Zaman zaman deprem, sel ve yangınlara sahne olan ülkemizde, bazı insanlarımızı yitiriyoruz. Bu gidenlerin arkada bıraktıklarının hayat hikayeleri, artık ne yaparlarsa yapsınlar eksik ve yarım olmaktan kurtulamıyor.
Bunların yanı sıra, iş icabı ya da başka bir nedenle ülke dışına çıkmış olanlar ve geride bıraktıkları var. Bunlar da yarım hayat hikayelilerden sayılır.
Gurbete gidenlerin bazıları, vatan hasretiyle yanıp tutuşuyor olabilir. Her yıl da ekonomileri elveriyorsa ülkemize ziyarete gelmeye çalışıyorlar. Doğup büyüdükleri yerlere, sevdiklerine özlemlerini gidermeyi hedefliyorlar. Belki de zaman zaman kendilerini, "Böyle tam mıyım, mutlu muyum?" gibi sorularla sorguluyorlar.
Devamında da yarım yaşam öykülü halk şairlerinden Aşık Veysel'in,".../Bilmiyorum ne haldeyim/Gidiyorum gündüz gece/..." dizelerini mırıldanıyor olabilirler.
Ayrıca dünya görüşü olarak da ayrışma ve aykırılaşma içindeki insanlarımız da var hayat hikayesi yarım olan. Bunlar da içinde bulundukları ortamlardan, birlikte yaşamak zorunda oldukları insanlardan; karşıt dünya görüşlülerden hoşnut değiller sanki.
Bu da yaşam öykülerini olumsuz etkiliyor.
Bu arada yarım hayat hikayeli insanların çok olduğu yurdumuzda, neredeyse kimsenin kimseye saygı ve sevgisi kalmamış.
Ön yargı tavan yapmış bazı insanlarımızda. Hoşgörü, iyi niyet ayaklar altına alınmış. Çıkar ilişkileri bazı insanlarımızın gözlerini kör etmiş. Dolayısıyla da ruhsal dünyalarımız, bu olumsuzluklardan darbe almış durumda. Bu da yarım yaşam öykülü insanlarımızın sayısını çoğaltmış sanki...
Cennet vatanımızda çeşitli sebeplerle hayat hikayeleri yarım kalmış daha pek çok insan var. Bunlara; çocuklarını bir iş güç sahibi yapamayan anne babaları; çocuklarını, evlendiremeyenleri; çeşitli nedenlerle evlenemeyenleri; evlenip de çocuk sahibi olamayanları; özürlü çocuk sahibi olanları; engellileri; eşlerinden ayrılanları; hastalıklarla mücadele edenleri; terör belasından hayatlarını kaybedenlerin yakınlarını; gazileri; sevdiklerine kavuşamayanları; sevmedikleriyle bir arada yaşamak zorunda kalanları; kendileriyle barışık olmayanları; vesaireleri de ekleyebiliriz. Bu konuda köklü bir araştırma yapılsa insanlarımızın çoğunun yarım hayat hikayeliler olduklarına şahit oluruz!
Herhalde bu, böyle sürecek. Ve bizler; bir yanları yıkık, yarım ve noksan kalmış; yarım hayat hikayeli insanlar olarak yaşamlarımızı sürdürmeye çalışıp gideceğiz.
Herhalde; nasıl deprem, sel ve benzeri afetler ve sorunlarla yaşamaya alışmaya çalışıyorsak; eksik kalmış, yarım yaşam öykülerimizle de hayata tutunup, yaşayıp, ömrümüzü tüketip gideceğiz!..