlar ama sizi de geride ve yeni dostluklarınıza karşı önyargılı şekilde bırakırlar. Vasiyetinde her şeyini yanlış insana bıraktığını farketmektir, biten bir dostluğun ardından hissedilen. Siz bir şey olmamış gibi davranırsınız ama bir yandan sürekli kanayan kesiğiniz kapanmıyordur. Gördüğünüz her şeyde onlardan bir iz olması, henüz kimseye söyleyemediğiniz bir acıya sessizce alışmak gibidir. Kalbin ses duyulmadan kırılması gibi... Artık hayatınızda olmayan eski bir dost, yaşarken gömdüğünüz bir parça geçmişinizdir. Fotoğrafları çerçevelerden, varlıkları hayatınızdan, kendilerine ait duygular yüreğinizden çıkmıştır. Dahası kurumuş bir orkide çiçeğinden öğrenmişsinizdir en değerli şeylerin dahi kalıcı olmadığını... Çekip giderek hayatınızdan kolayca sıyrılabilen dostlardan geriye kalan pek çok ders vardır. Kolay veda edebilen insanları vazgeçilmez kılmanın, zamanı geldiğinde bizi en çok yaralayan hatamız olduğunu farketmek gibi...
Hayatınızdan giden dostların çoğu başka isimlerle, yeni kimliklerle tekrar tekrar çıkacaktır karşınıza, bilirsiniz ve artık kendinize değil dönüş yolunu kaybedenlere acırsınız. Hastalıklı bir dostluğu iyileştirebilmek için elinizden gelenin en iyisinin , bazen sadece "güle güle" demek olduğunu anlar ve "emin olmak" hakkında tüm bildiklerinizi unutur, Onurlu yaşamınıza devam edersiniz..