Döviz arttı…
Kimin artırdığı, neden arttığı, değerlendiriledursun, artan döviz değil, TL’nin yüzde 50 değer kaybına uğramasıdır. Emekli, memur, asgari ücretli ve sabit gelirli, her vatandaşın alım gücü yüzde 50 düştü. Parası yüzde 50 az işe yarar oldu.
Ne yapmak lazım?
Döviz den, para kazanan her vatandaşın kayıtları bankalarda görünüyor mu?
Evet.
O halde hemen o vatandaşların kazancının yarısına el konsun. Yani ülkemize bu oyunu oynayan veya bu krize katkıda bulunan her vatandaşın kazancından haksız kazanç vergisi, alınsın.
Bunlardan elde edilen gelirlerden, sabit gelirli memur emekli ve asgari ücretlinin maaşlarına Paranın değer kaybı kadar zam yapılsın.
Kısa vadede çözüm bu.
Diğer yandan yine söylüyorum. Hemen KOBİ ve onun içinde bulunan mikro işletmelerden, SGK primleri derhal kaldırılsın.
Bu ne getirecek?
Ülke ekonomisin de, istihdamın yüzde 34 ünü mikro işletmeler karşılarken, Devletten hiçbir destek alamayan, teşvik ve hibe kullanamayan bu işletmeler, devletin yükü değil, bel kemiğidirler. KOBİ’ler de aynı durumdadırlar Bunlarda işsizliğin yüzde 43’ünü karşılarlar.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, tele konferansla 6-7 bin kişiye “ülkemize yatırım yapınız” çağrısında bulundu. Oysaki o yatırımcıların tamamına yakını paradan para kazanmak isteyen yatırımcılardır.
Onların isteklerine boyun eğmek korkunç bir kayıptır. İstemedikleri şeyler yapmak da, tekrar kaçmalarına sebep olmaktır. O halde yapılması gereken şey; Üretime, yatırım yapacakların desteklenmesidir.
Üretime yatırım yapan KOBİ’ler ve mikro işletmeler hiçbir sıkıntı ve krizde ülkemizi terk edemezler. Terk edenler ise paradan, para kazanmayı düşünen, büyük yatırımcı dediklerimizdir. Bunların istihdamdaki payı ise, yüzde 23 dür.
Ülkenin yükünü çekenler, işsizliği önleyenler, KOBİ’ler ve mikro işletmeler iken, kaymağını yiyenler ve paradan para kazananlar ise büyük işletmelerdir.
İşte o büyük işletmeler her türlü teşvik ve hibeleri alırlarken ve paradan para kazanmayı amaç edinmişlerken; siz hala onlara çağrıda bulunuyorsunuz ve onlara cazip teklifler sunuyorsunuz.
Devletimizin, dışarıya olan borcunun da 330 Milyar, dolarlık kısmı bu büyük işletmelerin borcudur. Sadece 150 Milyar dolarlık kısmı, devletimizin kendisinin borcudur. Bize kambur olan ve devletimize yük olanlar büyük işletmeler iken, hala kurtuluşu onlar sayesinde sağlayacağınızı zannediyorsunuz.
Çözüm diyorum, çözüm.
Çözüm KOBİ’lere ve mikro işletmelere yatırım yapmakla olacaktır. Bunların hiç birisi dövizi yurt dışına kaçıramaz. Hiç birisi devlete ihanet edemez. Hiç birisi işletmelerini kolay kolay yurt dışına kaçıramaz ya da kapatamaz...
İşletmelerini ve paralarını yurt dışına kaçıranlara ve işletmelerini kapatanlara bir bakınız. Hepsi devletten teşvik almış, hibe almış büyük işletmelerdir.
Yine söylüyorum hiçbir işletmeye finansal destek yapılmamalıdır. Onların ürettiklerine ve ihraç ettiklerine prim verilmelidir.
Yukarıdaki efendiler sizlere sesleniyorum. Bizler vücudun ayak parmak uçlarındaki kılcal damarlar gibiyiz, bizi algılamakta zorlandığınızdan dolayı, vücudumuz yarı felç geçiriyor. Vücudun atar damarındaki kanı ise, birileri poşetlere aktarmaya devam ediyor. Siz ise kurtuluşu o kanımızı emenlerde zannediyorsunuz. Bize kulak veriniz bizden gelen sinyalleri dikkate alınız.
Hastaneleri çoğaltmak yerine, hasta olmayı engellemek zorundasınız.
Cezaevlerini artırmak yerine, suç işlemeyi önlemek zorundasınız.
Döviz, tahvil, faiz, şeytan üçgenine prim vermek yerine; üretime önem vermek zorundasınız.
Kredi dağıtmak, teşvik vermek yerine, işletmeleri krediye muhtaç durumdan kurtarmak, onların üretimlerine prim vermek zorundasınız.
Eyyy efendiler!
Kurtuluşumuz, KOBİ’lerin ve mikro işletmelerin, SGK ve BAĞKUR primlerini kaldırarak ve onlara otuz yıl sonra emekli ikramiyesi vererek olacaktır. Çağrıda bulunduğunuz kan emicilerin, desteklediğiniz hibe ve teşvik verdiğiniz, keselerini sizin büyüttüğünüz; paradan para kazananlar kurtuluşumuz değil mezar kazıcılarımız olacaktır.
Bizden söylemesi, yine yanlışlardasınız. Kurtuluşumuz üretime yatırım yapanlardadır.
Hayırlı bayramlar.