Vali Recep YAZICIOĞLU aramızdan ayrılalı 17 yıl oldu. Allah rahmet eylesin. Fikirleri ve eserleri ile halkın gönlünde daima yaşayacaktır.
Tavrı, üslubu, duruşu farklı bir bürokrattı. Bütün bürokratların elini kolunu bağlayan mevzuatları, kendi yöntemleri ile aşardı. Risk alır, yapılması gerekeni yapar, islim arkadan gelirdi. Tokat Valiliğinde düşüncelerini uygulama imkanı buldu. Toplum kalkınması için yaptığı işler onu “Gönüller Valisi”yaptı. “Nev-i şahsına münhasır”(Kendine özgü) bir vali oldu. “4.Murat dediler”, “zıpkın gibi vali” dediler, “aykırı vali” dediler, “deli vali” dediler, Herkes kendine göre O’na bir isim koydu. Daha doğrusu; herkes kendini onda gördü.
Okulların açıldığı şu günlerde Yazıcıoğlu’nun eğitim- öğretim alanında yaptığı işlerden ve düşüncelerinden bir nebze bahsetmek isterim. Kaymakamlık yaptığı ilçelerde, Valilik yaptığı illerde Milli eğitim sahasındaki yatırımlarına ve çalışmalarına çok önem vermiştir. Eğitimin alt yapısı olan okul, derslik problemlerini yürürlükteki mevzuatı aşarak çözmüş, özellikle Tokat’ta bu alanda büyük başarılara imza atmıştır. Türk toplumun uyuyan potansiyelini gittiği her yerde harekete geçirmeye çalışmıştır. Okul ve derslik yapımında malzemeyi üretmeyi hedef kabul etmiş, bu amaçla kum ve çakıl temin etmek için Yeşil ırmağın yatağını değiştirerek gerekli malzemeyi temin etmiş, fazla malzemeyi çevre illere satarak eğitim için kaynak yaratmıştır. Özel İdarenin öncülüğünde milli eğitimin sıra, masa, sandalye ihtiyacını bu konuda bir fabrika kurarak karşılamış, çevre illere okul masası, sırası, sandalyesi satarak hem özel idareye gelir temin etmiş, hem de çevre illerin ihtiyacını ucuza sağlamıştır. Malzeme Devletten, işçilik vatandaştan ilkesini harekete geçirerek imeceyi halka sevgiyle benimsetmiştir. Yazıcıoğlu Aydın’da göreve başladığında 1990’lı yıllarda 50 kişilik sınıflarda neredeyse üçlü öğretime geçilmek üzereyken başlattığı seferberlikle iki senede merkezdeki ve ilçelerdeki derslik ve okul problemini çözmüş, büyük projeleri bitirip, kısa sürede hizmete sunarak, halkın büyük ölçüde desteğini kazanmıştır.
Türkiye’nin gelişmiş bölgesi kabul edilen Ege Bölgesi özellikle Aydın ilinin, eğitim öğretim alt yapısı okul ve derslik bakımından ne kadar geri kaldığını görünce hayret ettiğini söyler, üzülürdü.
Öğretmenlerin eğitim ve öğretimin en önemli unsur olduğunu söyler, onların bilgili, ahlaklı, çalışkan, sorumluluk sahibi örnek insan olmalarını ister, tembel, sünepe, bilgisiz, ilgisiz, bakımsız tiplerden hoşlanmaz, tepkisini hemen ortaya koyardı. Mızmızlanan tipleri asla çevresinde görmek istemez, iş yapan, üreten, canlı, sinerji yaratan idareci ve öğretmenlere itimat ederdi.
Bir gün bana dert yandı.” Orhan bunca yıllık idareciliğimde beklediğim ve özlediğim öğretmen kimdir bilir misin?” Dedi.”Kim Sayın Valim, kimi bekliyorsunuz?” dedim. “Bir gün kapımı bir genç öğretmen çalmalı. Sayın Valim ben ilinize yeni tayin olmuş bir öğretmenim, beni öyle bir yere tayin edin ki yolu olmasın, okulu olmasın, kimsenin beğenmediği, en ücra bir köşe olsun. Ben oraya gideyim karanlıkları aydınlığa döndüreyim, cehaleti yok edeyim, halkıma hizmet edeyim, o köy benim köyüm olsun. Bu sözü hiç duymadım. Geldiler hep, aman sayın Valim ben oraya gidemem, beni ne olur oraya göndermeyin diye yalvardılar. Adam gibi adamlara hasret kaldım” der özlem çekerdi.
“Sen yanmazsan, ben yanmazsam nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa” diyecek nesillerin özlemiyle yanıp tutuşurdu.
Ruhu şad olsun