Hepimizin vatandaş olarak yaşadığımız şehrimizle, ilçemizle, mahallemizle, caddemizle sokağımızla hatta içinde barındığımız evimizle güzel özlem ve hayallerimiz vardır.
Temiz bir şehir huzurlu sıcak bir yuva. Yolları düzgün trafik sıkışıklığı yok. Trafik akışı rahat yağ gibi akan araçlar…
Parklar, bulvarlar, refüjler prıl prıl, yeşil bir şehir…
Bakımlı saygın bir kadın gibi…
Her sokağın caddenin köşesinde yeni bir meydan ve yeni parklar yeni açılmış bulvarlar…
Çınarlar, manolyalar, akasyalar, turunçgiller ve ağaçlarda öten kuşlar, bin bir çeşit rengârenk çiçekler…
Parklarda cıvıl cıvıl oynayan çocuklar, spor tesislerinde spor yapan gençler… Çağdaş ve uygar bir şehirde doya doya yaşamayı hep özlem duyarsınız. İnsanları uygar, eğitimli bir birlerinin haklarına saygılı beyefendi, hanımefendi, kibar, hoşgörülü ve güler yüzlü insanlar…
Huzur dolu mutlu bir toplum. Hayal kurduğumuz kent yaşana bilir bir kent neden olmasın.
Adı da zaten Aydın. Aydın düşünen eğitimli bilinçli insanların kenti. Tarihçi Herodot’un “en güzel gökyüzünün altındaki en güzel yeryüzü” dediği kent Aydın…
Aydın’ın tarihten asırlardır getirdiği bu potansiyel zenginliğini bozan kim? Bu güzelliklere gölge getiren kim? Doğayı, ovayı büyük menderesi kirleten, çevreye zarar verenler kim?
Öncelikli olarak şehrin, ilçelerin sahipleri yerel yönetimler ne yapar? Sivil toplum örgütleri çalışmalarını ve sesini ilgililere değil de ilgisizlere mi duyurur?
Büyükşehir Belediyesi ne yapar? Vilayet hangi somut tedbirleri aldı? Kamuoyuna doyurucu bir açıklamaya yapıldı mı?
Buharkent’ten başlayıp, Kuyucak Pamukören, Sultanhisar, Köşk, Germencik, Kuşadası’na kadar halk bu şehrin kaderini ilgilendiren jeotermalin sorunların çözümü ile ilgili sonuca yönelik tedbirler hakkında bilgilendirildi mi? Üzülerek belirtmeliyim ki yeterince açıklayıcı, inandırıcı bir sonuç yok!
Zihin ve ruh dünyamızın her gün olumsuz etkileyen ve bizleri gereğinden fazla geren bu olaylar halkımızı çok yordu. Bu psikolojik gidiş hiç de iyi görünmüyor. Toplum psikolojik travma geçirmeye başladı. Vatandaşımız mutsuz, moralsiz ve ağzının tadı kaçık.
Bu nedenle halk, jeotermalin çevreye zarar veren, doğayı tahrip eden sağlığımızı etkileyen tedbirsiz vahşi bir yatırım anlayışı istemiyor.
Eğitim kenti bir şehirde küçük yavrularımızın kapı dışına atıldığı ilgili kreşin kapısına kilit vurulan bir zihniyette yerel yönetim istemiyor.
Aydın şehrinin efsane takımı Aydınspor 1923 tesislerinin sularını keserek sporcuların faaliyetlerini engelleyen ilkel, çağdışı bir spor anlayışında bir büyük şehir belediyesi istemiyor.
Kadın dostu kent lafı billboardlarda kaldı. Büyük şehir belediyesinde çalışan bayan personele yapılan zulümler baskı ve yıldırmalar biliniyor bilinmekte…
Hayvan dostu kent sözü askıda kaldı, meğer o da kandırmacaymış… Sokak hayvanlarının yürekler acısı katliamını duymayan kalmadı.
Başka belediyeler içme suyu tarifesini ucuzlatırken, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu inat edip, zam üstüne zam yaptı. Bir de AK Parti ve MHP’ye elektrik ve su bedava olsun çağrısı ile halkın aklıyla alay etti. Halkın istek ve iradesine hor gördü.
Halk, adı yolsuzluklara bulaşmış, FETÖ belediyeler imamı olduğu konuşulan firari Erkan Karaaslan’la birlikte anılan bir büyükşehir belediyesi istemiyor.
PKK ve FETÖ gibi terör örgütleriyle iş birliği içinde olduğu gerekçesiyle halen yargılaması devam eden papaz görünümlü Amerikalı Andrew Brunson ile sıkı fıkı görüşmeler yapan bir belediye başkanı istemiyor.
Zamanında yapılırsa yerel seçimlere 6 ay gibi kısa bir süre var. 9. Cumhurbaşkanı rahmetli Süleyman Demirel, ‘demokrasilerde çare tükenmez’ demiş. Kimse halk adına ahkâm kesmeye kalkmasın. Halkımız seçimlerde çareyi kendisi bulacaktır.
Kalın sağlıcakla…