Duvar söz dinlemez Mahmut

Ahmet KELEŞOĞLU

Eskiden kalma anılar saklıydı o sokağın ruhunda.

Koca yürekli insanlar geçti hep oradan.

Şimdi o anıları kimler saklıyor bilmiyorum.

Ruhu uçup gitmiş yolların, küçülmüş her şey.

Evler çatılar kırık dökük.

Yoksa bana mı öyle geliyor?

Doğrusunu söylemek gerekirse biz büyüdük Mahmut.

Evler sokaklar dar geliyor şimdi.

Aslında bizde yedilerde kalmıştık ya!

Neyse..

Şimdi bu küçülüp yok olmalar neyin nesi bilemedim.

Neden böyle ki hayat?

Bırakmak lazım bunları Mahmut!

Halbuki, her köşesinde yıkılmaz koca koca hatıraları vardı o sokağın.

Hatırlıyorsun değil mi?

Doğduğum evin kapısında, bodrumunda, basamaklarında saklanmıştı izler.

Karşıdaki yıkılmış evi görüyor musun Mahmut?

Nasılda ağırdan derinden bakıyor.

Pencerelerinde kim bilir neler saklı.

Kim bilir neler yaşandı dökülmüş odalarında.

Sanki tarihi yeniden yazacak.

Eskimiş yılları üstünde taşıyor ya, belki de ağırlığı ondandır Mahmut!

Duvarlara bakar mısın, bahçenin yosun tutmuş duvarlarına?

Evlerin kireç badanalı duvarlarına bir bakar mısın Mahmut?

Birbirlerini nasıl da çekiyorlar.

Anlaşmışlar bunlar Mahmut, yakınlaştılar yine baksana.

Ah o duvarlar yok mu, o duvarlar.

Salyangozların yaldızlı izler bıraktığı kör şahit duvarlar.

Bahçedeki incir ağacına bak Mahmut!

Bak bak, o da nasıl kabarıyor geriden geriden.

Geliyor bu tarafa doğru gördün mü?

O da anlaşmış bunlarla.

Ah o İncir ağacı yok mu, o incir ağacı,

Ahhh!..

O taşları deviren duvarları yıkıp, delip geçen incir ağacı.

Şahitlik edecek belli.

Yıllar geçti aradan tabi, o da duvarlarla barışmış biz yokken.

Bak nasıl çoğalıyorlar aşağıdan yukarıdan.

Bir hakimleri eksik bunların, mahkeme kurulmuş kararı vermişler.

İnfaz edecekler bizi Mahmut!

Nasıl olsa buldular bizi yapayalnız.

Sıkıştırdılar İncir ağacının dibine.

O ev hepsini harekete geçirdi, biliyorum.

Bende suçluyum, bunu da biliyorum ama ne yapalım şimdi Mahmut?

Ölelim mi?

Hesap soracaklar..

"Neredeydin neden gelmedin yıllardır, hesap ver?" diyecekler.

Hepsi dünden hazır gibiler.

Bugüne şahitlik edecekler.

Sanki biz de oralı değilmişiz gibi.

Hiç geçmemişiz sanki o sokaktan.

Oturmamışız o duvarın dibinde gecenin karanlığında.

Kelebekleri uyutup ateş böceklerine hiç şarkı söyletmemişiz sanki.

Top sektirmedik mi, çelik çomak oynamadık mı sabahın köründe Mahmut?

Konuşsana..

Gece gölgelerimiz karışmadı mı birbirine?

Hem de o sisli direklerin ışığında.

Unun uzun gece yarılarına kadar.

Gündüzün koşuşturmasında bedenlerimiz kutsanmadı mı bizim, Mahmut?

Birbirine karışmış ruhlarımız, anlasana.

Hey gidi yavrum hey! Yıkamazlar bizi.

Gel korkma dikilelim bizde karşı duvara Mahmut!

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.