Bugün pazara gittim. Pazar her zamanki yerinde, korona günlerinde her gün açılması için sabit bir yere taşınmıştı. Pazara girdiğimde doğru dürüst müşteri yoktu. Zaten satıcılarda yok denecek kadar az, sattıkları da döküntüydü neredeyse. ‘’ neden’’ diye sorduğum da “greve gidiyoruz” dediler. Nedenini ve nasılını asla pazarcılardan öğrenemediğim gibi müşterilerden de öğrenemedim. Tek söyledikleri, pazarcılar valiyi ve kaymakamı protesto edeceklermiş. Ayrıca buradaki mahalle sakinleri gürültüden rahatsızlarmış. Her gün pazar istemiyorlarmış. Ya kardeşim, siz kafayı mı yediniz? Ortada bir virüs salgını varken, sokağa çıkma yasağı varken, altmış beş yaş sorunu varken, ekonomik koşullar insanları böylesine zorluyorken, insanlar özellikle altmış beş yaş üzeri hiçbir yasal işlem yapamıyorken. İnsanlar; sağlıklarının, canlarının, ceplerinin, karın doyurabilmenin derdine düşmüşken ( burada toplumun her kesiminin sorunlarından, sorumlu olduğumuzu da ayrıca belirtmek isterim.) Bu neyin yasağı neyin protestosu siz kafayı mı yediniz? Neymiş efendim, gürültü oluyormuş. Bunu yapan stadyumun arkasında her gün kurulan kısır pazarın çevresindekiler. Ayıp ya! Zaten çok insan yok pazarda, tek tük insan alışveriş yapıyor bırakın yapsınlar. Pazarcıların müşteriye, müşterinin de ürüne ihtiyacı var. İnsanlar neyle güreşeceklerini şaşırdılar, bir de üç beş kendini bilmez mahalle sakiniyle mi uğraşacaklar. YAPMAYIN ALLAHAŞKINIZA!
İnsanların can burnuna gelmiş gerçek anlamda söylüyorum burnunuzun önünde koskoca üstelik taktıktan bir süre sonra iğrenç kokan bir maske. Zaten kısır pazar, hiçbir şey yok doğru dürüst olanında hepsi ateş pahası. Nedir bu insanların çektiği çile, işkence gibi. İntihar mı edelim topluca.
Tüm insanların neredeyse psikolojisi bozuldu. Evden çıkamamak, çoluğa çocuğa bir sürü özlem, görsen de sarılamamak başka bir sorun. Hayatımız sekteye uğradı normal hiçbir şey yaşayamıyorken neredeyse o kısır pazarlardan bulduğumuzu pahalı pahalı almak zorunda kalıyorken, şaşkına dönmüş durumdayız karşılaştığımız her yeni durum suratımızda şamar gibi patlıyor. Hal böyleyken, bir de siz mi çıktınız ortaya? Biraz anlayış, biraz empati lütfen. Oradaki satıcıya da yazık, gidecek pazarın yakın olmasının insanlar için bir avantaj olmasını da görürsek bu sıkıntılara bir nebze çözüm getirmiş oluyoruz. İnsan, insana acımazsa, biz birbirimizi anlamazsak, anlayışlı, hoşgörülü davranmazsak nasıl yaşayacağız bir arada? NASIL BİR EGODUR BU?
Sanıyorum zaten zar zor üretim yapan çiftçinin bu salgın yüzünden tamamen kesilen önü, yüzünden bu sene üretimin çok fazla olamayacağı gerçeğini atlamazsak. Geleceğe dair kâhin olmaya gerek yok. Birçok şeyin yokluğunu çekeceğiz ve galiba bizi bir kıtlık bekliyor gibi görünüyor. YANILMAK İSTİYORUM!
Sadece bizi mi sanki, tüm dünyayı kıtlık bekliyor gibi! Ekonomiyi çok iyi bilmemiz için profesör olmaya gerek yok. Hiç ilkokula gitmemiş bir insan bile olsanız sadece pazara gidin. Ülkede hatta dünyada ekonominin hangi boyutta olduğunu anlamanız için. İyi günlere kalmadık galiba. Ülkenin toprakları, ekilmeyen uçsuz bucaksız arazileri, kendi toprağını ekemeyen çiftçisi, durmadan her şeyi dışarıdan ithal etmek bizi tam olarak büyük bir çaresizlik içine sokmakta. Bu yıl pandemi yüzünden ekilemeyen toprakların neticesini bu yaz görmeye başlayacağız. Zaten fakir olan insanlar giderek daha da yoksullaşıyor. Ve ben, dün pazarda bu dehşeti yaşadım kendi içimde kendime sordum‘’ ne yapacağız? Ne yapabiliriz? Bu manzara korkunç’’ hiç o kadar yoksul bir Pazar görmemiştim. Bunun ilk ve son olmasını dilerim!
KITLIĞA DOĞRU GİDİYORUZ BAYLAR BAYANLAR DUYDUK DUYMADIK DEMEYİN!
Keşke, bu pandemiye daha hazırlıklı olarak düzgün bir ekonomiye sahip bir şekilde yakalanmış olsaydık. Belki o zaman daha kolay olurdu her şey, hastalığa karşı koymak bile. İnsanlar sokağa çıkmak, çalışmak zorunda hissediyorlar. Sadece hissetmek değil, zorundalar. Çoluğuna, çocuğuna ekmek götürmek için dışarıya çıkıyorlar. Keşke insanların böyle mecburiyetleri olmasaydı. Her şey daha refah, insanlar daha mutlu, daha sorunsuz, analar babalar kolunun altında evlerine ekmek götürerek çocuklarına mahcup olmasalardı. Daha güzel olmaz mıydı?
İyi günler görmek, üretime geçerek gelecek günlerde bu kaygıların olmaması, güzel günlere kavuşmak dileğiyle...